Kanser teşhisinde yapay zekâ kullanımının giderek arttığını söyleyen Ankara Hematoloji ve Onkoloji Derneği (AHOD) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, yapay zekanın yararlı sonuçlarının görülmeye başlandığını vurguladı. AHOD tarafından organize edilen “4. Ankara Hematoloji ve Onkoloji Kongresi” 2-4 Şubat 2024 tarihleri arasında gerçekleştirildi. ‘4 Şubat Dünya Kanser Günü’ ve Kongreye ilişkin düzenlenen basın toplantısında, kanser teşhisinde ve tedavisindeki gelişmeler gündeme getirildi.
Basın toplantısına; AHOD Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, Kongre Başkanı Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu, Kongre Sekreterleri Doç. Dr. Bahar Uncu Ulu, Doç. Dr. Cengiz Karaçin, Kongre Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sinan Dal, Dernek Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Öztürk Ateş, Dernek Yönetim Kurulu Üyesi ve Organizasyon Komite Üyesi Doç. Dr. Tuğçe Nur Yiğenoğlu, Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Halil Başar katıldı.
Basın toplantısında, kanserde kişiselleştirilmiş tedavilerdeki gelişmelerin yanında, teşhiste yapay zekâ kullanımının artması ve bazı olumlu sonuçlara dikkati çeken Prof. Dr. Altuntaş, “Artık kanserde yapay zekâ sonuçlarını vermeye başlamıştır. Meme kanserinde erken teşhisi %20 oranında artırdığını, akciğer kanserinde yine tanıya kadar geçen süreyi %50 kısalttığına dair veriler artık yayınlanmaya başladı” diye konuştu.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Yapay zeka lenfoma tedavi ve yönetiminde çığır açacak
Gelecek dönemde erken teşhis, tanı ve tedavi süreçlerinde yapay zekânın daha etkin ve verimli kullanımının artmasını beklediğini anlatan Prof. Dr. Altuntaş, şunları kaydetti:
“Kanserde zekâmızı kullanalım. Artık kanserde zekâmızı kullanma dönemi baş döndürücü bir hızla yol almakta, mesafe kat etmekte. Özellikle gerek erken teşhiste, gerek teşhiste, gerekse tedavide yapay zekâ bize ciddi anlamda rehberlik etmekte. Zekânın rehberliğinde, önümüzdeki dönemde biraz daha süreçlerin otomatize olması, daha standardize olması ile birlikte bunun sonucunda yaşam kalitesinin artması ve yaşam süresinin katlanacağını umut etmekteyiz. Ön sonuçlara bakıldığı zaman, teknoloji kanserde de bazı paradigmaları değiştirecek gibi gözüküyor. Gerek insan gücü, gerek tanı, gerekse de tedavinin takibi açısından algoritmaları artık yapay zekâ farklı bir yöne çevirecek gibi görünmekte.”
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kansere karşı mücadelede toplumsal farkındalığın ve bilinçlenmenin öneminin de giderek arttığını vurgulayarak, “Her yıl 10 milyon insan kanserden ölmektedir. Eğer bilgilendirme, bilinçlendirme ve farkındalığı artıramazsak 2030 yılına kadar kanser ölümlerinin 13 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir. Araştırma ve inovasyona yatırım yaparak; tıpta, teşhiste ve bilimsel verilerde olağanüstü atılımlara tanık olduk. Ne kadar çok bilirsek, risk faktörlerini azaltmada, önlemeyi artırmada ve kanseri önleme, teşhis, tedavi ve bakımını iyileştirmede o kadar fazla ilerleme kaydedebiliriz” dedi.
Onkoloji pratiğinde kişiye özgün tedavilerin uygulanabilmesi, tedavi takibinde direnç mekanizmalarının tespit edilerek olası tedavi alternatiflerinin tekrar gözden geçirilmesi açısından ‘parmak izi’ olarak adlandırılan genomik profillemenin klinik faydasının artık tartışılamaz hale geldiğinin altını çizen Prof. Dr. Altuntaş, kanser tanısında parmak izi döneminin baş döndürücü bir hızla ilerlediğini vurguladı.
Kanser hücrelerinin tek tek tespit edilebildiğini, bunun tanıda kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Altuntaş, “Bunu tanıda kullanabildiğimiz gibi, tedavinin yönlendirilmesinde ve takip parametresi olarak da kullanmaktayız. Örneğin; hematolojik kanserlerde parmak izi dediğimiz yöntem, en baştan tümör yükünün tespit edilmesinde, kanserin nasıl seyredeceğinin tespit edilmesinde ve özellikle hematolojik kanserlere karşı hangi tedavi ajanının seçilmesi gerektiği konusunda; tedaviden sonra da minimal kalıntı hastalık dediğimiz hastalığın tespit edilerek, bundan sonraki süreçlerin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda bizlere bilgi vermekte” dedi.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Kanser tedavisinde ‘MRD Takibi’ hayati öneme sahip
Prof. Dr. Altuntaş, kanser tanısındaki gelişmelerin gerek tümör agnostik yaklaşımlar, gerek minimal kalıntı hastalık denilen, tek tek hücre, molekül veya protein bazında tespiti ve takibinde çığır açabilecek gelişmeler olduğunu belirtti.
Son dönemde yapay zekânın tanı, ilaç geliştirme ve tedavi uygulamasını hızlandırma açısından çok sayıda alana girdiğini belirten Prof. Dr. Cengiz Karaçin ise mamografinin yapay zekâ ile değerlendirilmesine ilişkin yapılan bir çalışmayı örnek gösterdi.
Yakın zamanda yayımlanmış bir araştırmanın sonuçlarına dikkat çeken Prof. Dr. Karaçin şunları söyledi: “Lancet Oncology dergisi, yakın tarihli bir makalede, yapay zekâ destekli görüntülemenin meme kanseri tespitinde %20’lik bir artış sağladığını bildirdi.
