40 yaş üstü erkeklerin %33’ü ve boşanmaların ise yaklaşık % 60’ı sertleşme bozukluklarından kaynaklanıyor! Türkiye’de oldukça yaygın olan Erektil Disfonksiyon (Sertleşme Bozukluğu), başlı başına bir sağlık sorunu olduğu gibi, erken dönemde kalp-damar hastalıklarının habercisi de olabiliyor. Buna karşın erkeklerin doktora başvurmaktan kaçındığı sağlık problemlerinin de başında geliyor. Nedenleri incelendiğinde ise; %40 oranında damarsal hastalıklar ve %30 oranında şeker hastalığı ilk iki sırada yer alıyor. Sertleşme bozukluğu yapan önemli sebeplerden biri de, yine ürolojik bir hastalık olup erkeklerde sık görülen prostat kanseri ve mesane tümörü için yapılan ameliyatlar…
Prof. Dr. İhsan Karaman, sertleşme bozukluğu yaşayan, ağız yoluyla alınan ilaçlardan fayda görmeyen, enjeksiyon tedavilerini kabul etmeyen veya fayda görmeyen hastaların yanı sıra mesane ve prostat kanseri ameliyatı geçiren hastalar için American Medical Systems tarafından geliştirilen yeni protezin olumlu sonuçlar verdiğinin altını çiziyor.
Şimdiye kadar hastalarda kullanılan ve halk arasında “mutluluk çubuğu” adı verilen penis protezlerinden en büyük farkı, şişirildiği zaman penisin enine ve boyuna büyüyebilmesi. “AMS-LGX” olarak bilinen protez, her yaşın kullanımına uygun olarak geliştirilmiş. Yine önemli bir özellik olarak yüzeyi antibiyotikle kaplanmış olarak üretilen protez, özellikle şeker hastalığı ve prostat kanseri ameliyatı sonrası sık görülen sertleşme bozukluğunda yaygın kullanım alanı buluyor.
Erektil disfonksiyon nedir? Sertleşme sorunu belirtileri ve tedavisi
Sertleşme bozukluğunun kalp-damar hastalıklarının erken bir belirtisi olabileceğinin çeşitli araştırmalarla saptandığını belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Karaman “Erektil Disfonksiyon yaşayan hastalar kimi zaman farklı sebeplerle doktora başvurmakta gecikebiliyor. Bu durum, hastanın fiziksel ve psikolojik açıdan bir çöküntü yaşamasına sebep olabileceği gibi, erken dönemde teşhis edilip önlem alınabilecek bir takım kalp-damar hastalıklarıyla da karşı karşıya kalmalarına sebep oluyor” ’ dedi.
Üroloji Uzmanı Dr. Hüseyin Lüleci ise; “sertleşme bozukluğu her ne kadar kişisel bir sağlık sorunu olarak görülse de, gerek aile yaşantısı gerek sosyal yaşantı anlamında kişiyi farklı duygulara sürükleyebiliyor. Güvensizlik, huzursuzluk, utanma, mutsuzluk, üzüntü, sinirlilik ve öfke bu duygulardan bazıları. Hastalık kişilerde zamanla depresyon ve kaygı bozukluğuna sebep olduğu gibi iş, aile ve sosyal hayatı da olumsuz etkiliyor.
Türkiye’de bilinen boşanma sebeplerinin %20’sini erkek cinsel sorunları oluşturuyor. Boşanmaya sebep olan erkek cinsel sorunlarının başında da sertleşme bozuklukları geliyor. Gerçekte çiftlerin boşanma gerekçeleri ‘şiddetli geçimsizlik’ olarak bilinse de yapılan çalışma ve araştırmalar boşanmaların %50-60’nın cinsel sorunlar nedeniyle olduğunu gösteriyor” dedi.
Yeni geliştirilen ve peniste enine ve boyuna büyüme de sağlayan bu protezin 1.5 saat süren bir ameliyatla hastaya uygulandığını belirten Prof.Dr. M.İhsan Karaman, gerek beden ve ruh sağlıkları, gerekse aile ve iş yaşantıları cinsel sorunları yüzünden tehdit altına giren erkeklerin, diğer tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi çekinmeden uzman doktora başvurmaları gerektiğini ifade etti.
Üroloji uzmanlarının hastayı etraflıca değerlendirdikten sonra, eğer uygun bulunursa bu yeni protezi uygulamak suretiyle kişilerin cinsel sorunlarını çözebileceğini söyleyen Karaman, “her şey, atılacak bir ilk adımla başlar” dedi.
Erektil Disfonksiyon başka hastalıkların sonucu olan tedavisi mümkün bir durum. Tedavi şu basamaklarda uygulanıyor;
ED sorununun sebepleri organik, psikolojik ve her ikisinin de birlikte görüldüğü mixed olgular olmak üzere üçe ayrılır. Altta yatan organik nedenler çoğunlukla vasküler sorunlar ve nörolojik, hormonal, anatomik sebeplerden bir veya birkaçının birlikte görüldüğü durumlardır. Aslında bu patolojilere yol açabilecek somut hastalıkları irdelemek gerek.
Özellikle diyabet yani şeker hastalığı ve hipertansiyon ED’ye yol açan en önemli hastalıklar. Bu hastalıklardan diyabette hem damarsal hem nörojenik, hem de hormonal sorunların yaşanması, hatta bu duruma psikolojik etkenlerin de eklenmesi çok dikkat gerektiriyor. Tabii, şeker hastalığıyla iyi geçinilir, bu düzen sürdürülebilirse riskler azalır. Özellikle insülin bağımlısı olgularda ED riski artıyor.
Hipertansiyon ve benzeri damar hastalıkları, koroner hastalıklar da sistemik olarak damar yapısını bozması, daralmalara yol açması sebebiyle ED nedeni. Multipl skleroz, behçet hastalığı, parkinson, omurilik yaralanmaları gibi bazı nörolojik hastalıklar da sinir ileti sistemindeki tahribatlar nedeniyle ED nedenlerinden.
Bunların yanı sıra: özellikle prostat, mesane ve rektum kanseri ameliyatları gibi bazı radikal cerrahilerin de ameliyat sonrasında ED’ye yol açma riski yüksek. Yaşlanma sürecinde bazı hormonal değişimler ve yetersizlikler de ED nedeni olabiliyor. Hareketsiz, spordan uzak yaşam tarzı, sigara ve uyuşturucu madde kullanımı, aşırı alkol tüketimi, uyku düzensizlikleri, yoğun stres ve partnerden kaynaklanan sorunlar da ED’ye yol açabiliyor.
ED tanısında çok büyük sorunlarla karşılaşmıyoruz. Hastayla iyi bir diyalog gerçekleştirerek hastanın şikayetlerini, hikayesini, özgeçmişini değerlendirmek birçok olguda yeterli oluyor. Bazı objektif tanı yöntemleri de uyguluyoruz.
Özellikle laboratuar analizleri ve görüntüleme yöntemleri genellikle tanıyı koymamıza yardımcı oluyor. Bazı karmaşık olgularda uyku testi denilen bir metoddan yararlanıyoruz. Bu konuyla ilgili dünyada ne uygulanıyorsa ülkemizdeki Türk ürologlar da aynı yöntemleri başarıyla uyguluyorlar. Yeni yöntem ve teknolojileri en kısa sürede ülkemizde uygulama şansına sahibiz,hatta bazen bizim daha önce erişerek teknolojiyi daha çabuk uyguladığımız bile oluyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?