Çocukluk dönemi, kalabalık alanlar ve hijyen şartlarının uygulanmadığı yerler gastrite davetiye çıkarıyor. Mide iç yüzeyinin tahrişi olarak tanımlanan gastrit, tedavi edilmezse ülser veya mide kanseri gibi daha büyük rahatsızlıklara yol açabiliyor. Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Cem Cengiz şu bilgileri verdi: “Genel olarak tekrarlayan (kronik) ve uzun süre devam eden gastrit türünün en sık görülen nedeni helicobacter pylori (HP) adlı bakteridir. Ülke genelinde, yaşanılan bölgeye göre değişmekle birlikte bu oran %80’lere varabiliyor. HP sıklıkla; çocukluk, okul çağlarında kalabalık ve hijyen şartlarının yetersiz olduğu ortamlarda ağız yoluyla vücuda alınır. Toplumumuzda yaygın olarak bulunduğu için kaçınmak kolay değildir.”
İçindekiler
Helikobakter pilori, midenin asidik ortamında gelişen, mide astarını enfekte ederek peptik ülser ve gastrit gibi gastrointestinal hastalıklara neden olabilen bir bakteri türüdür. İnsanlara kirlenmiş yiyecek, su veya mutfak eşyalarından, kişiden kişiye ise tükürük veya dışkı aracılığıyla bulaşır. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının H. pylori ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir.
Enfeksiyon çoğu zaman belirti vermese de bazı kişilerde karın ağrısı, şişkinlik, mide bulantısı, kusma ve iştahsızlığa neden olabilir. Teşhis için kan testleri, nefes testleri ve endoskopi uygulanır. Tedavide ise genellikle mide astarının iyileşmesini desteklemek için asit azaltıcı ilaçlarla birlikte bir dizi antibiyotik reçete edilir.
Helicobacter varlığı mide ülserinde kanser riskini 3-6 kat artırmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı bu riski daha da yükseltir. Bu nedenle, az veya çok mide yakınması çekenlerin vakit kaybetmeden doğru tanı ve tedavi için bir gastroenteroloji uzmanına başvurmaları önemlidir.
Ülser, sıklıkla on iki parmak bağırsağı ve midede görülmekle beraber mukoza denilen ve sindirim kanalının iç yüzeyini örten dokuda da görülen açık yaralar olarak tanımlanabilir. On iki parmak bağırsağında mideden 4 kat fazla görülür. Ülserlerin en yaygın nedeni Helikobakter pilori enfeksiyonudur. Mide ülserlerinin en az yüzde 60’ından ve on iki parmak bağırsağı ülserlerinin yüzde 90’ından sorumludur. Diğer risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz:
Bazı hastalar ağrı yönünden asit giderici haplardan kısmen de olsa fayda görebilir. Ancak, ülser yakınmaları kişiden kişiye farklılık gösterir ve özellikle yaşlılarda daha sık olmak üzere ağrısız fakat kanamalı ülser gibi komplikasyonlarla başvuran hastalar da görülmektedir. İyi huylu ülserler 2 hafta içinde kendiliğinden iyileşir ama tekrar edebilir.
Ülser belirtileri ülserin yeri ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Yaygın semptomlar şunları içerir:
Ülserin en korkulan komplikasyonları kanama, delinme ve çevre dokularda tahribattır. Ayrıca, özellikle mideden on iki parmak bağırsağına açılan pilor kanalında ve on iki parmak bağırsağının ilk kısmındaki ülserler kanalda daralmaya neden olarak sürekli kusmalara yol açabilir. Mide veya on iki parmak bağırsağı ülserlerinden kanama olduğunda aşağıdaki belirtiler görülebilir:
Ülseri olan herkesin semptomlar yaşamayacağına dikkat etmek önemlidir. Bazı insanlar asemptomatik ülsere sahip olabilir, yani hiçbir semptom yaşamazlar. Ülseriniz olabileceğinden şüpheleniyorsanız, doğru teşhis ve tedavi için bir doktora görünmeniz önemlidir.
