Epikantus: Göz kapaklarının iç kısmında, iç kantusu yukarıdan aşağıya doğru örten yarım ay biçiminde bir deri katlantısıdır. Yeni doğanlarda ve sarı ırktan kişilerde fizyolojik olan bu durum yalancı iç şaşılık (psödostrabismus) izlenimi verir.
Ankiloblefaron: Alt ve üst göz kapaklarının doğuştan yapışık olmasına verilen isimdir. Tek taraflı olduğunda ambliopi gelişimi açısından oldukça önemli olan bu durum çoğunlukla kısmidir ve yapışık olan bölüm makasla kolaylıkla ayrılabilir.
Blefaritler: Kapak serbest kenarının enflamasyonları blefarit olarak adlandırılır. Klinik olarak stfailokoksik, seboreik ve allerjik olmak üzere 3 formu vardır.
Blefaritin sempotomları: yanma, batma, kaşınma, YC hissi, sulanma, fotofobi, görmede azalma-dalgalanma. Semptomlar kroniktir, zaman zaman olan alevlenme ve yatışmalarda etlili olanlar; çevresel faktörler (nem), sistemik durumlar (allerji, atopi), hasta davranışı (aşırı makyaj yapma). Semptomlar genellikle iki taraflıdır ama asimetrik olabilir. Semptomların daima tek taraflı olması akla başka hastalıkları getirmeli.
Blefaritin bulguları: bulgular semptomlarla paralel olmayabilir. Kapakta eritem, ödem, kalınlaşma, hiperkeratinizasyon, çentiklenme, düzensizlik,madarozis, trikiyazis, tiylozis, poliozis, punktal misdireksiyon ve skarlaşma görülebilir.
Blefaritte diğer bulgular: keratokonjonktivitis sikka, kronik konjoktivit, rekürran arpacık ve şalazyon, korneal neovaskülarizasyon ve skarlaşma, punktat keratopati, marjinal korneal infiltratlar ve ülserasyon, fliktenülozis, Salzmann nodüler dejenerasyonu, korneal incelme &perforasyon.
Stafilokoksik (ülseröz) blefarit: stafilokokların salgıladıkları toksinlerin oluşturduğu enflamasyona bağlı olarak gelişir. Kapakta şişlik, kızarıklık, kaşıntı, gözde kızarıklık ve yanma gibi şikayetlere neden olur.Muayenede kirpik diplerinde sarı renkli kepeklenme saptanır. Kepekler kaldırılınca altında ülserasyon ve kanama görülebilir. Bazı olgularda kirpik folliküllerindeki haraplanma sonucunda kirpikler dökülebilir (madarozis) ve tekrar çıkmazlar. Tedavi: stafilokokları ortadan kaldırmak için antibiyotikli damlalar, enflamasyonu baskılamak için ise kortikosteroidli damlalar birlikte kullanılır. Kortikosteroidli damlaların yan etkileri nedeniyle kısıtlı bir süre kullanılması gereklidir. Hastalar bu ilacı hekime danışmadan tekrar kullanmamaları konusunda mutlaka uyarılmalıdır.
Seboreik (skuamöz) blefarit: seboreik bünyeli kişilerde görülür. Şikayetler stafilokoksik blefaritlerdeki gibidir ancak muayenede kirpik diplerinde ve kapak derisinde bulunan kepeklerin stafilokoksik blefaritteklilerden farklı olduğu belirlenir. Bu hastalıktaki kepekler daha açık renkli ve yağlı bir görünümdedir, kaldırılmaya çalışıldıklarında kolayca parçalanırlar, altlarına herhangi bir ülserasyon görülmez. Tedavi: göz kapaklarının temizliğinde irritan olmayan bebek şampuanı gibi temizleyicilerin kullanımına ek olarak kortikosteroidli damlalarla kısa sürede rahatlama sağlanabilir.
Allerjik (eritematöz) blefarit: göz kapağı kenarında hafif kırmızılık ve kaşıntı ön plandadır. Kirpik diplerinde kepeklenme şeklinde pul pul döküntüler, seboreik sekresyonlar oluşabilir. Hasta ışıktan rahatsız olur (fotofobi). Genellikle kronik seyirlidir. Tedavi:Saptanabiliyorsa allerjen maddeden uzak durmak gerekir. Kapakların ve kirpik diplerinin irritan olmayan bebek şampuanı gibi sıvılarla temizliğinin yanısıra kortikosteriodli göz damlaları kullanılabilir.
