Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Bu konuyla ilgili bakanlığımızın beyaz kod çalışması var. Bir numara hattı belirlendi. Bunun üzerinden aranıldığında sağlık çalışanlarına yapılan şiddet derhal değerlendirilmeye alınıyor ve yeni çıkacak olan yasalarla sağlıkçılara görev başında yapılan şiddetin en ciddi şekilde cezalandırılmasıyla ilgili de bir çalışma yapılıyor. Hiçbir hekim veya sağlık çalışanı müdahale ettiği insana zarar vermek istemez. Herkesin ortak bir amacı var; orada bir insanı yaşatmak, hayatta kalmasını sağlamak. Dolayısıyla insanların paniği, bazen tahammülsüzlüğü buradaki profesyonel uygulamalarda anlaşılması güç durumlar ortaya çıkarabiliyor.
Sokaktaki vatandaşımızın algılayamadığı şeyler aslında tıbbi bir gereklilik olabiliyor. İşte bu ortamda insanlar bazen şiddete başvurabiliyorlar. Maalesef ki sağlık çalışanlarımızın buna maruz kalması onların motivasyonunu, moralini ve hatta hastanın hayatını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Dolayısıyla bu anlamda yapılacak düzenlemenin bir tarafı bizim çalışanlarımızı ilgilendirirken, diğer tarafı da hasta hayatı ile ilgili bir konu. Olayın ciddi olduğunu düşünerek gerekli adımları attık. Önümüzdeki bir-iki ay içerisinde artık bütün uygulamalar net olarak görülecek.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Terörist saldırıların yapıldığı bölgelerde sağlık çalışanlarımıza ciddi zararlar verildi. Ambulanslarımız tarandı, hastanelerimize roket atarlı saldırılarda bulunuldu. Göreve başladığımın ilk 11-12. saatinde önce Cizre, sonra Şırnak’a gittim. Biz aynı zamanda çalışanları motive etmekle de yükümlüyüz. Geçtiğimiz günlerde Brüksel’de bir hadise yaşandı. Orada bütün bu süreçte bizim yaptığımız, yönettiğimiz profesyonelliği Brüksel’de göremedik.
Ankara’daki bombalama olaylarında, İstanbul’daki hadiselerde, Diyarbakır’da dakikalar içerisinde ambulanslarımız olay yerindeydi ve saati bulmadan bütün hastalar üniversite hastanelerine, kamu hastanelerine, özel hastanelere çok hızlı bir şekilde sevk edildi ve sağlıklarıyla ilgili ilk müdahaleler buralarda yapıldı.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Ben daha fazla önde olduğumuzu düşünüyorum. Bu süreçte insanlarımızı olabildiğince az zayiatla bu sıkıntılı tablodan çıkardık ama gönül istiyor ki memleketimizde önümüzdeki süreçlerde daha huzurlu bir ortam olsun. Acil Sağlık Hizmetleri olarak daha huzurlu bir ortamda verdiğimiz hizmeti mümkün olduğunca en üst seviyeye çıkarma gayretindeyiz. Her ortamda, her şartta 7 gün 24 saat hizmet vermeye programlanmış bir birimiz. Bakanlığımızın da bu anlamda öncü birimiyiz.
Bakan Müezzinoğlu: Aile hekimi sayısı artacak ve grup merkezler kurulacak
Birçok birimle faaliyetlerimiz var. Bu yüzden acil sağlık hizmetleri Sağlık Bakanlığı’nın da dışa açılan yüzü. Sadece devletimizin birimleri ile değil, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası birçok kuruluşla da bir sürecimiz var.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Acil Sağlık Hizmetlerinin özellikle uluslararası bir formata taşıdığı ve daha da ileri götüreceği bir modelden söz edebiliriz. UMKE adı altında topladığımız sağlık gönüllülerinden oluşan Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerimiz var. 7557 kişiden oluşan dünyanın en büyük UMKE ekibine sahibiz. Bunları önümüzdeki süreçte daha da ileri boyuta taşıyıp, daha profesyonel ekipler kurmayı hedefliyoruz.
