Göz alerjisi, gözün alerjenler ile teması sonucunda verdiği reaksiyonlardır. Kaşınma, batma, yanma ve sulanma gibi belirtilerle kişiyi alerjene maruz kaldığı yönünde uyarır. Gözde meydana gelen alerjiler; göz kapağı, gözün beyaz yüzeyini örten zar ve kornea gibi gözün yüzey dokularını ilgilendiren bir rahatsızlıktır. İnsanların yaklaşık %15’inde görülür.
Bazı kişiler alerjik maddelere karşı daha duyarlıdır, göz alerjileri de bu tarz hassasiyetleri bulunan insanlarda daha sık görülmektedir. Göz alerjileri mevsimsel ve yıl boyu süren alerjiler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Mevsimsel alerji diye adlandırdığımız göz alerjisi ilkbahar ve sonbahar aylarında ortaya çıkan polenler ve tozlar nedeniyle oluşmaktadır. Ortaya çıkan başlıca şikayetler; gözde oluşan kızarıklık, yanma ve batma hisleridir. Yıl boyu süren alerjiler ise kedi ve kuş gibi hayvanların tüylerine, ev ve çiçek tozlarına karşı aşırı hassasiyetle ortaya çıkmaktadır.
Gözde oluşan alerjilere karşı önlem alabilmenin yolu, alerjiye neden olan çevresel faktörü tespit etmek ve olabildiğince az maruz kalmaya çalışmaktır. Göz alerjileri özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında çiçek polenlerinin ortaya çıkmasıyla sıklıkla görülmeye başlar. Bu nedenle çiçek tozlarına karşı alerjisi bulunan kişilerin ilkbahar ve sonbahar ayları süresince sabah saatlerinde dışarı çıkmamaya dikkat etmeleri faydalı olacaktır. Ev tozlarına karşı alerjisi olan kişilerin evlerinde halı ve battaniye kullanmamaları ve yünlü giysilerden uzak durmaları da alınacak önlerden bazılarıdır.
Alerjik bünyeye sahip kişilerde, makyaj malzemelerinin içerisinde yer alan etkin ve koruyucu maddeler de göz alerjilerine neden olabilmektedir. Ürün seçerken dikkatli olmak ve göze uygulanan ürünleri üç aydan uzun süreli kullanmamak göz rahatsızlıklarının önüne geçebilmek adına önem taşımaktadır.
Gözler, damar ve sinir dokularının yoğun olarak bulunması nedeniyle yüzün diğer kısımlarına göre daha ince ve hassas bir yapıdadır. Gözlerde kozmetik kaynaklı problemler arasında en sıklıkla görüleni alerjik problemlerdir. Makyaj malzemelerinin içeriğinde bulunan maddelerin tamamına yakını alerjiye neden olabilmektedir. Sıklıkla alerji problemi yaşayan hassas kişilerin malzeme seçiminde daha dikkatli olmaları, mümkünse suyla yıkandığında çıkan ürünleri tercih etmeleri ve 3 ayda bir ürünlerini yenilemeleri gerekmektedir.
Ayrıca içerisinde yoğun yağ bulunduran malzemeler korneanın beslenmesini sağlayan gözyaşının görevini yerine getirmesine engel olarak göz sağlığını olumsuz etkilemektedir.Gözleri makyajın olumsuz etkilerinden koruyabilmek için doğru ürünleri seçmek ve yatmadan önce cildi mutlaka temizlemek gerekmektedir.
Bilgisayar kullanımı sırasında kişilerin göz kırpma reflekslerinin azaldığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır, bu da özellikle günün ilerleyen saatlerinde gözlerde kızarıklık, sulanma, görmede bulanıklık ve yorgunluk hissine neden olabilmektedir. Bilgisayar ekranına bakma, herhangi bir kırılma kusuruna sebep olmaz, daha açık bir ifade ile “gözü bozmaz”, ancak computer vision syndrome’u daha çok kuru göz bulguları ile uyumlu birtakım bulgulara sebep olur.
Son yıllarda lutein ve zeaksantinin yaşa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) gelişimine ve ilerlemesine karşı koruyucu olduğu ile ilgili henüz tam olarak kanıtlanmamış ön bulgular mevcuttur. Ancak sağlıklı bir vücut için olduğu gibi sağlıklı gözler için de tüm vitamin ve minerallerce zenginleştirilmiş bir diyet şarttır.
Kişinin görme keskinliğinin azalması bunu anlamanın en kolay yoludur, ancak bazı durumlarda yavaş seyirli görme azalmasını kişiler fark edemeyebilir. Örneğin katarakt oluşumu bir süreçtir, bir anda oluşmaz ve kişi uzun sürede yavaş yavaş meydana gelen görme azalmasını fark edemeyebilir, özellikle de tek gözde meydana gelen problemlerde bu durumun anlaşılması bir hayli güçtür. Bu nedenle rutin kontroller önemlidir.
Kişilerin her iki gözü çoğunlukla aynı kırma kusuruna sahip olmamaktadır, bu da her iki göz için ayrı ayrı kırma kusurlarının saptanıp reçete edilmesini gerektirir. Piyasada satılan gözlüklerde bu tür spesifik bir düzenleme imkanı olamayacağından her iki göz için ancak rastgele ve ortalama bir düzeltme imkanı sağlar. Bu da hastayı yetersiz ya da fazla numaralı bir gözlük kullanımının getirdiği ek problemler ile karşı karşıya getirebilir.
Bu durum kişinin mesleği, kişilik yapısı, kırma kusurunun derecesi ve cinsine bağlı çok değişkenlik göstermekle birlikte günümüzde uzak orta ve yakın mesafe için dizayn edilmiş progresif gözlükler, multifokal kontakt lensler hastaların konforunu oldukça artırmaktadırlar.
Bilinenin aksine dinlendirici gözlük diye bir gözlük olmadığı gibi, bu amaçla takılan gözlüklerin herhangi bir tedavi edici veya dinlendirici özellikleri de yoktur. Özetle, kırma kusuru olmayan bir kişinin gözlük takmasının anlamı yoktur.
Çocukluk çağında, ilk ayda ve 6-12 ay arası yapılan rutin kontrol sonrasında, şaşılık, göz tembelliği, yüksek kırma kusurları gibi bir durum yoksa, 3 yaş ve okul öncesi kontrolleri önerilmektedir. Çocuklarda şaşılık, miyopi, hipermetropi gibi kırma kusurları ve göz tembelliği varlığında ise kontroller hastalığın seyrine göre değişmekle birlikte genellikle 6 aylık kontroller şeklinde olmaktadır.
Göz tansiyonu, şeker hastalığı gibi hastalığı olan erişkinlerin en az senede bir kontrol edilmesini öneriyoruz. Herhangi bir risk grubunda olmayan ve göz hastalığı olmayan kişilerin ise 2-3 yılda bir kontrole gitmeleri yeterlidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?