Seboreik MGD: hipersekresyon, duktüllerde dilatasyon, basıyla kolayca ve bol salgı çıkması, gözyaşı filminde köpük (viskozite artmadan salgının arttığını gösterir) görülebilir. Şikayetler sabahın erken saatlerinde belirgindir.
Obstrüktif MGD: kronik meibomite bağlıdır. MG orifislerinde- sınırlarda belirsizleşme ve kabarma, sayı azalması ya da artması, arkaya doğru yer değiştirme, katılaşmış salgıyla ya da epitelle tıkanma, bası yapılınca az ya da hiç salgı çıkmaması, çıkan salgının saydam değil bulanık, granüler ya da diş macunu gibi olması.
Oküler rosasea: Rozasea; kronik deri hastalığıdır. Belirtileri; özellikle alın, yanak, burunda persistan eritem, telanjiektazi, papül, püstül, yağ bezi hipertrofisi. Hastaların % 45–85’inde MGD’ye yol açar. Gözyaşında İL-1 alfa ve MMP-9 artmıştır. OR belirtileri; MG tıkanması, kapak kenarında dilate ve telanjiektatik damarlar, interpalpebral hiperemi.
Dış arpacık (eksternal hordeolum): Kirpik diplerindeki Zeiss ve Moll bezlerinin akut, süpüratif, stafilokoksik iltahabıdır. Deriye fistülize olabilir. Tedavi; sıcak pansuman uygulamaları ve antibiyotikli damlalar ve pomatlar kullanılır.
İç arpacık (internal hordeolum): meibomius bezlerinin akut, süpüratif, stafilokoksik iltahabıdır. Ödem ve ağrı şiddetlidir. Lezyon dış arpacığa göre daha derindedir. Tedavi; dış arpacığa benzer biçimde yapılır.
Şalazyon: Meibomius bezinin nonenfeksiyöz, kronik, lipogranülomatöz iltahabıdır. Bezin ağzındaki tıkanmaya bağlı olarak biriken salgısındaki yağların dejenere olarak çevre dokuda enflamasyona yol açması sonucunda gelişir. Kapakta lokalize, ağrısız bir nodül şeklinde belirir.
Tedavi: erken dönemde sıcak pansuman ve masajdan ibarettir. Bu tedaviye cevap alınamazsa lezyon içine kortikosteroid (triamsinolon) enjeksiyonu ya da cerrahi küretaj uygulanır. Cerrahi küretaja rağmen aynı yerde nükseden şalazyonlarda akla çok malign bir tümör olan yağ bezi karsinomu gelmelidir.
Ptozis: Üst göz kapağının normal pozisyonundan daha düşük durumda olmasına ptozis adı verilir. Tek ya da çift taraflı olabilir. Etyolojik açıdan miyojenik, nörojenik, aponevrotik ve mekanik olmak üzere dört tip ptozisten söz edilebilir. Ptozislerin %90′ı doğumsaldır ve LPS kasındaki distrofiye bağlıdır.
Edinsel olanlar: Nörojenik olanlar; okülomotor sinir paralizisi, aberran okulomotor sinir rejenerasyonu, Horner sendromu. Miyojenik olanlar; miyastenia gravis, kronik progressif eksternal oftalmopleji, okülofaringeal distrofi. Aponevrotik olanlar ; katarakt gibi göz cerrahisi geçirme, travma, allerji, tekrarlayan kapak ödemi, kontakt lens kullanımı, hamilelik. Mekanik olanlar; ümör nedeniyle kapak ağırlığının artması yada sikatris nedeniyle kapak hareketinin engellenmesi.
Tedavi: tedavi ptozisin nedenine, ptozisin ağırlığına ve LPS kasının fonksiyonuna göre planlanır. Tek taraflı ve üst göz kapağının pupil alanını kapattığı (ağır) doğumsal ptozislerde cerrahi tedavinin en erken zamanda uygulanması ambliyopi gelişimini önlemek açısından çok önemlidir. Bu tür olgularda cerrahi yöntem olarak frontal askılama tercih edilir Miyastenia gravis ve ilerleyici kas hastalıklarına bağlı ptozislerde cerrahi tedavi düşünülmez.
