Tıbbi müdahalenin hukuki boyutu, tedavi amacını taşıyan müdahaleler bakımından tartışma konusu olmamakta ve bu müdahalelerde hekim ile hasta arasındaki hukuki ilişki vekalet sözleşmesi olarak yorumlanmaktadır. Ancak konu estetik operasyonlara geldiğinde müdahalenin hukuki boyutu da tartışılır hale gelmektedir. Tedavi amacı taşımayan, estetik kaygılarla ve güzelleştirme amacıyla gerçekleştirilen bu tür müdahalelerde hasta ile hekim arasındaki hukuki ilişkinin vekalet sözleşmesi değil eser sözleşmesi olduğu Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.
Peki estetik operasyonların vekalet sözleşmesi değil de eser sözleşmesi olarak yorumlanması hekimlerimiz açısından nasıl bir fark oluşturmaktadır?
Vekalet sözleşmesinde hekim gerekli tedbirleri almak, tıp tekniğine uygun şekilde müdahaleyi gerçekleştirmek ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etmek şartıyla hedeflenen sonucun meydana gelmemesinden sorumlu tutulmazken, eser sözleşmesi söz konusu olduğundan hekim hedeflenen sonucun meydana getirilememesinden yani estetik müdahale ile amaçlanan güzelleşmenin sağlanamamasından da sorumlu tutulabilmektedir.
Yargıtay, meme estetiği operasyonunda yaşanan sorundan hekimi sorumlu tuttu
Bu noktada hekimin aydınlatma ödevi estetik operasyonlar bakımından son derece önemli hale gelmektedir. Çünkü Yargıtay estetik operasyonları eser sözleşmesi olarak yorumlamakla birlikte bunun doğal sonucu olarak hekimin güzelleşme şeklinde bir sonucu taahhüt ettiğini kabul etmektedir. Aydınlatma metinlerini hazırlarken ve hastalarının aydınlatılmış rızalarını alırken özenli davranan ve her ihtimali hastasına aktaran hekimler yargılama sürecinde de avantajlı konuma geçmektedir.
Estetik operasyonlar her ne kadar eser sözleşmesi olarak kabul edilse de işlem konusunun canlı bir organizma olması, çeşitli komplikasyonlara açık olması ve her hastanın bünyesinin farklı reaksiyonlar verebilme ihtimalinin bulunması bu işlemleri diğer eser sözleşmesi konusu işlerden ayırmaktadır. Yargıtay da bu bağlamda hekimin aydınlatılmış rıza formlarına dikkat etmektedir. Bu formlarda kesin ifadelerden kaçınılması, işlemin olası risklerinin açıklanması, hedeflenen neticenin elde edilememe ihtimali varsa belirtilmesi, tüm bu konularda hastanın aydınlatılarak varsa sorularının da cevaplandırılarak aydınlatılması son derece önem arz etmektedir.
Estetik operasyon için bir hekime başvuran hasta bazen tıbbi anlamda mümkün olmayacak isteklerde bulunabilmekte ve çeşitli örnekleri göstererek hekimden bu görünümün aynısının tatbik edilmesini talep edebilmektedir. Bu noktada hekimin olası tüm ihtimalleri açıklayarak bahsedilen isteğin yerine getirilip getirilemeyeceğini değerlendirip hastasını da doğru bir şekilde aydınlatması gerekir.
Yargıtay’ın estetik operasyonlarla ilgili hukuki uyuşmazlıkları üst derece mahkemesi olarak ele alan 15. Hukuk Dairesi estetikle ilgili önüne gelen dosyalarda işlemin eser sözleşmesi boyutunu ele aldıktan sonra hekimin hedeflenen güzelleşmeyi meydana getirememiş olması, taahhüt edilen sonucun sağlanamamış olması ve hasta üzerinde gerçekleştirilen estetik müdahalenin ayıplı olması nedeniyle hekimi sorumlu tuttuğu pek çok kararı bulunmaktadır.
Yargıya intikal eden bir olayda hasta göğüs büyütme operasyonu için davalı hekime başvurduğunu ancak yapılan müdahale neticesinde sol göğsünde aşırı şişlik, göğüs uçlarında sarkma, aşağı doğru eğilim şikayetlerinin meydana geldiğini, aynı hekim tarafından yapılan ikinci ameliyatta da şikayetlerinin giderilemediğini, göğüsleri arasında 4-5 parmak boşluk meydana geldiğini, koltuk altına yeni kesiler açıldığını, bu kesilerin yanlış yerden açılması sonucu silikonların koltuk altına geldiğini, yana dönüp uyumasının dahi mümkün olmadığını beyan ederek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Yargılama sürecinde alınan Adli Tıp raporunda şikayet konusu hususların komplikasyon niteliğinde olduğu, yapılan işlemlerde hekime atfı kabil bir kusur bulunmadığı belirtilmiş ve ilk derece mahkemesi de Adli Tıp raporu doğrultusunda davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay ilk derece mahkemesinin hükmünü aşağıdaki gerekçelerle bozmuştur:
“…Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Davacı, göğüslerinin büyütülmesi … için estetik gayeyle davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır.
Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır. … Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin (hekimin) sorumluluğundadır.
… davacıya yapılan estetik müdahalenin sonucu itibariyle işsahibi yararına sonuç vermediği gibi, 1. operasyon öncesi onamda aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediği ve kayıtların tam olarak tutulmadığı, eser sözleşmesi niteliği gereğince yüklenicinin edimini tam olarak yerine getirdiğinden söz edilemeyeceği ve kusurlu bulunduğu, komplikasyon konusunda aydınlatılmanın yetersiz olduğu gibi, komplikasyon yönetiminin de yeterli olmadığı dosya kapsamı ile anlaşıldığından, Adli Tıp Kurumu’nun yeterli gerekçe içermeyen raporuna dayanılması ve bu raporun tekrarı mahiyetindeki 2. rapor da gözetilerek karar verilmesi hatalı olmuştur.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/3043 E., 2018/2820 K., 03.07.2018 T. kararın tam metni ektedir.)
Merdiven altı medikal estetik uygulamalar toplum sağlığını tehdit eder hale geldi
Görüldüğü üzere Yargıtay estetik operasyonlar bakımından hekime genişletilmiş bir aydınlatma ödevi yüklemektedir. Sonuç olarak şunlar söylenebilir ki, hekim hastasını gerçekleştirilecek estetik operasyonun neticesi bakımından ve hedeflenen amacın gerçekleşme ihtimali bakımından ayrıntılı şekilde aydınlatmalıdır. Bu noktada kesin ifadelerden kaçınılması olası yargılamalarda hekimin elini güçlendirecek ve hastanın da operasyona karar verme sürecinde daha doğru bilgilendirilmesini sağlayacaktır. İkinci olarak gerçekleştirilecek müdahalenin olası komplikasyonları konusunda da hasta aydınlatılmalı ve bu komplikasyon ihtimalleri bakımından da yazılı olarak rızası alınmalıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?