Erkek kısırlığı tarihe mi karışıyor? Çözüm mikroakışkan çip teknolojisi! Günümüzde çiftlerin yaklaşık %15-20’sinde kısırlık görüldüğünü ve bunların yarıya yakınının erkeklerden kaynaklandığını söyleyen Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, son dönemde tıpta yaşanan önemli gelişmeler sayesinde artık erkeklerden kaynaklanan kısırlıkların önemli oranda çözülebildiğini belirtiyor.
Erkek kısırlığında sperm sayı, hareketlilik ve sperm kalitesindeki yetersizlik gibi faktörlerin önemli bir role sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, “Bu faktörler normal gebelik oluşumu için önemli engeller oluşturmaktadır. Tüp bebek uygulamalarında bu engeli aşmak için geliştirilen yeni yöntemlerden birisi de mikroakışkan çip teknolojisidir. Bu tıp dünyasında “dev buluş” olarak lanse edilmekte ve erkeklerde kısırlık tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır” diyor.
İnfertilite, bir çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaksızın, en az bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması olarak tanımlanır. İnfertilite çiftlerin %15’ini etkilemektedir. Korunmasız geçen 12 aylık süre sonunda çiftlerin %80’i ilk 6 ay içinde, geri kalanların ancak %10’u takip eden 6 ay içinde gebe kalabilmektedir. Tüm kısır çiftlerin %30-40’ında erkeğin, %40-50’sinde kadının kısırlık sorunu olduğu tespit edilir. %20-25 çiftte hem erkek hem de kadına ait sorunların kısırlığa birlikte neden olduğu gözlenir. %15 çiftte ise tüm tanısal tetkikler sonucunda bir kısırlık nedeni bulunamaz.
Erkek kısırlığı tedavisinde ‘Sperm Radar’ tekniği avantaj sağlayacak!
Çiftlerin %85’i ilk bir yıl içinde gebe kalabildikleri için bu süre zarfında detaylı bir inceleme yapmak yalancı pozitif test sonuçlarının ve yararsız tedavi uygulamalarının artmasına yol açacağı ve kendiliğinden gebelik şansını kaçırabileceği için gereksizdir. Bu süreyi beklemeksizin araştırılmaya başlanacak çiftler şu kriterlere uymalıdır.
Herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadığınız halde, en az bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamıyorsanız:
1) 35 yaş üstü kadınlara
2) Oligo/amenoreik kadınlara
3) Bilinen ya da şüphelenilen uterin, tubal hastalığı ya da endometriozisi olan kadınlara
4) Abdominal ve pelvik cerrahi geçiren kadınlara
5) Bilinen ya da şüphelenilen semen anormalliği mevcut olan erkeklere
6) Geçirilmiş ürogenital cerrahi öyküsü, genital patolojik bulgusu olan erkeklere
7) Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirmiş olan erkeklere
Kısırlık testi yapılmaktadır.
Erkek kısırlık belirtileri genellikle görülmez. Hastaların hekimlere baş varması üzerine yapılan spermiogram testi ile tanı konuyor. Bunun dışında kısırlığın nedenine bağlı olarak idrar yaparken yanma ya da akıntı olması ön teşhis yapılabilmesini sağlayabilir. Kesin tanı daha öncede belirtiğimiz gibi iki ile yedi günlük ilişki kısıtlamasından sonra yapılan sperm testi, ultrasonografi ve doktor muayenesiyle konulur.
Kısır bir erkek değerlendirilirken ilk yapılan işlem 4-6 hafta ara ile en az 2 kez semen analizidir. Semen örneği 3-6 günlük cinsel perhiz sonrası alınır ve en geç 1 saat içinde değerlendirilir. Eğer değerler normalse, tek test yeterli kabul edilir. Sadece, en az iki testin de anormal bulunması durumunda, ileri kısırlık araştırması gerekir. İleri kısırlık araştırmalarında Pretestiküler, testiküler ve posttestiküler kısırlık nedenleri araştırılır ve gerektiğinde endokrinolojik, genetik, ultrasonografik tetkikler ve biyopsiye başvurulur.
Böylece infertilitenin medikal ya da cerrahi tedavi ile düzeltilemeyeceği durumlarda IUI (İntrauterin inseminasyon) ya da yardımcı üreme teknikleri kullanılacak hastaların tanımlanması ve olası gebelikte çocukları etkileyecek genetik anormalliklerin belirlenmesi mümkün olmaktadır.