Entropion: Göz kapağının serbest kenarının içe dönmesine entropion denir. İnvolüsyonel, spastik, sikatrisyel ve konjenital tipleri vardır. Entropionda kirpikler sürekli olarak kornea ve konjonktivaya temas ettikleri için göz yüzeyinde irritasyona, yabancı cisim hissine, göz yaşaramasına ve konjonktivada hiperemiye neden olurlar. En sık rastlanan tipi olan involüsyonel entropion yaşlılarda görülür. Trahom, kimyasal yanık, kronik blefarokonjonktivit gibi hastalıklara ikincil olarak gelişen sikatrisyel entropion hem alt, hem de üst kapağı tutabilir. Spastik entropion oküler yüzyde irritasyona yol açan yabancı cisim, keratit vb. durumlarda görülür.
Tedavi: konjenital entropion genellikle yüz kemiklerinin gelişmesiyle birlikte kendiliğinden düzeldiği için cerrahi tedavi gerektirmeyebilir. Göz yüzeyinde irritasyon varsa suni göz yaşı damlalarından ve pomatlardan yararlanılabilir. Spastik entropion olgularında ise altta yatan hastalığın düzeltilmesiyle birlikte entopion da düzeldiği görülür. İnvolüsyonel ve sikatrisyel tiplerde cerrahi tedavi gerekir.
Ektropion: Göz kapağının serbest kenarının dışa doğru dönmesine ektropion denir. Doğumsal, involüsyonel, sikatrisyel ve paralitik tipleri vardır. Göz yüzeyinin alt kısmının açıkta kalmasına bağlı olarak konjonktivada hiperemi, kalınlaşma ve uzun erimde keratizasyon, korneada noktalı keratit görülebilir. Göz kapağı ile birlikte punktumun pozisyonu da değiştiğinden gözde sulanma (epifora) gelişir. İnvolüsyonel ektropionda yaşa bağlı olarak alt kapakta gevşeklik sonucu kapağın dışa dönmesi söz konusudur. Sikatrisyel tipte çeşitli nedenlerle kapak derisinde oluşan skar kapağın dışa dönmesine yol açar. Paralitik ektropion ise fasiyal sinir felçlerinde görülür ve tek taraflıdır.
Tedavi: ektropionun tedavisi cerrahidir. Ektropionun tipine göre farklı yöntemler uygulanır. Yedinci sinir felci olan hastalarda ektropion kendiliğinden düzelebildiği için cerrahi girişimi 3-6 ay kadar ertelemekte yarar vardır.
Kapak retraksiyonu: Üst ya da alt göz kapaklarının limbusları açıkta bırakıp, skleranın görünür olmasına kapak retraksiyonu adı verilir. Fizyolojik olabilir. Sıklıkla tiroid oftalmopatide üst göz kapağında miyojenik nedenlerle ortaya çıkar. Graves hastalığının en sık görülen göz bulgusudur. Hipertiroidizme bağlı olarak Müller kasında aşırı sempatik stimülasyon söz konusudur. Ayrıca Graves hastalığındaki inflamatuvar olayın levator kasını tutması sonucunda kasda infiltrasyon ve hipertrofi de gelişir. Bütün bu değişiklikler Graves hastalığında kapak retraksiyonuna yol açar. Kapak retraksiyonu, lagoftalmus ve ekspojur keratopatiye ve ciddi kozmetik kusurlara yol açabilir Kapak retraksiyonunun giderilmesi için levator kasının geriletilmesi gerekir.
Lagoftalmi: Göz kapaklarının kapatılamamasına ve kapaklar arasında aralık kalmasına lagoftalmi denir. En sık fasial felcine ikincil olarak görülür. Ayrıca ileri derece proptoziste, kornea stafilomlarında ve sikatrislere bağlı olarak göz kapaklarının kapanamadığı durumlarda da rastlanabilir. Özellikle uyku sırasında kornea kuruyabilir ve lagoftalmi keratiti gibi gözün kaybına yol açabilecek ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Tedavi: altta yatan nedenin ortadan kaldırılması gerekir. Suni gözyaşı damlaları ve pomatlar kullanılması veya flasterle göz kapaklarının kapalı tutulması gibi konservatif ya da göz kapaklarının bir birine sütüre edilmesi (geçici tarsorafi) gibi cerrahi yöntemler kullanılarak korneanın kuruması önlenmeye çalışılır.