Gastrit, mide astarının iltihaplanması durumudur. Tıpkı ülserde olduğu gibi gastritin de en yaygın nedeni Helicobacter pylori enfeksiyonudur. Diğer risk faktörleri:
Gastrit tedavisinde genellikle iltihaplanmayı ve asit üretimini azaltan ilaçlar veya HP enfeksiyon tedavisi için antibiyotik kullanılır. Ayrıca belirli yiyeceklerden kaçınmak ve stresi azaltmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedavide etkilidir.
Gastrit belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve iltihabın altında yatan nedene ve şiddetine bağlıdır. Gastritin bazı yaygın semptomları:
Bu belirtiler ışığında doğru tanı ve tedavi için bir gastroenteroloji uzmanına başvurmanız gereklidir. Endoskopi ve mideden alınacak ufak bir biyopsi ile hastalığın tanısı konur, şiddeti tespit edilir ve tedaviye başlanır.
Gastroözofajiyal reflü, midenin asitli içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır. Günümüzde sık görülen bir sağlık problemidir. Normalde, yemek borusunun alt ucunda mide ile birleştiği yerdeki adaleler ve bu bileşkeyi dışarıdan saran diyafram adalesi sayesinde mide içeriğinin yemek borusuna kaçması engellenir. Ancak, bu bölgede gevşeme olması, asit reflüsüne yol açar. Reflüye neden olan durumlar:
Reflü neden olur? Belirtileri, tedavisi ve reflüye iyi gelen besinler
Asit giderici ilaçlarla beraber kilo vermek, sigara, alkol ve kahveden uzak kalmak ve diyet yapmak reflüyü engelleyebilir. Ancak, bu önlemlere rağmen devam eden veya tekrarlayan ve sürekli ilaç kullanımını gerektiren durumlarda ameliyat bir tedavi seçeneğidir. Özel bir ameliyat yöntemi ile gevşek olan yemek borusu ile midenin bileşke yeri sıkılaştırılır ve varsa mide fıtığı tamir edilir.
Reflü yakınmaları kalp, göğüs ve boğaz hastalıkları ile karıştırılabilir. Asid reflüsü kronik olarak tekrar ettiği zaman yemek borusunun mideyle birleştiği aşağı kısmında değişik derecelerde ülserler oluşabilir ve hasta yeme veya içme sırasında ağrı duyabilir. Hastaya yaratığı bu rahatsızlıkların ötesinde, sonu kansere varabilen bir takım hücresel değişikliklere yol açabilir. Bu risk sigara içenlerde daha yüksektir.
Reçetesiz satılan antasitler, mide asidini nötralize etmeye ve ağrıyı geçici olarak gidermeye yardımcı olabilir. Proton pompası inhibitörleri (PPI'ler) ve H2 blokerleri ayrıca mide asidi üretimini azaltabilir ve ülserlerin iyileşmesini sağlayabilir. Baharatlı veya asitli yiyecekler, kafein ve alkolden uzak durmak, az az ve sık yemek, stresi azaltmak da mide ağrısını azaltmaya yardımcı olabilir.
Gastritin kendisi genellikle tehlikeli olmasa da tedavi edilmezse komplikasyonlara yol açabilir. Kronik gastrit, mide ülseri veya mide kanseri gelişme riskini artırabilir. Tedavi edilmeyen şiddetli vakalar mide kanamasına yol açabilir. Nadir durumlarda, gastrit mide astarının aşınmasına neden olabilir ve bu da perfore gastrit olarak bilinen ve acil tıbbi müdahale gerektiren bir duruma yol açabilir.
Proton pompası inhibitörleri (PPI'ler) veya H2 blokerleri gibi asit üretimini azaltabilen ilaçlar semptomları hafifleterek ve yemek borusunun iyileşmesini destekleyerek öksürüğü azaltabilir. Bazı durumlarda, öksürük baskılayıcılar veya antihistaminikler de reçete edilebilir. Sigarayı bırakmak, uyku sırasında yatak başının yükseltilmesi asit reflüsünün önlenmesine ve geceleri öksürüğün azaltılmasına yardımcı olabilir.
Kaynaklar ve Referanslar:
1- What is Gastritis?YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?