Deprem için ayrı bir UMKE ekibi, terörle ilgili durumlar için ayrı bir ekip, kimyasal biyolojik saldırılara maruz kalındığında bunlara müdahale edebilecek ekiplerimiz, lojistik anlamda eğitim anlamında her konuda dünyada şu anda bir örneği tam olarak bulunmayan bir sağlık gönüllü ordusu oluşturuyoruz. Urla’da URLASİM dediğimiz uluslararası bir eğitim, simülasyon merkezimiz var. Burası dünyanın her yerinden birçok sağlıkçının eğitildiği bir merkez. Bu merkezleri daha profesyonel hale getirmeyi planlıyoruz. Sağlık Bakanlığımızın en önem verdiği konulardan bir tanesi sağlık turizmi. Bu anlamda Türkiye’yi her yerde, en üst seviyede temsil etme yeteneğine sahip bu merkezleri oluşturarak ülkemizi sadece bölgede değil, dünyada öncü ülkeler arasına sokacağız.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Bu proje, zaten var olan eğitimi standardize ve akredite etme üzerine ve biraz daha eğitim modellerini geliştirme üzerine kurulu. Verdiğimiz bu eğitimi bir misyon ve vizyonla bir hedefe taşıyacağız. Ayrıca yakın zamanda bir gemi hastane projemiz vardı. Böyle merkezler oluşturduğunuzu düşünün ve uluslararası sularda hem kendi halkımıza limanlarımızda hizmet verebilecek, olağanüstü durumlarda mesela; bir deprem olduğunda, yüzen bir hastane olarak her yere gidebilecek.
Diyelim ki bugün Yemen’de bir sıkıntı var, Türkiye Cumhuriyeti’nden imdat istenmiş veya bir başka ülkede buraya yüzen bir gemi hastanemizle gidip hizmet verebildiğimiz bir merkez düşünün, bir operasyon düşünün. Türkiye artık bunları planlıyor, bunların startları verildi. Ambulans sayımızı 12 yıl içerisinde 200-300’lü rakamlardan yaklaşık 5 bin 73’e kadar taşıdık. Sadece sayı olarak değil, nitelik olarak da arttırdığımız ambulanslarımız var. Donanım olarak neredeyse her biri bir yoğun bakım, hastane gibi olan, her türlü müdahaleyi yapabildiğimiz ambulanslarımız mevcut.
Türkiye hava ambulansında rekora koşuyor; 4 yılda 24 bin hasta taşındı!
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Buradaki hedefimiz, rakamsal büyüklükten ziyade öncelikli olarak ihtiyacı olan hastaya en kısa zamanda nasıl ulaşabiliriz? Bütün planlarımız aslında zamanla ilgili. Uluslararası arenada kabul görmüş en önemli dakikalar acil sağlık ile ilgili müdahalelerde ilk 10 dakikadır. Dolayısıyla müdahalemizi en iyi standartlarda ilk 10 dakikaya çekelim dedik. Bugün itibariyle %90’ların üzerinde bu hedef kent merkezlerinde tutturuldu. Kırsalda da şehir merkezi dışında ilk 30 dakika dedik. Tabii yeni şehir yasamızla birlikte dün köy olan yerler bugün şehir merkezi kabul edildi.
Bu bizi biraz zorlamaya başladı ama önümüzdeki günlerde gerek ambulans sayılarımız, gerek istasyon sayılarımız yeni istasyonlarımızla birlikte bu hedefi de yakalayacağız. Dispatch çalışması dediğimiz bir çalışma yaptık yani algoritma çalışması. 112’ye çağrı geldiğinde gerçekten acil durumda olan bir hasta da olsa, durumu çok acil olmayan ama hastaneye gitme ihtiyacı olan bir hasta da olsa çağrı geldiğinde biz bunları aynı kategoride değerlendiriyoruz. Yakın dönemde bu çalışmalar bilimsel kurullar tarafından yapıldı. Bu alanda çok acil sarı, kırmızı, mavi dediğimiz kodlar var. Bunları artık alanda ayırıp, gerçek acil olan hastalara belki çok daha kısa sürede yetişebileceğiz. Eforumuzun büyük kısmını oraya harcayacağız ve bu çağrıları da disipline edeceğiz.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Aynı zamanda bizim diğer bir faaliyet alanımız hava operasyonları. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde gece görüşlü helikopterlerimiz faaliyete başlayacak. İlk etapta 3 tane ama sayısı giderek artacak. Ambulans helikopterlerimiz, uçaklarımız gündüz işliyor ama gece operasyonlarında bir zafiyetimiz vardı, bunu da giderdik. ASH dakikalarla planladığı bu çalışma ortamını bütün unsurları ile geliştiriyor. Yaptığımız atılımlarla hava operasyonumuzu daha da güçlü hale getiriyoruz.
