Glokom nedir; göz içi basıncının artması sonucu görme sinirine hasar oluşarak görme alanı kaybına neden olan bir hastalık olan glokom, farkına varılmaz ve tedavi edilmezse kalıcı olarak körlüğe neden olabilir. Glokomda tanının tedavi kadar önemli olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Kaya, “Tanıda göz tansiyonu, kornea kalınlığı, görme siniri liflerinin kalınlığının ölçülmesi ve görme alanı muayenesi son derece önemlidir. Tedaviye başlarken göz tansiyonunun durumu, ne kadar hasar vermiş olduğu gibi çok çeşitli faktörler değerlendirilir. İlaç tedavisi, lazer ya da cerrahi girişim gibi seçeneklerden uygun olanı ile tedaviye başlanır” diyor.
Göz tansiyonu erken dönemde genellikle belirti vermez. Hastalık yavaş ilerlediğinden ve çevreden merkeze doğru bir kayıp olduğundan belirli bir görme alanındaki kayıp fark edilmez. Erken teşhis ve uygun tedavi ile glokomun ilerlemesi durdurulabilir. Glokom hastalığıyla ilgili önemli bir nokta oluşan hasarın tedaviyle sadece durdurulabileceğidir.
Göz tansiyonu (Glokom) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Oluşan göz siniri hasarı kalıcıdır. Tanı için detaylı göz muayenesi ve bazı testlerin yapılması gerekir. Göz tansiyonunun nadir görülen türünde bulantı, kusma, ağrı, görme bulanıklığı olabilir. Açı kapanması göz tansiyonu denilen bu türü, hastaların az bir kısmını oluşturduğu için, diğer göz tansiyonu hastalarında bu tür belirtiler ortaya çıkmayabilir.
Yine göz içi basınç değerleri normal ölçülmesine rağmen, görme sinirinde hasar gelişen bir Glokom türü de mevcut (Normal Basınçlı Glokom) olduğunu belirten Kaya, Glokomun en sık görülen türü olan Açık Açılı Glokom herhangi bir yakınmaya neden olmadığını söyledi. Oldukça sinsi ilerleyen ve hastanın fark etmesi için görmesinin ciddi olarak azalması gerektiğini ifade eden Kaya, “Bu nedenle rutin göz muayenesinin en önemli bölümlerinden birisi göz tansiyonunun ölçümüdür.
Kapalı Açılı Glokom daha çok ataklar şeklinde kendini gösteren bir hastalıktır. Göz tansiyonu aniden yükselir, hastanın gözüne kızarıklık, bulanık görme ve ağrı olur. Yenidoğan Glokomu’ n da ise bebek ışıklara aşırı hassastır, gözleri sulanır; Hastalığın devamında gözünün önündeki saydam tabaka (kornea) büyümeye başlar ve gözde de büyüme meydana gelir” dedi.
Tonometre denilen cihazlarla göz tansiyonunun ölçülmesi, göz siniri hasarının değerlendirilmesi göz dibi muayenesi, görme alanı testi ve göz drenaj açısı incelenmesi (Gonyoskopi), görme siniri ve sinir lifi tabakasını inceleyen ileri yöntemler OCT(optik siniri tomografisi) ve HRT(sinir lifi analizi) cihazlarıdır ve glokomun teşhis ve tedavisinin planlamasında büyük önem taşır.
Göz tansiyonu (Glokom) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Glokom’un ilaçla tedavisi: Glokomun ilaç tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bu damlalar ya gözdeki sıvının üretimini kısarak ya da çıkışını arttırarak göz içi basıncını düşürürler. Belirli aralıklarla düzenli olarak ve hayat boyu kullanılırlar. İlaç tedavisine rağmen görme kaybı artıyor ve göz tansiyonu düşmüyorsa diğer tedavi yöntemlerine başvurulur.
