Tansiyonun kış aylarında daha yüksek, yaz aylarında daha düşük olduğu 80′li yıllarda beri biliniyor. Dünyada yeme-içme alışkanlıkları ile bölgesel farklılıklardan kaynaklanan hastalıkları araştıran uluslararası INTERSALT adlı projeden elde edilen sonuçlar da ekvatordan uzaklaştıkça hipertansiyon hastalarının sayısının arttığını gösteriyor. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar tansiyonun mevsimler ve ekvatoryal konuma göre neden değiştiğini aydınlatılamamıştı. Ama yapılan son çalışmalar bunun D-vitamininin vücuda alımında rol oynayan güneş ışığı ile ilgili olduğunu gösteriliyor.
Güneş ışığı çeşitli dalga boylarında olup; görünür ve görünmez birçok ışından meydana gelmektedir. Ultraviyole, X-ray ve kızılötesi bunlardan bazılarıdır. D vitamini ve tansiyon ile ilgili bizi ilgilendiren ışınlar sadece ultraviolet-A(UV-A) ve ultraviolet-B(UV-B) dir.
Vücutta D vitamini oluşması ve buna bağlı olarak tansiyonun düşmesi için mutlaka bu iki ışına ihtiyaç vardır. Kış aylarında özellikle de kuzey ülkelerinde güneş ışığının az ve eğik acıdan gelmesi vücudun yeterince UV-B ışınından yararlanamamasına ve buna bağlı olarakta vücudun D vitamini sentezliyememesine sebep olmaktadır.
D vitamini gıdalarda çok düşük miktarda bulunmaktadır bu yüzden D vitamini ihtiyacınının sadece %10 nu gıdalar yolu ile karşılanabiliyor, vücudun geri kalan % 90′nını karşılayabilmesi için mutlaka güneş ışığına ihtiyacı vardır. D Vitamini vücutta vitamin-D3 (kolekalsiferol hormon) formunda bulunur ve güneş ışığında bulunan UV-B ışını vitamin-D3‘ü D Vitaminine dönüştürür.
Birbirinden bağımsız ve farklı teknikler kullanılarak yapılan iki araştırma bize güneş ışığının tansiyonu düşürdüğünü gösteriyor.
2013 yılında Viyana Veteriner Üniversitesinde D vitamini eksikliğinin damarlar üzerinde etkisi araştırıldıve görüldü ki; Gıdalar yolu ile alınan D vitamini hücre zarındaki özel reseptörlere bağlanarak hücre içine taşınır ve orada belirli genleri aktif hale getirerek çeşitli düzenleyici fonksiyonların başlamasını sağlar.
Farelerde D vitaminini yakalayan reseptörler genetik bir müdahale ile devre dışı bırakıldı ve daha sonra yapılan patolojik incelemede farelerin cildinde Nitrik oksit(NO) miktarının çok düşük olduğu ve buna bağlı olarak kan damarlarının elaştik özelliğinin kaybolduğu belirlendi.
Araştırma grubu, D vitamini’nin bu düzenleyici özelliğini reseptörleri iptal edilmemiş farelerde geriye doğru takip ettiler ve şöyle bir yöntem uygulayarak mekanizma ortaya çıkarıldı:
2014 yılında İngiliz araştırmacıların insanlarla yaptığı benzer bir çalışmadan da yine benzer sonuçlar elde edildi.
Martin Feelisch ve Richard Weller tarafından yapılan çalışmada, gönüllü deneklerin koluna 20 dakika boyunca UV–A ışını verildi (Bu süre 1,5 saat doğal güneş ışığına denk geliyor) ve ardından yapılan incelemede, ışınlanmış bölgedeki damarlarda genişleme ve buna bağlı olarak da büyük tansiyonda 3,5 mmHg, küçük tansiyonda 4,9 mmHg lik bir düşüş olduğu saptandı.
Bu düşüş ilk bakışta önemsiz gibi görülsede daha önceki yapılan klinik çalışmalar bu orandaki bir düşüşün önemli olduğunu gösteriyor. (Bu çalışmalarda küçük tansiyonda meydana gelen 5 mmHg lik bir düşüşün, beyin kanaması riskini % 34, koroner rahatsızlığı riskini de % 21 oranında düşürdüğü gösteriyor).
UV–A ışınının bu olumlu etkisi ışın verilmesi bırakıldıktan sonra 30 dakika daha devam ediyor ve daha sonra tansiyon tekrar yükselmeye başlıyor.
Güneş ışığında bulunan UV-A ciltte Nitrik oksit (NO) oluşturarak tansiyonun düşmesine sebep oluyor. Buna göre yeterince güneş ışığında kalmak tansiyonu düşürüyor ama UV-B ışınlarının cilt kanserine sebep olduğunu da unutmamakta fayda var.
Not:
Kaynak
UVA Irradiation of Human Skin Vasodilates Arterial Vasculature and Lowers Blood Pressure Independently of Nitric Oxide Synthase
Journal of Investigative Dermatology advance online publication 20 February 2014; doi: 10.1038/jid.2014.27
Vitamin D Is a Regulator of Endothelial Nitric Oxide Synthase and Arterial Stiffness in Mice Accepted: November 18, 2013 Published Online: November 27, 2013YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?