Prof. Dr. Dokucu: “Hastanelerde dijitalleşmeye ağırlık vereceğiz”
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Kendi geliştirdiğimiz ve ASOS adını verdiğimiz Acil Sağlık Otomasyon Sistemi yazılımı dünyaya rol model olabilecek bir yazılım. Bugün herhangi bir yerde ambulansımız nereye gitti, kaçta kontağını açtı, hangi hastaya müdahale edildi, hastanelerimizin hangi servisinde boş yatak var, bunları merkezimizden görüp bu planlamayı yapabiliyoruz. Yakın zamanda her ambulansımıza da tabletler alacağız. Sağlık Bakanlığı’ndaki bütün otomasyon sistemleri birbirleri ile entegre hale geliyor. Aslında puzzle parçaları birleşmeye, tablo ortaya çıkmaya başladı.
Önümüzdeki zamanlarda belki 6 ay belki bir yıl sonra telefon geldiğinde çağrı yapıldığında; örneğin; 112’yi aradığınızda, kaza yaptığınızda yardım istediğinizde adres vermenize gerek kalmayacak bir sistem, bir model olacak. Aradığınızda aynı navigasyon sisteminde olduğu gibi tablete bu adres bilgisi düşecek. En yakın istasyona çağrı düşecek. Sizin adres vermenize gerek kalmadan en yakın merkezden de ambulans oraya gidecek. ASOS yazılımı eski bir versiyondu.
ASOS’un ikinci versiyonunu çıkarıyoruz. Gerçekleştirmelerde yüzde 70’e ulaştı. Kanaatimce üç ay içinde pilot uygulamalara başlayacağız. Daha çağrınız geldiğinde ve ambulans olay yerine gittiğinde, tablet üzerinden doktor ve ilgili personel, hastayla ilgili verileri girecek. Veriler merkeze düştüğünde; o hasta kriz mi geçiriyor, inme mi geçiriyor, travmamı var, onunla ilgili en yakın merkez nerede hastanın durumuyla ilgili doktora bilgi gidecek. Her ambulansımızda GPRS var. Ambulans harekete geçtiğinde yaklaşık 10-13 dakika sonra hasta kapıdan giriş yapacak diye bilgi düşecek doktora. Dolayısıyla daha hasta gelmeden yani yoldayken, doktor hasta ile ilgili bütün verileri alacak. Böylece biz hastaya ileri müdahaleyi alanda, ambulansta başlatacağız.
Sağlık Serbest Bölgeleri ile yetişmiş insan ve ileri teknoloji çekilecek
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Şu anda karar vermedik. Ankara, Antalya olabilir. Bununla ilgili o konuda karar vermeye çalışıyoruz. Bu geçiş sürecinde var olan sistemi de aksatmadan yeni modele geçmemiz gerekiyor. Kontrollü ve uygularken aksaklıkları görebileceğimiz büyük ölçekli bir yer istiyoruz ki, olası aksaklıklara müdahale edebilelim. Bu konuda hangi iller olabileceği konusunda çalışma içindeyiz.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Evet, ABD’deki 911 sistemini düşündüğünüzde çok ideal bir çağrı sistemidir. Bizim entegrasyon açısından farkımız, çağrı merkezimiz aynı zamanda komuta merkezimiz durumundadır. Yani orada anında karar verilir. Trafik kazası olduğunu veya yangın olduğunu düşünün, 112 ekipleri hareket ettiğinde itfaiye, jandarma ve polis teşkilatı aynı anda harekete geçsin istedik. Ambulanslarımızın da güvenliğini düşünmek zorundayız. Ambulans gidecek, bizim ekiplerimizin can güvenliği önemli ve o insanların silahları yok. Bu arkadaşlarımız genç çocuklardır.
