Vücudumuz, yediğimiz karbonhidratlı besinleri glukoz adını verdiğimiz şekere dönüştürür. Şeker, vücudumuzun tüm aktivite gerektiren eylemlerinde (nefes alma, yürüme, koşma, okuma, uyuma gibi) kullandığı enerji kaynağıdır. Diyabet (şeker hastalığı), vücudunuzun şekeri enerji olarak kullanmasını güçleştirir. Diyabetli kişiler, şeker yüksekliği sorunuyla karşı karşıyadır, ancak hücrelerinde enerji açlığı mevcuttur.
Normalde, şekeri kan damarlarımızdan alıp hücrelerimize taşımak için pankreas bezinde üretilen insülin hormonuna ihtiyaç vardır. Diyabetli kişilerde pankreas tarafından ya yeterli insülin üretilmez ya da üretilen insülin etki gösteremez. İnsülin üretilemiyorsa tip 1 diyabet, insülin etki göstermiyorsa ise tip 2 diyabet söz konusudur. Her iki durumda da kan glukozu (şekeri) yükselir. Bu duruma hiperglisemi adı verilir.
Hiperglisemi iyi tedavi edilmediğinde büyük ve küçük kan damarlarını bozarak göz, böbrek ve sinir dokusunda tahribata yol açar; kalp krizi ve inmeye (felç) neden olabilir.
Günümüzde gebeliğin iyi planlanması (yani kan şekerinin kontrol altında olması) ve modern gebelik takip yöntemleri sayesinde, diyabetli kadınlar da sağlıklı bir bebeğe sahip olabilir. Sadece biraz daha özverili olmaları gerekebilir.
Daha önceden diyabeti olan kadın gebe kaldığında pregestasyonel diyabet söz konusudur. Gebelik diyabeti (gestasyonel diyabet), daha önceden diyabeti bulunmayan bir kadında, gebelik sırasında ortaya çıkan ve bebeğin doğumu ile birlikte genellikle ortadan kaybolan, geçici bir diyabet şeklidir.
• Gebe kadınların yaklaşık olarak %2-4’ünde görülür.
• Gebeliğin genellikle 24-28. haftalarında ortaya çıkar.
• Daha sonraki gebeliklerde tekrarlayabilir.
• Bu tür diyabeti daha önce geçirmiş olan kadınlarda, daha sonraki yıllarda kalıcı tip 2 diyabet gelişme riski oldukça yüksektir. Bu nedenle, gebeliğinde diyabet gelişen annelerin gebelik sonrasında ideal kilolarına dönmeleri ve düzenli spor yapmaları hastalığın tekrarlamaması açısından çok önemlidir.
• Ailesinde diyabet hastalığı olan kişiler,
• Kilolu kişiler,
• 35 yaş üzerinde gebe olanlar,
• Daha önceki hamileliklerinde 4 kilogramın üzerinde bebek doğurmuş olanlar,
• Daha önceki gebelik sırasında gestasyonel diyabet olanlar gebelik diyabeti gelişmesi açısından risk altındadır. Gerekli testler için doktora danışmaları gerekir.
Gebelik şekeri tanısı konan anne adaylarının yarısında risk faktörlerinden hiçbiri bulunmaz. Bu nedenle hiçbir şikayeti olmasa bile tüm anne adayları 24-28. gebelik haftalarında, diyabet gelişme riskinin en yüksek olduğu dönemde şeker hastalığı tarama testine (oral glukoz tolerans testine) tabi tutulur.
Kan şekerinin uzun süreli kontrolünü gösteren HbA1c (A1C) testinin normal aralıkta olması, eğer normal değilse normale değere gelinceye kadar (en az 2 ay süreyle) gebelikten kaçınılması gerekir. Gebelik, diyabetli anne adayında mevcut bazı sorunları ağırlaştırabilir. Ayrıca bu sorunlar, anne karnındaki bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bundan dolayı, gebe kalmadan önce göz dibi muayenesi ile idrarda mikroalbuminüri ve kanda kreatinin gibi böbrek testlerinin yaptırılması, ayrıca kalp damar sağlığı yönünden gerekli muayenelerden geçilmesi uygun olur. Gebelik öncesinde tiroid fonksiyon testlerinin de değerlendirilmesi önemlidir.
Kreatinin nedir, neye yarar? Yüksekliği ve düşüklüğü neye yol açar?