Glokom’un lazerle tedavisi: Glokomda pek çok amaçla lazer işlemi uygulanabilir. Akut glokom krizinde zamanında yapılan lazer işlemi çok faydalıdır. Açık açılı glokomda tıkanıklığın olduğu trabeküler bölgeye küçük delikler açılarak tedavi kesilmezse bile damla sayı ve sıklığı azaltılabilir. Yada daha yeni bir teknik olarak boşaltıcı kanallar üzerine çok düşük enerjili lazer uygulanabilir.
Glokomda cerrahi tedavi: Çok çeşitli cerrahi yöntemler mevcuttur. Gözün içindeki fazla sıvının göz dışına çıkışını kolaylaştıran bir yol açılması, göz sıvısı yapımının baskılanması, yada sıvının bir rezervuar tüp içine boşaltılması gibi yöntemler uygulanabilir.
Glokom hastalığının seyrini değiştirdiği bilinen ve tedavi edilebilen tek faktör şu an için hala göz içi basıncının, yani göz tansiyonunun düşürülmesidir. Günümüzde göz tansiyonunu çok etkin biçimde düşürebilen sayısız ilaç ve ilaç kombinasyonları vardır. İlaç kullanmaya uygun olmayan veya ilaçla hastalığın ilerlemesi durdurulamayan hastalar için çeşitli cerrahi tedaviler (lazer tedavileri de dahil) mevcuttur. Tedavide önemli olan, her hastanın kendi özelinde değerlendirilmesi, muayene ve testlerde hastalığın ilerlemesini durduran göz tansiyonu değerlerinin tespit edilmesi ve korunmasıdır.
Örneğin bir hastanın göz içi basıncını normalin üst sınırı olan 21 mm hg’ nın altına indirmek görme siniri hasarını durdurmaya yeterken, benzer bir hastada yetmeyebilir ve göz içi basıncını daha da düşük seviyelerde tutmak gerekebilir. Bütün bunlar hastaların dikkatli bir takibi ve verilen tedaviye uymaları ile gerçekleştirilebilir” diye konuştu.
Glokom hastasının kendi görmesini koruması için yapacağı en önemli şeylerin ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerini aksatmaması olduğunu söyleyen Altıparmak sözlerine şöyle devam etti; “Göz Hekiminiz sizin için en uygun takip sıklığını size anımsatacaktır. Glokom hastalığı bazı ailelerde daha sık görülebilir. Bu nedenle glokom tanısı konan hastalar kan bağı olan akrabalarını bilgilendirip onları da Göz muayenesi olmak için teşvik etmelidir. Glokom hastalığına 40 yaş üzerinde daha sık rastlandığından, bu yaştaki hasta yakınlarının da göz muayenesi olmaları son derece önemlidir.”
Glokom tedavisinde amaç göz tansiyonunu düşürerek hasar görmeyen sinir hücrelerini korumaktır. Bir defa hasar görmüş sinir hücrelerinin tekrar iyileştirilmesi mümkün olmadığı için glokomda erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Hastalığın tedavisi ömür boyu sürer ve kararlılık ister. Hastaların görme yeteneğini koruyacak olan da bu kararlılıktır.
Göz tansiyonunu düşürmek amacı ile en sık kullanılan yöntem ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinde çeşitli göz tansiyonu damlaları ve haplar kullanılır. Glokom tanısı konulan hastalarda ilaç tedavisi hayat boyu devam etmelidir. İlaç tedavisi ile göz tansiyonu düşürülemeyen hastalarda laser ya da cerrahi girişim uygulanır. Cerrahi girişimin yeterli olmadığı dirençli hastalarda özel tahliye tüpleri yerleştirilir.
Glokom’da erken tanı körlükten kurtarır! Belirtileri ve riskler
Her bireyin düzenli olarak yılda bir kez göz kontrolünden geçmesi gerekir. Ancak bazı risk faktörlerine sahip bireyler özellikle bu kontrollere uymalıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?