Dolayısıyla bu süreci yönetmek için tek çağrı sistemi aslında en ideal yöntemdir.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Suriyeli mültecilerle ilgili olarak konunun en üst muhatabı AFAD. Biz de AFAD’ın bir bileşeniyiz. AFAD aslında SGK, Sağlık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, İçişleri Göçmen Dairesi yani bunların bütünüdür. Üst bir kurumdur. Onlarla yaptığımız, hükümetimizin irade koyduğu bütün düzenlemelerle ilgili olarak acil bir ihtiyaç planı yaptık. Bununları yakın zamanda bir bir hayata geçirildiğini göreceğiz.
Mesela; Suriyelilerin bulunduğu kamplarda, onlara hizmet verebilecek, Suriye’den gelen göçmenler içinde sağlıkçılar da var. Bunların da kendi ülke vatandaşlarına hizmet vermesi noktasında planlamaya dahil ettik. Bakanlık olarak bizim tesislerimizde ve kontrolümüzde kendi halklarına hizmet vermeleri için bir düzenleme yaptık.
Suriyelilere sağlık hizmeti verilmesi konusundaki gerekli mevzuat düzenlemeleri ile ilgili çalışmalarda son noktaya gelindi birçok anlamda. Zaten şu ana kadar onların sağlıkla, yatan hastalarla, acil durumlarla ilgili hiçbir ihtiyacında zafiyet göstermedik. Bütün ihtiyaçlar giderildi ama tabii ki ayaktan hizmetler konusunda bir mevzuat gerektiriyordu. Bununla ilgili yapılan çalışmalarda da sona gelindi ve yeri geldikçe hayata geçirilecektir.
Doç. Dr. Hikmet Selçuk Gedik: Aslında hekim açığımız büyük ama elimizdeki insan kaynağına göre bütün programı yapıyoruz. Lojistik planlaması devletimizin yapacağı en kolay kısmı, asıl insan kaynağını planlamak önemli. Eğitim dairemiz en yoğun birimlerimizden biridir. Var olan, yeni gelen personelin eğitim seviyesi ve elimizdekilerin hizmet içi eğitimi süreklilik arz ediyor.
Yakın zamanda YÖK ile yapacağımız mevzuatta var olan personelimizi yani ATT dediğimiz personeli artık yeni dönemde almak istemiyor, paramedik dediğimiz lisans düzeyindeki sağlık çalışanlarımız ile seviyemizi yükseltmek istiyoruz. Dolayısıyla iki yıllık ATT mezunlarının da mevzuat anlamında önünü açarak 4 yıllık lisans düzeyine çekilmesi yaptığımız çalışmalar arasında. Aynı zamanda bu alımlarda insan kaynağı planlanırken, özellikle 4 yıllık lisans mezunu olan sağlıkçılarımızı ağırlıklı olarak planlamaya dahil ettik. Bizim avantajımız, çalışanlarımızın büyük çoğunluğu gençler. Dolayısıyla yeniliklere çok çabuk adapte olabiliyorlar.
Doç.Dr.Hikmet Selçuk Gedik: Tamamen ceza kesilmedi. Aslında burada taviz göstermemek lazım ama bazen 112’yi arayan kişi 18 yaşından küçük bir genç olabiliyor, çocuk olabiliyor. Olayın artık ciddiyetine varmak lazım. Gelen çağrıları yüzde 20 asılsız ihbar olarak düşündüğünüzde; nasıl büyük bir kitleye zarar verildiğini anlayacaksınız.
Bu konuda ciddi oranlarda asılsız telefonlar geliyor. Dörtte üçe ulaşan boyutlarda rakamlar var. Özellikle terör bölgesinde mesela; 1 milyon çağrı alınmış bunun 150 binine gidilmiş. Suriye’den de asılsız ihbarlar geliyor deniliyor. Ülke içinde de 1 milyon çağrının 300 binine gidilmiş, gerisi asılsız ihbar durumunda.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?