Erkek kısırlık nedenleri ve bu nedenlerin görülme oranları
1) Pretestiküler (Testiküler=Erbezi ile ilgili) nedenler: Kromozomal (Klinefelter sendromu, Kallman sendromu, Y mikrodelesyonu, Kistik Fibroz), hormonal (hipogonadotropik hipogonadizm, hiperprolaktinemi), koital (erektil disfonksiyon, endokrin, nöral, ejakulatuar yetmezlik (psikoseksüel, ilaç, cerrahi) nedenler bu gruptandır.
2) Testiküler nedenler: Konjenital (inmemiş testis, immotil silia, vas deferens yokluğu), infeksiyon (orşitis), vasküler (torsiyon, varikosel), antispermatojenik ilaçlar (kemoterapi, x-ray), immünolojik, tümör (germ hücreli tümörler, testiküler mikrolithiazis), idiyopatik nedenler bu gruptandır.
3) Posttestiküler nedenler: Obstrüktif (epididimal, vazal) ve aksesuar bez infeksiyonları bu guba dahildir.
Tüp bebek tedavisi geçmişten günümüze kadar geliştirilen yeni teknikler sayesinde, başarı oranı yükseltilen yardımcı üreme tekniklerinden birisi. Bebek sahibi olamayan çiftlerin en son aşamada başvurdukları bu üreme yöntemi günümüzde “mikro çipli tüp bebek tedavisi” sayesinde, daha başarılı olmakta. Özellikle spermleri az olan erkeklerdeki kısırlığın aşılmasında kullanılan mikro akışkan çip teknolojisi, gebelik elde edilme oranlarını yükseltmiştir.
“Doğal gebelikler kadın üreme sistemindeki ince mukozal mikro kanallardan geçen en kaliteli spermin yumurtaya ulaşması ile gerçekleşmektedir. Amerika’da Harvard Üniversitesi’nde bir Türk bilim adamı tarafından bu fizyolojik özellik taklit edilerek tasarlanan ve Türkiye’de de yakın zamanda uygulanmaya başlanan mikroakışkan çip teknolojisi, erkek kaynaklı kısırlık tedavisi için günümüzde umut verici bir uygulama olarak görülmekte” diyen Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu şöyle devam ediyor:
“Çok yeni bir uygulama olması nedeniyle, tüp bebek merkezlerinde yaygın bir şekilde kullanıma geçmemiştir. Ancak saygın ve başarılı tüp bebek merkezlerinin mikro çipli tüp bebek tedavisini uygulamaları nedeniyle ve alınan başarılı sonuçlarla giderek yaygınlaşacağı görülebilir. Artık bebek sahibi olamayan çiftlerin tüp bebek tedavisinde yeni bir dönem açılmıştır diyebiliriz. Mikro akışkan çip teknolojisi DNA yapısı en kaliteli olan spermleri kullandığından, DNA yapısı mükemmel olan embriyolar elde edilmektedir.”
MİKRO ÇİPLİ TEDAVİDE DOĞAL ORTAM TAKLİT EDİLMEKTEDİR
Sperm DNA’sında oluşan fragmantasyon dediğimiz hasarın embriyo kalitesinde düşüşe ve IVF uygulamalarında başarısızlığa neden olabildiğine dair bilimsel yayınların mevcut olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu: “Mikro akışkan çipler, sperm kalitesinin ve hareketliliğinin düşük olduğu örneklerde morfolojik, genetik ve fizyolojik olarak en iyi durumda olan spermlerin bulundukları ortamdaki hareketsiz, olgunlaşmamış ve düşük kaliteli spermlerden süzülüp ayrılarak toplanmasını sağlamaktadır.
Mikro akışkan çipler ile yapılan çalışmalarda elde edilen spermlerin hareketlilik ve canlılık oranlarının erkek bireylerden alınan ejakulat örneklerindeki spermlerden yaklaşık olarak iki kat fazla olduğu görülmüştür. Henüz yeni bir teknoloji olması nedeniyle yeterli bilimsel çalışmalar yapılamamış olsa da mikro enjeksiyon yöntemiyle yumurta hücresiyle döllendirilmesinde bu sağlıklı spermlerin kullanması ile döllenme, embriyo kalitesi ve gebelik oranlarının yükseleceği iddia edilmektedir” diyor.
