Erektil Disfonksiyon, tüm yaşlarda erkek hayatını olumsuz etkileyen ve yaşam kalitesini düşüren yaygın bir hastalıktır. Halk arasında ‘iktidarsızlık’ olarak bilinen Erektil Disfonksiyon için en önemli risk faktörlerinden bir tanesi ise obezitedir. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Karacanoğlu, obezitenin tüm dünyada görülme sıklığının yüksek olduğunu belirterek, son yıllarda erkeklerde ki yağlanmanın hızla arttığına dikkat çekti. Obezitenin birçok hastalığa yol açabildiğini kaydeden Karacanoğlu, “Toplumda giderek artan kötü beslenme ve buna bağlı hastalıkların artışı gözlenirken, tam tersi sağlıklı beslenme ve egzersiz ile hem kronik hastalıklar, hem de buna bağlı olarak seksüel problemlerde düzelme görülmektedir” bilgisini verdi.
Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’nın sorularını yanıtlayan Uzm. Dyt. Elif Karacanoğlu, fazla kilonun cinsel yaşam üzerindeki etkileri hakkında açıklamalarda bulundu.
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Halk arasında iktidarsızlık, tıpta impotans veya erektil disfonksiyon olarak bilinmektedir. Erektil Disfonksiyon, en az 6 ay süre ile cinsel aktivite için yeterli ereksiyonun sağlanamaması ve/veya sürdürülememesi durumunun süreklilik kazanması biçiminde tanımlanmaktadır. Amerikan Üroloji Derneği 2018 verilerine göre, dünya genelindeki 150 milyona varan, ABD’ de ise 30 milyona varan erkeğin erektil disfonksiyondan etkilendiği tahmin edilmektedir.
Erektil Disfonksiyon (sertleşme bozukluğu) için yeni bir tedavi: AMS-LGX
Akkuş ve arkadaşlarının 2002 verilerine göre 40-70 yaş arası erkeklerde ED görülme sıklığı %69.2’dir. Ancak belki de ülkemizde görülme sıklığı daha fazladır çünkü yeni bilgi oldukça az ve insanlar bu konuda doktora dahi konuşmaktan çekiniyor
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Nedenleri; psikolojik, nörolojik veya vaskuler olarak 3’e ayrılmaktadır. Psikolojik ED, bazen bir istismar hikayesi, bazen de depresyon ile birlikte görülebilmektedir. Nörolojik ED ise; multipl skleroz, epilepsi nöbetleri, felçler gibi birçok nörolojik hastalıktan kaynaklanabilmektedir. Asıl bizim ilgilendiğimiz, yaşam tarzı ile müdahale edip, yüz güldüren sonuçlar aldığımız ED, vasküler ED’dir.
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Dünya genelinde 18 yaş ve üzeri yetişkin nüfusta obezite sıklığı, 1975 yılında erkeklerde %3,2 ve kadınlarda %6,4 iken; 2014 yılında sırasıyla %10,8 ve %14,8’e yükselmiştir. Buna göre yetişkin erkeklerin %2,3’u ve kadınların %5’inde obezitenin ciddi boyutta (BKİ≥35 kg/m2) bulunduğu, erkeklerin %0,6’sı ve kadınların %1,6’sının morbid obez olduğu gösterilmiştir. Ülkemizde yetişkin toplumunda obezite prevalansı, %30’luk kritik yüksek oranı aşmıştır. Obezite sıklığı kadınlarda daha yüksek olmakla beraber, son yıllarda erkeklerdeki hızlı artış da dikkati çekmektedir.
Obezite birçok hastalığa yol açabilmektedir. Bel çevresinde genişleme, hareketsizlik, tansiyon hastalıkları, insülin direnci, diyabet, kalp hastalıkları, ve bunların devamında zaten metabolik sendrom dediğimiz durum, maalesef obezitenin neden olduğu hastalıklardan sadece bazıları. Bunların dışında kısırlık (infertilite), kanser, troid rahatsızlıkları, hormonal bozukluklar, depresyon, ciltte görülen bazı hastalılar, alerjiler, hemen akla gelenler olarak sayılabilir.
