Elbeyoğlu, “karanlığa uyanma”nın insan psikolojisinde yarattığı etkiler hakkında şunları söyledi: “Kışın hava şartlarından dolayı çoğu kişinin güneşi zor gördüğü bu günlerde, sabah saat 08.00’e doğru uyansak bile karanlık hava ile karşılaşıyoruz. Öğrenciler ve işe gidenler artık daha karanlıkta yollara düşmeye başladı.
Çoğu insan karanlıkta uyanmanın olumsuz psikolojik etkilerini yaşıyor. Vücudumuzdaki fizyolojik, psikolojik birçok süreç, uyku-uyanıklık döngüsü, vücut sıcaklığı, kan basıncı, hormonların salgılanma düzeni doğal aydınlık-karanlık döngüsüne göre düzenlenir.
Örneğin; vücut sıcaklığı, kortizol hormonu seviyesi ve kan basıncı gün içinde yükselirken gece saatlerinde düşer. Yaklaşık 24 saatlik zaman aralıklarını takip eden bu süreçler günlük ritim olarak adlandırılır ve vücudumuzdaki biyolojik saat adı verilen bir iç mekanizma tarafından düzenlenir. Işık bu mekanizmayı düzenleyen temel etkendir.
Bu nedenle kaliteli bir uykunun en önemli sağlayıcılarından biri karanlıkta uyumak olduğu gibi; mutlu uyanmak ve güne iyi başlamak için de gözümüzü açtığımızda güneşi göremesek bile gün ışığına ihtiyacımız vardır.”
ENERJİYİ DÜŞÜRÜYOR, OLUMSUZ DUYGULARI ARTIRIYOR
“Geceleri her ne kadar kaliteli uyumuş olursak olalım uyanma zamanımızda aydınlanmamış hava ister istemez; soğukluk, cansızlık, enerjisizlik, negatiflik ve olumsuz duyguları artırmaktadır” diyen Elbeyoğlu, bunun karanlıkta salgılanan uyku hormonu melatonin ile gün ışığında salgılanan mutluluk hormonu serotonin arasındaki ilişkiden kaynaklandığını aktardı. Bu ilişki; duygu durumu, depresyon, yaratıcılık, zihinsel netlik ve sağlık açısından önem taşıyor.
İŞ VE OKUL VERİMİNİ DÜŞÜRÜYOR
Araştırmalar doğal ışığın çalışanların ve öğrencilerin üretkenliğini ve verimliliğini etkileyen önemli bir faktör olduğunu gösteriyor. İşte tam da bu nedenle karanlıkta uyanmanın biyoritmi olumsuz etkilediğini, ruh sağlığı ve performansta bir dizi negatifliği beraberinde getirdiğini vurgulayan Elbeyoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kapalı, bulutlu, yağmurlu ve bunaltıcı havalar nasıl ki isteksiz, enerjisi azalmış, moralsiz, içe dönük, karamsar bir tablo çizip, enerji ve performans düşüklüğü yol açıyorsa; karanlıkta uyanmakta kişilerde aynı etkiyi ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle güneş ışığının sadece enerji tasarrufu için bir araç olarak görülmeyip, doğal ışığın insanların fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerindeki etkilerinin de dikkate alınması gerekiyor.”
YORUMUNUZ VAR MI?