Çağın hastalığına dikkat çeken, Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, sağlıklı yaşam koşullarına uyulduğu ve risk faktörlerinin ortadan kaldırıldığı takdirde, damar sertliğinin önlenebileceğini söyledi. Prof. Dr. Avcı; “Organlara kan taşıyan atar damarların sertleşmesi ya da ateroskleroz denen hastalığın neden olduğu, yer yer daralma ya da tıkanmalar, bu organların kanlanmasını ciddi derecede bozuyor ve ciddi hastalıkların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Kalbin besleyici damarlarını tutan damar sertliği, koroner kalp hastalığına, kalp krizlerine ve kalp yetersizliğine yol açıyor. Beyin damarlarındaki tıkanmalar, felç ve sakatlıklara neden olurken, böbrek damarlarının daralmasıyla ciddi hipertansiyon ve böbrek yetersizliği ortaya çıkabiliyor. Bacak damarlarında oluşan ciddi darlıklar, kangrene varan yaralar açarken bunun sonucunda, parmak ya da ayakta kesilmeye neden olmaktadır” dedi.
Prof. Avcı; damar sertliğinin neden olduğu, hareketsiz yaşamın, sağlıksız beslenmenin, kilo fazlalığının, sigara kullanımının, şeker hastalığının, kan basıncı yüksekliğinin, kolesterol yüksekliği gibi faktörlerin damar sertliğine yatkınlığı arttırdığını ve erken yaşlarda damar sertliğine bağlı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti. Korunmak için önerilerde bulunan Prof. Avcı; “Genç yaşlardan başlayarak, haftada 2-3 gün, 30-60 dakika, hızlı adım yürüme, yüzme, dans etme gibi aerobik türde egzersiz, damarları korumada en önemli etkendir. Düzenli olarak yapılan bu egzersizler, damarları damar sertliğinden koruduğu gibi, organlara kan götüren damarların genişlemesini ve büyük damarlar arası ince köprü olan damarların açılmasını da sağlıyor. Organların daha iyi kanlanmasını ve işlevini daha iyi görmesine vesile oluyor. Aynı zamanda egzersiz, ani damar tıkanmalarında ortaya çıkacak hasarı da önlüyor” dedi.
Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı; düzenli egzersizle birlikte şekerli, unlu ve tuzlu besinlerin azaltılmasının şişmanlığı önlediğini, şeker hastalığı, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliğinin daha iyi kontrol altına alınmasını sağladığını söyledi. Sağlığa birçok yönden zararlı olan sigaranın, doğrudan damar iç yüzeyinde hasar oluşturarak damar sertliğine neden olduğunu, bu nedenle damarlarımızı korumak için de sigara kullanılmaması gerektiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Avcı; genç yaşlarda düzenli egzersiz yapamamış, orta-ileri yaşlara gelmiş, şişman, diz eklemleri ve diğer ortopedik sorunlarla egzersiz yapamayan, şeker hastalığı, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi riskleri de olan kimseler için Ritmik Masaj Tedavisi ile damar sertliğinden korunmak şansı olduğunu belirtti. Koroner kalp hastalarının ve felç geçiren hastaların tedavisinde kullanılan Ritmik Masaj Tedavisinin, atar damarlar üzerinde düzenli yapılan egzersizin etkilerine benzer şekilde, damarları damar sertliğinden koruduğunu belirtti. Organlara kan götüren damarların genişlemesini ve büyük damarlar arası ince köprü damarlarının açılmasını sağladığını söyledi.
Prof. Dr. Avcı bu yöntemin, vücudun belden aşağısına, kalp ritmi ile uyumlu olarak yapılan derin adale masajı niteliğinde bir uygulama olduğunu, vücutta kan dolaşımını canlandırarak, kalbin ve tüm organların kanlanmasını arttırdığını ve doğal bir iyileşme sağladığını belirtiyor. Günde 1-2 saatten, ortalama 35 saatlik kürler şeklinde uygulanıyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?