Maliyet etkin olmaya başlayan farmakogenetik testlerin avantaları
Fransa ve Kanada’da çok sayıda uluslararası genetik araştırma projesinde çalışan, moleküler biyoloji ve genetik uzmanı Dr. Candan Hızel, “Farmakogenetik her açıdan yararlı ve maliyet etkin bir yöntem, ancak ülkemizde hekimler ve eczacıların birçoğu genetiğin tedavi açısından öncelikli olmadığına inandıkları için henüz yaygınlaşmış değil” dedi.
Dr. Candan Hızel, PhD, HDR
Moleküler Biyoloji ve GenetikUzmanı
C2H-Vichy Genomics, Fransa, Kanada
Yeni Genetik Moleküler Öngörüsel ve Önleyici Tıp Danışmanlığı Direktörü
Farmakogenetik testlerin İnsan Genom Projesinin (İGP) 2003 yılında tamamlanmasıyla tıp dünyasının gündemini yoğun şekilde meşgul etmeye başladığını söyleyen Dr. Hızel, şu bilgileri verdi: “Doğru ilaç ve doğru dozun seçiminde farmakogenetik, hekimlere ve eczacılara büyük katkılar sağlıyor. Dünyada hızla yaygınlaşan bu testler, yaşam kalitesini ve tedavi güvenliğini arttırırken, maliyetleri önemli ölçüde düşürüyor. Farmakogenetik testler özellikle farmakolojik açıdan çok önemli avantajlar sağlıyor. Ancak bu gelişmelere rağmen hekimler hala ilaç dozajlarını ‘herkese uyan tek beden yaklaşımı’ bilinciyle deneme yanılma yöntemiyle belirlemeye çalışıyorlar. Bu durum birçok hastada ilaç reaksiyonlarına neden oluyor. Yanlış ilaç ve dozla yapılan uygulamalar hastaların tedavisinde riskli süreçler oluşturuyor. Bu durum ayrıca sağlık sistemine ağır bir ekonomik yük getiriyor. 1966 ile 1996 yılları arasında yayınlanan ve 39 araştırma raporunu kapsayan bir meta-analize göre ABD ve Avrupa’da, yanlış ve yetersiz ilaç tedavisi nedeniyle 2 milyonun üstünde kişi hastaneye yatmakta ve 100 binin üstünde kişi hayatını kaybetmektedir (Lazarou J et al 1998).”
İlaç reaksiyonları önemli bir ölüm nedeni
Aynı alanda yapılan başka bir araştırma hakkında bilgi veren Dr. Hızel, “Bu çalışmaya göre yavaş metabolizör olan psikiyatrik hastalarda antipisikotik veya antidepresör tedavisi hızlı metabolizör olan hastalara göre sağlık sitemine, kişi başı 4 ile 6 bin dolar’dan daha fazlaya mal olmaktadır (Chou et al 200). İlaç tedavisinin istenen etkinliğe ulaşmasında veya istenmeyen yanıtı engellemede enzim polimorfizimlerinin önemi bilindiği halde, bunun kliniğe yeterince yansıtılmamasının, ilaç reaksiyonlarındaki artışta rolü büyüktür. İlaç reaksiyonlarına bağlı ölümler günümüzde sıralanan nedenler arasında 4 ile 5’inci sırada yer almaktadır. Tıpta “Yeni Genetik” olarak adlandırdığımız, bireye özgü kişisel yaklaşım amaçlı tedavi, sağlık hizmetlerinin gelişmesi, ilaç tedavisinin daha doğru ve yararlı bir biçimde kullanılması ile yüksek ve gereksiz masrafların azalması bakımından çok ama çok önemlidir” dedi.
Doğru hasta, doğru dozda ilaç
Farmakogenetik testlerle kişinin genetik yapısının ilaçlara verdiği reaksiyona ve metabolizma hızına bakılarak daha etkili tedavi konseptleri hazırlanabildiğini söyleyen Dr. Hızel, “Genetik faktörler ilaç yanıtındaki farklılıkların en az % 20-40’ından ve adverse ilaç reaksiyonlarının (ADR) % 50’sinden sorumlu tutulmaktadır. İlaçlar farklı metabolizmalarda farklı düzeylerde etkinlik gösteriyorlar. Bağırsak veya meme kanserinde kullanılan kemoterapi ilaçları veya bazı anti depresörler ve antipsikotikler bazı hastalarda etkili iken diğerlerinde değil. Yine bağırsak kanserinde kullanılan bir ilaç, bazı hastalarda ölümcül ishal yan etkisi yaparken bazılarında yapmıyor. Bunun en önemli nedeni de genetiksel özelliklerdir. Farmakogenetik testin sonucuna bakarak ve bu sonuçları anlamlı ve doğru bir şekilde yorumlayarak doğru insana, doğru dozda, doğru ilacı verebiliriz. Güvenlik nedeniyle, hastaların tedaviye başlamadan önce özellikle varfarin, klopidogrel, irinotekan, tamoxifen, 5-FU, tiopurinler, antipsikotikler gibi bircok ilaçlarla ilgili farmakogenetik test yaptırmaları, yanlış ilaç kullanımı nedeni ile meydana gelebilecek tüm komplikasyonları en az % 80 oranında azaltıyor. Farmakogenetik testler; kanser, kalp hastalıkları ve özellikle de psikiyatri hastalarında önemli başarılar sağlıyor” dedi.
