Gebelikte meme kanseri saptandığında, sıklıkla bunun geç tanı konmuş ve gebelik olmadığı dönemde başlamış bir kanser olduğunu düşünürüz. Bu nedenle de lenf nodüllerine yayılım olasılığı daha fazla olabilir. Bu kısmen gebelikteki hormonal değişimlerin de sonucu olabilmektedir. Gebelikte rutin adet döngüsü sonlanır ve östrojen ve progesteron seviyesi artar. Aynı zamanda emzirme sürecine hazırlık olarak prolaktin hormonu da artar. Bu hormon etkisiyle göğüsler büyür, hassas ve düzensiz bir hale gelir.
Bu da hem doktor hem hasta için boyutu büyüyene kadar bir kitlenin fark edilmesini geciktirir. Gebeliğin erken döneminde meme kanseri tanısı koyamamanın diğer bir nedeni de, genelde tarama yöntemlerinin gebelik sonrasına ertelenmesidir. Gebelik ve emzirme dönemi meme dokusunun daha yoğun olmasına neden olur. Böylece erken dönemde meme kanserinin mamografik bulguları ile normal bulgular kolaylıkla birbirine karıştırılabilir. Gecikmiş tanı gebelikteki meme kanseri için önemli bir problemdir.
Eğer göğsünüzde kitle veya herhangi bir değişiklik fark ederseniz bunu önemseyerek doktorunuza danışmalısınız. Doktorunuz muhtemelen mamografiyi gebelikte önermeyecektir. Bu durumda US ve MRI gibi görüntüleme testleri yapmak uygundur. Şüpheli bir değişiklik mutlaka dikkate alınmalı ve gebeliğe bağlı bir değişiklik olduğuna karar vermeden önce gerekirse biopsi uygulanmalıdır.
Mammografi gebelik sırasında başlayan meme kanserlerinin çoğunu saptayabilir ve gebelikte bile oldukça güvenli olduğu düşünülür. Mammogram’ın yarattığı radyasyon miktarı da çok düşüktür. Radyasyon göğüslere fokus olduğu için vücudun diğer kısımlarına ulaşabilecek miktar çok düşüktür. Ekstra koruma için belin alt bölgesine koruyucu bir örtü konabilir. Ancak bazı bilim adamları radyasyonun doğmamış bebeğe etkisi konusunda hala hemfikir değildir. Ancak gebelik esnasında da olsa erken tanı çok önemlidir ve bunu unutmamak gerekir.
Eğer memede kitle ele gelir yada şüpheli bir lezyon saptanırsa biopsi düşünülmelidir. Meme biopsileri genellikle iğne ile yapılır ve gebelik olsa da yatış gerektirmez. Biopsi yapılacak alanın uyuşturulması fetüs için bir risk teşkil etmez.
İğne biopsisinden yanıt alınmadığı durumlarda cerrahi biopsi sonraki adımdır. Burada şüpheli alandan küçük bir kesi yapılarak doku örneği alınır. Bu işlem genel anestezi altında yapılır ve gebelik açısından risk taşımaz.
Eğer meme kanseri saptanmışsa, kanser hücrelerinin memenin içine ve vücudun diğer kısımlarına yayılıp yayılmadığına bakmak gerekir bu işleme “evreleme” diyoruz. Bu işlem gebelikte çok daha önemlidir çünkü gebelikte meme kanseri daha ileri aşamada olabilir. MRI ve US incelemesinde fetüsün radyasyona maruz kalmadığı akılda tutulmalıdır. Fakat bazen MRI esnasında kullanılan “boya” asla kullanılmamalıdır. Çünkü plasentayı geçerek anomalilere neden olabilir.
Ac grafisi çok küçük dozda radyasyon içerdiğinden, karnı koruyarak rahatlıkla çekilebilir. PET tarama, kemik taraması ve BT radyasyon nedeniyle tercih edilmez. Çok çok nadir olguda kanser plasentaya ulaşmış olabilir bu da fetusun beslenmesini etkileyebilir. Fakat meme kanserinin anneden fetuse geçişine rastlanmamıştır.