Araştırmacılar, mamografi raporlamada yapay zekânın kullanımının, radyoloji hekimine önemli bir yardımcı olarak işlev gördüğünü ve hem kanser tespit oranını artırdığını hem de iş yükünü yarı yarıya azalttığını gösterdi. Bu gelişme, memnuniyet verici bir ilerlemedir. Ancak mamografi raporlamalarını tamamen yapay zekâya bırakmanın güvenilir olmadığı, bu işlemlerin mutlaka bir radyoloji uzmanı tarafından kontrol edilmesi gerektiği önemle vurgulanmalıdır. Yapay zekâ, etkili bir yardımcı olabilir. Ülkemizde birçok görüntüleme merkezinde yapay zekâ ile ilgili pilot çalışmalar yapılmaktadır. Birkaç yıl içinde, görüntüleme merkezlerinin tamamen bu teknolojiye adapte olabileceği öngörülmektedir.”
Yapay zekânın akciğer kanseri teşhisinde de kullanımının gelişme gösterebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Cengiz Karaçin, özellikle tanı sürecinde görüntülemelerin değerlendirme ve raporlanmasındaki süreyi yarı yarıya kısaltabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Karaçin, Türkiye’de akciğer kanserine yönelik bir tarama programı olmadığını, ABD’nin yüksek riskli hastalar için bir tarama programı uyguladığını hatırlatarak, sigara kullanımı, hasta profilleri gibi unsurlar dikkate alınarak yapay zekâ destekli bir tarama modelinin mümkün olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Cengiz Karaçin, “Yapay zekânın burada bazı şeyleri değiştirebileceğine dair umut vaat eden projeler mevcut. Şu anda ülkemizde radyoloji açısından yapay zekânın desteklendiği ve uygulamaya geçtiği birçok merkez olduğunu, pilot projenin olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş: Türkiye kanser tedavisi ile sağlık turizminde lider ülke olabilir!
Kongre Başkanı Prof. Dr. Berna Öksüzoğlu da konuşmasında kanserle mücadelede aşılamanın önemine dikkat çekti. Servik kanserine karşı geliştirilen aşılar ile hastalığın tamamen eradike edilmesinin mümkün olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Öksüzoğlu, “Düzenli aşılama ile Dünya’nın belli bölgelerinde serviks kanseri 2035 yılı itibariyle eradike edilecek ve tarih olacaktır. Rahim ağzı kanserinin oluşumunu engelleyen bu aşı diğer sık görülen kanserler için henüz bulunamamış olsa da bu yönde çalışmaların devam ettiğini bilmekteyiz. 2023 yılında kişisel sağlığınızı iyileştirmek için, serviks kanserinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak, kendinizi eğitmek, kanser hizmetlerine erişmek ve çaba sarf etme için en az 21 günde bir gün kendinizle konuşun. Günlük motivasyon ve pratik danışmanlık almak için kanser okuluna kaydolun” dedi.
Prof. Dr. Öztürk Ateş, tedavilere yönelik yeni gelişmeler hakkında bilgi verdi. Kanserin biyolojisinin, genetik ve moleküler ilerlemelerle daha iyi anlaşılabildiğini ve bunun da tedavilere etki ettiğini vurgulayarak, hedefli yeni nesil tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak sağlandığını kaydetti.
Prof. Dr. Ateş, bu konuda yayınların da başladığını belirterek, “Standart olarak kullandığımız konvansiyonel kemoterapilere kıyasla, bireyselleştirilmiş, kişiselleştirilmiş tedavilerle hem yanıt oranlarımız, hem de başarı şanslarımız artmış durumda. Bunların içerisinde hedefli tedavilerin yanında yine immünoterapilerle ilgili çok ciddi gelişmeler var. Son dönemde de yine ilaç antikor konjugatları çok önemli.
Tümör yolakları üzerindeki spesifik bir reseptöre karşı geliştirilen bir antikor ve yüzeyine bağlı bir sitotoksik kemoterapi ile birlikte çok ciddi sonuçlar elde etmeye başladık. Örneğin; mesane kanserinde şu anda ilaç antikor konjugatı artı bir immünoterapi ile birlikte ilk defa ortalama yaşam süresinin iki kata kadar çıktığını biliyoruz ve bununla ilgili yakın dönemde yayınlar yapıldığını biliyoruz” diye konuştu.
Yapay zeka ve akıllı saatler ile Parkinson hastalığı 7 yıl daha erken tespit edildi!
Prof. Dr. Sinan Dal, toplantıda CAR-T hücre tedavisinin çığır açıcı bir tedavi olma özelliği taşıdığını dile getirdi. Prof. Dr. Dal, “CAR-T Hücre tedavisi, ülkemizde ilk kez klinik araştırma kapsamında Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematolojik kanserli hastalara uygulandı. Hasta, kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde yok eden ve yüzbinlerce dolara mal olan tedaviden yürütülen klinik araştırma kapsamında ücretsiz yararlanabilmektedir. Ülkemizde bir ilk olarak hematolojik kanserli hastalarda Faz çalışmaları kapsamında, CAR-T hücre tedavisini uygulamaya başladık. CAR-T hücreleri genetik olarak tasarlanmış yapay T-hücre reseptörlerini taşır. Bu şekilde bağışıklık hücreleri kanser hücrelerine karşı yönlendirilmekte ve kanser hücrelerinin bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmesini sağlamaktadır. Teorik olarak, bu üretilmiş hücreler, herhangi bir antijene karşı yönlendirilebilir ve hedef kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde öldürebilir. Bu işlem aslında kişiselleştirilmiş bir tedavi yöntemidir” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?