Aslında biz obeziteyi tedavi ederken, sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeden bahsediyoruz. Bireyin böylece, bel çevresindeki incelme şekerini düşürür, insülin direncine bağlı aşırı iştah yavaş yavaş azalacaktır. Kilo verdiğinde tansiyonu düşmekte. İnflamasyon dediğimiz kansere veya başka birçok nedeni bilinmeyen rahatsızlığın (otoimmün) rahatsızlığın önüne geçmiş oluyoruz.
Mikrobiyata nedir? Sağlığa ve bağışıklık sistemine etkileri nelerdir?
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Aslında obezite 3 yoldan ED’ye yol açmaktadır:
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Çalışmamız 54 kişi ile 2 aylık bir dönemde yapıldı. Kişilerin doktor kontrolü ve tahlillerinin ardından diyetisyene yönlendirilmesi ile başladık. Antropometrik ölçümleri ve tansiyonu alınan hastaların beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite durumları ve genel sağlık durumları sorgulandı. Ardından beslenme eğitimi ve aktivite önerileri yapıldı. Bir ay aralıklarla 2 kez daha görüşmeye çağrıldı. Her görüşmede beslenme eğitimi ve ölçümler tekrarlandı. Çalışmanın sonunda da tahliller ve beslenme anketi tekrarlandı.
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Ağırlık kaybı ile değişen oranlarda düzelmeler mevcut. Literatür bu konuda oldukça net. Örneğin; şiddetli ED tanısı, kötü yaşam şartlarını ifade etmektedir. Örneğin; erken yaşlarda 40 yaş altı ED tanısı almış ise, kalp damar sağlığı açısından derhal değerlendirilmeli şeklinde öneriler mevcut.
Bizim çalışmamız toplam 2 aylık bir dönem beslenme takibini içeriyor. Bu dönemde şiddetliden ortaya, ortadan hafife, hafiften yoka gelişmeler mevcut. Bu nedenle, uzun dönemde çok daha iyi sonuçlar alınacağını tahmin ediyoruz. Çünkü sağlıklı beslenme ile kişinin şekerini düzenliyoruz, kolesterolünü düşürüyoruz, dolaylı olarak da testosteron hormonunu da yükseltiyor bu durum. Ayrıca egzersizin çok önemli faydaları oluyor. Kişi egzersiz de yapıyorsa, bu etkiler katlanarak artıyor. Sigara içmek hastalığı ilerletiyor. Mutlaka sigarayı bırakmalarını öneriyoruz.
Uzm. Dyt. Karacanoğlu: Çalışmayı yaparken fark ettik ki insanlar bu konuda bir diyetisyene gitmekten çekiniyor. Ancak devam eden, sağlıklı beslenme programını hayatına oturtmaya çalışan kişiler de çok olumlu sonuçları oluyor. Beslenme tedavisi sadece başvuran kişiyi değil, bütün aileyi etkiliyor. Örneğin; yemek pişirme şekillerinden bahsediyoruz. Böylece daha sağlıklı yemek pişiyor evde. Hastanın eşi de veya kilo sorunu olan çocuğu da zayıflıyor. Örneğin; kilo ortalaması 95’ten 90’a düşmüş ve böylece beden kitle indeksinde 2 puan düşmeye yol açmıştır. kişilerin biyokimyasal analizlerinde Akş, Hba1c, Homa İR, kolesterol düzeyleri düşerken, Testosteron, Serbest Testosteron ve SHBG hormonu artmıştır. Şiddetli ED kategorisinde kimse kalmamıştır. Ayrıca ED rahatsızlığının ortadan kalktığı vakalar da görülmüştür.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?