Tüp bebek tedavisi sırasında elde edilen yumurta hücrelerinin sağlıklı spermlerle döllenmesi gebelik elde etme oranlarını yükseltmekte. Mikro çipli tüp bebek tedavisinde bu spermlerin sağlıklı olanlarının seçilebilmesi için, sperm çiplerinin geliştirilmesi yüz güldüren uygulamalar arasına girdi. Vücuttaki sistemi taklit edebilen sperm çiplerinin içinde, mikro kanalcıklar bulunur. Kaliteli ve iyi spermlerin seçimi bu mikro kanalcıklar sayesinde olur. Kanalcıklarda bir tarafta spermler toplanırken, diğer tarafta kaliteli ve sağlıklı olan spermler kanalcıkların içinde süzülerek, başka tarafta bir araya gelir.
Bu şekilde seçilmiş olan kaliteli spermlerle, mikro enjeksiyon yöntemiyle döllendirilen yumurta hücrelerinden elde edilen gebeliklerden doğan bebekler daha sağlıklı doğmaktadır. Kaliteli embriyoların elde edilmesi, çabaların boşa gitmemesine neden olur. Vücutta normal olarak kadının vajinasına gelen spermler rahim kanalına girer. Bu bölgede olan mukus salgısında bulunan hormonların etkisiyle, mikro kanallar meydana gelir. Mikro çipli tüp bebek tedavisinde de bu doğal ortam taklit edilmektedir. Vücutta döllenme sırasında süzgeç vazifesi gören mikro kanalcıklar, spermlerin kaliteli olanlarını ayırır. Bu kanallardan geçebilen spermler sağlıklı olanlardır. Sperm ve yumurta hücresinin buluşmasında, sağlıklı olanlar bir araya getirilmiş olur.
Tüp bebek tedavileri her zaman için umut verici olup beklentiyi diri tutmuştur. Bu dönemlerde hüzün, duygusallık, mutluluk gibi psikolojik haller oldukça dinamik olur ve duygu değişimleri sık yaşanabilir. Bundan dolayı da moral olarak inişli çıkışlı bir süreç olabilir. Fakat tüp bebek tedavisinde oldukça büyük atılımlar yaşanmış olup artık çocuk sahibi olamayanların bu destek tedavi yöntemiyle çocuk sahibi olabilmesi ihtimali artmıştır. Uzun protokol süreci, stresli ve zorlu gibi görünse de bu evreyi sizin gibi yaşayan insanların da olduğunu ve yalnız olmadığınızı hatırlatmakta fayda var.
Tüp bebek uygulaması birçok yardımcı üreme tedavisi olsa da genellikle en sık tercih edilen tedavi çeşididir. Bunun sebebi ise, gebelik şansının en yüksek olduğu tedavi yöntemlerinden biri olmasından dolayıdır. İlk önce, tüp bebek tedavisi enfeksiyon ya da cerrahi operasyonlar sonucu tüplerinde kalıcı hasarlar kalan anne adaylarında uygulanmaya başlamıştır. Ardından ise kısırlığa sebep olacak diğer etkenlerin tedavisinde de kullanılmaya geçilmiştir. Nedeni bilinmeyen kısırlık ya da erkek kaynaklı kısırlıklarla tüp bebek tedavi yöntemi uygulanarak gayet başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.
Son yıllarda uygulanmaya başlanan mucizevi bir yöntem olan, mikroenjeksiyon adı verilen ve erkeklerde uygulanan tedavidir. Menisinde sperm bulunmayan ya da bulunsa bile sperm sayısının oldukça düşük olduğu buna rağmen testisinde sperm mevcut olan baba adaylarının tedavisinde oldukça ses getirmiş, bir devrim olarak tarihe geçmiştir. Kadınlarda her iki tüpün kapalı olması, sperm sayı, hareket ya da normal sperm miktarının düşük olması, sebebi bilinmeyen kısırlık, şiddetli endometriozis gibi durumlar ve hastalarda tüp bebek tedavisi yöntemine başvurulabilir. Tüp bebek tedavisinin süresi uygun görülen tedavi türüne göre değişebilmektedir. Tedavide en sık ve yaygın olarak uzun protokol adı verilen yöntem uygulanır. Bilgi için: www.cemficicioglu.com.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?