Anne karnında bebek kaybını arttıran gebelik riskleri ve koruyucu önlemler
Tümörün boyutuna, tümörün yerleşimine, yayılımına gebeliğin sonlanmasına ne kadar kaldığına, nne adayının tercihine göre değişir. Aslında amacımız gebe olmayan meme kanseri olgularında olduğu gibi “kanseri kontrol altına almak ve yayılımını önlemektir”. Fakat fetüsün korunma endişesi durumu biraz karmaşık hale getirmektedir.
Cerrahi genellikle güvenilir bir tedavidir. Kemoterapi, radyoterapi veya hormonal terapi fetüse zarar verebileceği için uygulanmaz. Ancak gebeliğin ileri aşamalarında kemoterapi düşünülebilir. Ancak inflamatuar kanser gibi tedavide gecikmenin hasta için önemli olduğu durumlarda, kemoterapi zorunlu olduğundan, gebeliğin sonlandırılması söz konusu olabilir.
Eski dönemlerde yapılan bazı çalışmalar, kanser tedavisi için gebeliğin sonlandırılmasının hastalığın seyrinde çok etkili olmadığını göstermektedir. Yine de tedaviye hemen başlamak gerekiyorsa aileye gebelik sonlandırmanın taşıdığı durumun taşıdığı riskler ve faydalar açıkça anlatılmalı ve sonra karar netleştirilmelidir.
Cerrahi: Kanserli göğsün ve lenf nodlarının alınması gebelikte güvenle uygulanabilen bir cerrahidir. Meme koruyucu cerrahi ise sonrasında radyoterapi gerektirdiği için tercih edilmez. Çünkü radyasyon anne karnındaki fetüsü etkileyebilir.
Anestezi: Genel anestezi meme cerrahisi sırasında korkmadan uygulanabilir. Ancak cerrahinin uygulama zamanına kadın doğum uzmanı, cerrah ve anestezist beraberce karar vermelidir.
Cerrahi sonrası tedavi: Kanserin evresine bağlı olarak, tekrarlamasını önlemek maksadıyla kemoterapi, radyoterapi ve hormonal terapi gerekebilir. Bazı durumlarda bu tedaviler doğum sonrasına ertelenebilir.
Kemoterapi: Kemoterapi Cerrahiyle beraber uygulandığı gibi erken dönem kanserlerde ve ileri evre kanserlerde tek başına da kullanılabilir.
Gebeliğin ilk 3 ayında kullanılmaz. Kullanılırsa gebelik kaybı olasılığı çok yüksektir. Yapılan çalışmalar gebelikte 4-9. Aylar boyunca bazı ilaçların fetüsü riske atmadan kullanılabildiğini, sadece erken doğum riskini artırdığını, ileri sürmektedir. Yine de bu ilaçların uzun dönem etkileri bilinmemektedir.
Kemoterapi 35 haftadan sonra da, annenin kan değerlerini düşürerek enfeksiyon ve kanamaya eğilimi artırdığından, uygulanmaz.
Hormon tedavisi ve ileri evredeki kanserler için tercih edilen hedef tedavinin uygulanması için de doğum sonrasının beklenmesi gerekir.
Pek çok doktor tedavi sırasında emzirme yapılmasını istemez. Cerrahi planlandıysa emzirmenin kesilmesi memenin kan akımını azaltıp memenin küçülmesini sağlayacağından operasyon için kolaylaştırıcıdır. Aynı zamanda enfeksiyon riski de azalır. Ayrıca kemoterapi ilaçları anne sütüne ve dolayısıyla bebeğe de geçer.
Meme kanserinin yüzde 80’i genetik nedenlerden kaynaklanıyor
Gebelik meme kanserinin hem fark edilip tanı konmasını hem de tedavisini güçleştiren bir süreçtir. Buna karşın yapılan çalışmalarda gebe ve gebe olmayan aynı evrelerdeki kadınlarda meme kanseri sonuçları benzer bulunmuştur.
2013 yılında yapılan ve 300 den fazla gebelik sırasında tanı konmuş meme kanseri olgusunu incelemişler ve 5 yıllık takipte gebelik dışında meme kanseri tanısı almış aynı evre olgularla karşılaştırılabilir sonuçlara ulaşmışlardır. Sadece hastalıksız geçen süre gebelikte tanı konmuş olgularda daha kısadır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?