Beyin araştırmaları arttıkça psikolojide uzun zamandır geçerli olan bazı düşünceler beyin süzgecinden geçiyor. Bunlardan biri de pozitif psikoloji anlayışı. Pozitif psikoloji, geleneksel psikolog-sorunlu insan yaklaşımlarına sadece mantıksal düzeyde değil, aynı zamanda duygusal zeminde bir işbirliği penceresinden bakan ve empati kurma üzerinden sorunları çözmeye odaklanan bir yaklaşım.
Geleneksel psikolojide pek adı geçmeyen sevgi, inanç, duygusal zeka gibi faktörlerin değerlendirme içine katılmasında pozitif psikoloji rol alıyor. Geleneksel psikoloji içinde “sorun nereden kaynaklanıyor?” yaklaşımına karşın pozitif psikolojide “kişinin sorunu aşmakta imkanları nedir?” yaklaşımı gündeme geliyor.
Burada yeni beyin bilgileri yardımcı oluyor. Örneğin sosyal nörobilim araştırmaları beynin sadece mantık organı değil, aynı zamanda duygu ve inanç organı olduğunu hatta beynin mantığının duygular üzerinden kurulduğunu ve duygular eşliğinde verilen kararların eski inanışta olduğu gibi yanlış değil, en doğru kararlar olduğunu gösteriyor. Bunun altyapısında beynin sol ve sağ yarılarının birlikte çalışması var.
Bilindiği gibi sol beyin yarısı mantıksal ve matematiksel biçimde işliyor. Bunun psikolojiye yansıması IQ gibi tekli zeka kavramı ve sorunların herkes için aynı yöntemlerle çözülebileceği tarzında. Dolayısıyla psikoterapide herkese sadece bu bazda yaklaşım bazı insanlarda başarılı bazı insanlarda başarısız oluyor.
Yani sonuçlar bilimsel bakımdan güvenilir değil. Oysa sol beynin yanısıra bir de sağ beyin var ki insanların duygusal zekalarını empatilerini ve meselelere daha açıdan bakmalarını sağlıyor. Bunun yansıması çoklu zeka kavramı ve kararlarda empati ve inancın varsayılması. Bunların devreye sokulması kişiye özel bir terapi anlamına geliyor. Pozitif psikoloji bütün bu beyin bilgilerini kapsayan bir yaklaşım.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?