Gebelik sırasında vücutta önemli fiziksel ve hormonal değişimler olur. Bir yandan hormon seviyelerinin değişmesi, diğer yandan karındaki bebeğin büyümesi nedeniyle insülin ihtiyacı değişir ve dikkat edilmezse, kan şekeri kontrolü bozulabilir.
Gebelik öncesinde tip 1 (insüline bağımlı) diyabeti olan hastanın, varsa insülin tedavisinin yoğunlaştırılması ve sık aralıklı (bazal-bolüs) insülin tedavisi programına alınması için doktoruna başvurması gerekir.
Gebelik diyabeti (hamilelik şekeri) nedir? Testi ve tedavisi
Günümüzde tip 2 (insüline bağımlı olmayan) diyabet giderek daha genç yaşlarda ortaya çıkar ve bu arada doğurganlık çağındaki kadınlarda da görülebilir. Tip 2 diyabeti varsa ve bebek sahibi olma planlanıyorsa, ağızdan alınan haplar kesilerek insülin tedavisine geçilmesi gerekir. Çünkü ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçların, gebelik sırasında güvenle kullanılabileceğine dair yeterli kanıt yoktur.
Anne adayları genellikle insülin tedavisinden korkar ve bebeklerinde de şeker hastalığı ortaya çıkacağı endişesi taşır. Kan şekerlerini normale döndürerek, bebekte gebelik döneminde veya doğum sonrası ilk günlerde ortaya çıkması muhtemel durumların önüne geçilmesi açısından insülin tedavisi oldukça başarılıdır. Bu nedenle, insülin tedavisi önerilen anne adaylarının bu tedaviyi korkmadan kabul etmeleri ve uygulamaları önemlidir.
Gebelik süresince iyi bir kan şekeri kontrolünü sürdürebilmek için, insülin dozlarının sık sık ayarlanması gerekir. Gebeliğin özellikle ilk üç ayında görülen bulantı ve kusmalar, karbonhidratlı gıdaların alınımını zorlaştıracağından insülin ihtiyacı bu dönemde azalabilir. Önlem alınmazsa ani kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) nöbetlerine maruz kalınabilir. Gebeliğin ikinci üç ayından itibaren insülin ihtiyacı artmaya başlar ve doğum öncesinde en üst seviyeye ulaşır.
Gebelik sırasında hastanın hem diyabetiyle ilgilenen doktorunu hem de jinekoloğunu sık sık görmesi gerekir. Böyle davranılması hem annenin kendisinin hem de bebeğinin sağlığını koruması bakımından çok önemlidir.
Gebelik sırasında oluşabilecek komplikasyonlar yönünden göz, böbrek gibi kontroller doktorun önerdiği aralıklarla tekrarlanmalıdır. Gebeliğin ikinci yarısında tiroid fonksiyonlarının da kontrol edilmesinde fayda vardır. Gebelik boyunca, toplam kilo alımı 10-13 kilogramı aşmamalıdır.
İdeal açlık kan şekeri düzeyi 60-90mg/dl, tokluk kan şekeri düzeyi ise 120-130 mg/dl’dir. Kan şekeri düzeyleri açlık (ayrıca öğün öncesi), öğün sonrası tokluk (özellikle 1 saat) ve insülin kullananlarda gece 03.00 ölçümleri yapılmalıdır.
Anne tip 1 diyabetli ise, çocuğunun tip 1 diyabetli olma riski yüzde 2 kadardır. Hem anne hem de baba tip 1 diyabetli ise bu risk yüzde 30’a kadar yükselir. Buna karşılık, annenin tip 2 diyabeti varsa, çocuğun tip 2 diyabetli olma riski yüzde 25 kadardır. Hem anne hem de baba tip 2 diyabetli ise bu risk yüzde 50’ye kadar yükselir.
Kontrol altına alınmamış gebelik şekerinde bebek için var olan tehlikeler
• Kan şekerinin yüksek seyretmesi, gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden ölme riskini artırır.
• Bebeğin normalden iri olmasına, amniyos sıvısının artmasına neden olabilir.
• Bebeklerde antenatal dönemde, fetal distres ve bebekte oksijen azlığı gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır.
• Bebeğin irileşmesine neden olabilir ve doğum problemleri gelişebilir.
• Bebek doğduktan sonra da özellikle doğum eyleminin hemen öncesinde ya da doğum eylemi esnasında, kan şekeri yüksek seyreden annelerin bebeklerinde başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi) gibi yenidoğan problemleri ortaya çıkabilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?