Bazal hücreli karsinom: Göz kapağında görülen kötü huylu tümörlerin %95’ini oluşturur. Çoğunlukla güneş ışınlarına aşırı miktarda ve uzun süreyle maruz kalmış yaşlı kişilerde rastlanır. En sık alt kapağı ve iç kantal bölgeyi tutar. Yavaş ve ağrısız büyür. Daha çok yerel invazyon yaparak yayılır. Nodüler ve sklerozan tipleri vardır.
Yassı hücreli karsinom: Bazal hücreli karsinoma oranla ender görülmekle birlikte metastaz yapma potansiyeli olduğu için daha ciddi seyreden bir tümördür. Daha çok üst kapağı tutar. Aktinik keratoz ve keratoakantom gibi prekanseröz lezyonlardan gelişebilir.
Yağ bezi karsinomu: Genellikle Meibomius bezlerinden köken alan oldukça kötü huylu bir tümördür. Şalazyona ya da kronik blefarite benzer bir klinik tablo oluşturabilir. Bu nedenle nüks eden şalazyonlarda ya da olağan tedavilere cevap vermeyen blefaritlerde mutlaka biyopsi yapılması önerilir. Orbitaya yayılıma ve metastazlara sık ratlanır.
Göz kapağının malign tümörlerinde tedavi: Bazal hücreli karsinomların tedavisinde cerrahi, radyoterapi ya da krioterapi uygulanabilir. Tümörün tümünün eksize edilmesine ve cerrahi sınırların kontrolüne imkan verdiği için ideal tedavi yaklaşımı cerrahidir. Cerrahi tedavide nüks oranı diğer tedavi yaklaşımlarına göre daha düşüktür ve kozmetik sonuçlar daha iyidir. Küçük nodüler tümörlerde, ameliyat olamayan veya ameliyatı kabul etmeyen hastalarda diğer seçeneklere baş vurulabilir. Yassı hücreli karsinomların tedavisi cerrahidir. Tümörün bazal hücreli karsinomlara göre daha agresif bir seyir izlediği ve nüks ihtimali daha yüksek olduğu göz önüne alınarak cerrahi sınırlar daha geniş tutulmalıdır. Yağ bezi karsinomu olgularında geniş bir cerrahi eksizyon ve radyoterapi uygulanmalıdır. 5 yıllık yaşam oranı düşüktür.
Trikiyazis: Kirpikler normalde dışa doğru dönük bir konumda bulunurlar. Kirpiklerin kapak kenarı ya da konjonktivanın kronik iltihaplarına ikincil olarak göz küresine temas edecek biçimde içe dönmesine trikiyazis adı verilir.
Tedavi: göz yüzeyinde hasara yol açan kirpikler krioterapi, elektroliz, argon laser uygulaması ya da eksizyonla ortadan kaldırılabilir. Bu yöntemlerle başarı sağlanamıyorsa kapak serbest kenarını sınırlı bir biçimde dışa döndüren cerrahi teknikler uygulanır.
Distikiyazis: Meibomian bezlerinin ağızlarından ikinci bir sıra kirpik çıkmasıdır.
Tedavi: anormal kirpikler küçük ve yumuşak olduklarında genellikle bir tedavi gerektirmezler. Göz yüzeyinde hasar gelişirse trikiyazistekine benzer biçimde tedavi edilirler.
Madarozis: Meibomius kirpiklerin sayıca azalması yada tamamen yok olmasıdır. Görüldüğü lokal hastalıklar; blefarit, kapak tm, RT, krioterapi uygulanması. Görüldüğü deri hastalıkları; yanık, jeneralize alopesi, psöriazis. Görüldüğü sistemik hastalıklar; miksödem, SLE, sifiliz, lepra.
Göz Kapağının Bazı Hastalıkları:
Enes Başak
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?