Metabolizma hızı doz seçimini belirler ve tedaviyi etkiler
Tedavide kullanılan ilaçların metabolize edilmesinden enzimlerin aktivitesini kodlayan genlerin sorumlu olduğunu söyleyen Dr. Hızel, “İnsanlar ilaçları metabolize eden enzimlerin aktivitelerine (fenotiplerine) göre hızlı, orta, yavaş ve ultra hızlı olmak üzere dört gruba ayrılır. İlaçların doz derecesi genellikle hızlı metabolizörlere göre ayarlandığından, diğer gruplarda sorun yaşanabilmektedir” şeklinde konuştu.
Yaşam boyu bir kez test yaptırmak yeterli
Farmakogenetik testlerin yaşam süreci içinde bir defaya mahsus olmak üzere yapılmasının yeterli olduğunu belirten Dr. Hızel, şu bilgileri verdi: “Bu bilgiler yaşam boyu doğru dozda doğru ilaç kullanımında etkin olarak fayda sağlar. Genotipleme, kişi için doğru ilaç seçimi yapılmasında, ilaca cevap verenler ile vermeyenleri ayırmada, ilaç reaksiyonlarına bağlı toksisite problemlerini önlemek açısından çok önemlidir. Enzimlerin aktiviteleri sadece genetik faktörlerin kontrolü altında olmadığı gibi beslenme, sigara içmek gibi yaşam biçimi ve de ilaç etkileşimleri gibi diğer çevresel faktörlerde enzimlerin aktivitesinin belirlenmesinde çok önemli rol oynayabilirler. Fenotipleme bu diğer dış faktörlerin etkisiyle ortaya çıkabilecek bireyler üzerinde gözlemlenen farklı enzim aktivitesinin belirlenmesi esasına dayanır. Bir bireyin genotipi değişmediği, fakat dış faktörlere bağlı olarak genlerin aktivitesi – ekpresyonları (fenotip) değişebildiği için iyi, güvenilir ve anlamlı bir farmakogenetik hizmeti ancak genotipleme ve fenotipleme kavramlarının birlikte kullanılması ile gerçekleşebilir.”
Yorumlanmamış testler işe yaramaz
Farmakogenetik test sonuçlarının hekimin kullanabileceği hale getirilmesinin önemli olduğunu söyleyen Dr. Hızel, “İyi ve güvenli bir farmakogenetik servisi sadece test sonuçları ile verilemez. Farmakogenetik test sonuçları tek başına bir anlam taşımaz ve yorumlanmamış test sonuçları ne hekimler ne de hastalar tarafından kullanılabilecek niteliktedir. Dolayısıyla test kapasitesine ek olarak testlerin sonuçları genetik alanındaki en son bilimsel gelişmelere bağlı olarak değerlendirilmeli ve bu değerlendirmelerin sonucunda beslenme, sigara içmek, çay, kahve veya greyfurt suyu kullanmak gibi ilaç metabolizmasını etkileyebilecek bilgilerin ışığı altında hastanın halen veya gelecekte kullanabilecek ilaçlara ait tam kapsamlı bireysel ilaç profilinin genetik yapısını yansıtacak nitelikte “Bireye Özgü Raporlar” hazırlanmalıdır” dedi.
Farmakogenetik testlerini uygulanabilirliği
Günümüzde farmakogenomik testlerin önündeki en önemli engelin bilinçsizlik olduğunu vurgulayan Dr. Hızel, “Doğru bir diagnostik ve ilaç kullanımı için; yani öngörüsel ve bireye özgün tıbbın rutin modern tıp pratiğinde kullanılabi lmesi için doktorların, gelişen genetik ve farmakogenetik hakkındaki bilgilerden faydalanabilmeleri gerekmektedir. Ayrıca hekimlerin farmakogenetik testi sonuçlarını sağlıklı bir biçimde yorumlayabilmeleri için devamlı ve kısa süreli eğitim programları çerçevesinde bilgilendirilmeleri çok önemlidir. İnsan Genom Projesinin (IGP) önemli stratejilerinden birisi de toplum için genetik eğitimidir” diye konuştu.
Genetik eğitimi için özel seminer
İste bu amaçla Dr. Hızel’in öncülüğünde Yeditepe Üniversitesi bünyesinde Tıp ve Eczacılık Fakültelerinin ve C2H-vichy Genomics’in katılımlarıyla bu sene 22-24 Ekim arasında gerçekleşecek “I. Üniversiteler arası Öngörüsel ve Bireye Özgü Yaklaşımının Günümüz Modern Tıp Pratiğinde Uygulamaları” sertifika programının Öngörüsel ve Bireye Özgü Tedavinin, dolayısıyla farmakogenetiğin rutin tıp ve eczacılık pratiğinde uygulanmasını hızlandıracağına gönülden inanıyor” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?