EKMUD: Aşı salgının tüm dünyada kontrol altına alınabilmesi için çok önemli bir öncelik

Yazan Hatice Pala Kaya
25 Mayıs 2021   |    27 Mayıs 2021    |   Kategori: Güncel / Literatür, Sağlık Gündemi Print

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), enfeksiyon hastalıkları konusunda farkındalığı artırmak, COVID-19 ve enfeksiyon hastalıklarına yönelik konuları tartışmak, yenilikleri paylaşmak amacıyla 20-23 Mayıs tarihleri arasında “9. Türkiye EKMUD Uluslararası Bilimsel Platformu”nu online olarak düzenledi. Etkinlik çerçevesinde 45 oturumda, 192 alanında uzman hekim görüşlerini açıkladı. Etkinlik kapsamında düzenlenen online basın toplantısında, enfeksiyon kaynaklı ölümlerin dünya genelinde azaltılması için COVID-19 enfeksiyonu, yaşam boyu bağışıklama ve aşılar, hastane, HIV, diyabetik ayak, sepsis ve invaziv mantar enfeksiyonu hakkında bilgiler paylaşıldı.

Prof. Dr. Canan Ağalar: Salgında alan eğitimini yeterince alamayan hekimlerin açığını online eğitimle tamamlamaya çalışıyoruz

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, dernek olarak eğitim faaliyetlerine önem verdiklerini vurgulayarak, salgın ortamında da yoğun biçimde online eğitim verdiklerini kaydetti. Eğitimde hedeflerinin enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyolojinin tüm alanlarında her düzeyde eğitimin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Ağalar, salgın dönemi faaliyetleri hakkında şu bilgileri verdi:

“COVID-19 pandemisi nedeniyle bir yılı aşkın süredir eğitimleri online sürdürüyoruz. Bu dönemde bizim takip ettiğimiz (HIV, Hepatit B, Hepatit C, Diyabetik yarası olan gibi) pek çok hasta grubunun takiplerinde aksamalar oldu. Bu dönemde eğitim alan araştırma görevlileri COVID-19 dışı vakaları yeteri kadar göremedi. Bu eksikleri online eğitimler ile tamamlamaya çalışıyoruz. 2020 yılından beri bu amaçla bir kongre, 2 akademi ve 67 online toplantı düzenledik. Hekimlerimiz gündüz yoğun olarak COVID-19 servislerinde çalışıp, gece istirahat saatlerinde bu toplantılara katılarak mesleklerine verdikleri önemi bizlere bir kez daha gösterdiler. Kongremiz öncesinde HIV, yara bakım, mantar enfeksiyonları tedavisi, bağışıklama, nakil sonrası enfeksiyon hastalıkları yönetimi başlıklı 5 farklı kurs düzenledik. Kongrede ise 45 oturumda 192 uzman hekimimiz görev aldı.”

Prof. Dr. İrfan Şencan: COVID-19 aşılarından hangisini bulursak aşımızı yaptırmalıyız

EKMUD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Şencan ise COVID-19 salgınının önlenmesinde aşılamanın önemine dikkat çekti. “Sırası gelen herkesin aşı olmaya gelmesini bekliyoruz. Bizim sağlık sistemimiz aşı geldiği sürece aşıları yapmaya yeterlidir” diyen Prof. Dr. Şencan, salgının tamamen önlenmesi için bütün ülkelerde insanların aşıya erişmesi gerektiğinin altını çizdi.

Prof. Dr. Şencan, salgın sırasında mevcut ve yeni ortaya çıkan diğer hastalıkların teşhis ve tedavisinin göz ardı edilmemesi, takibinin sağlıklı şekilde yürütülmesinin de önemli bir unsur olduğunu hatırlattı. Salgın sürecinde, kamuoyuna doğru bilgiler yanında çok sayıda yanlış bilgiler de verildiğini, ilgisiz kişilerin yaygın biçimde topluma yönelik açıklamalar yaptığını söyleyen Prof. Dr. Şencan, kongrede paylaşılan bilimsel değerlendirmeyi kamuoyuna duyurmayı hedeflediklerini vurguladı.

Prof. Dr. Şencan, temel mesajları şöyle sıraladı:

  • Hastalığın kontrollü seyredebilmesi için bulaşı azaltacak maske kullanımı, yakın temastan kaçınma ve genel hijyen kuralarına riayet etmeliyiz.
  • Salgının ülkemizde kontrol altına alınabilmesi için koruyuculuk oranları farklılıklar içerse bile mevcut COVID-19 aşılarından hangisini bulursak aşımızı yaptırmalıyız.
  • Salgının seyri hakkında daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın ayrıntılı veri paylaşması, mevcut paylaşılanlar yanında hastalığı hafif veya belirtisiz geçirenleri ortaya koymaya yönelik serosürveyans verilerinin ve varyant virüs durumunu ortaya koymak için moleküler sürveyans verilerinin ortaya konulup paylaşılmasına ihtiyaç vardır.
  • Salgının dünyada kontrol altına alınabilmesi için varyantlara da etkili olacak şekilde ve toplumun tüm kesimlerine uygulanabilecek etkili aşı geliştirme çalışmalarının sürdürülmesi,
  • Aşıların tüm ülkelere ve tüm insanlara yaygın ulaşabilecek şekilde çalışılması gerekir.

COVID nedeniyle yatan hastalarda biraz fazla antibiyotik kullandık

Prof. Dr. İrfan Şencan, Türkiye’nin önemli sağlık sorunlarından olan gereksiz antibiyotik kullanımına ilişkin, salgın döneminde nasıl bir seyir gözlendiğine yönelik soruyu da yanıtladı. Türkiye’de salgın sürecinde toplam antibiyotik kullanımında yüzde 20 dolayında azalma görüldüğünü belirten Prof. Dr. Şencan, COVID nedeniyle hastaneye yatan hastalarda antibiyotik kullanımına yönelik araştırma yaptıklarını vurguladı

Prof. Dr. Şencan şu sonuçları paylaştı: “Özellikle COVID nedeniyle yatanlarda antibiyotik kullanımımız çok fazla. Başka çalışmalarda da, bizim çok merkezli olarak yürüttüğümüz çalışmamızda da –henüz sonuçlarını yayınlamadık- (benzer sonuçlar var.) Bizim araştırmamızda da COVID nedeniyle yatan hastalara belli günde baktığımızda yüzde 72-73’ü antibiyotik kullanıyordu. Bu oran yüksek mi? Yüzde 75-78 ile bizden daha fazla kullanan ülkeler de var, yüzde 30 civarında kullanım olduğu sonucu çıkan çalışmalar da var. Özet olarak salgın döneminde toplam antibiyotik kullanımımız azaldı. Buna karşılık kanaatimizce, COVID nedeniyle yatan hastalarda antibiyotikleri biraz fazla ve gereksiz kullandık. Ülke olarak da uzun süreli baktığımızda antibiyotik kullanımını azaltma yönünde, daha makul düzeye indirme yönünde son 4-5 yıldır olumlu yönde ilerliyoruz.”

Prof. Dr. Taşbakan: Yaşam Boyu Bağışıklama Programı’ uygulanmalı

EKMUD Üyesi Prof. Dr. Meltem Taşbakan, enfeksiyonlardan korunmada temiz suya erişimin kritik önemde olduğunu belirterek, temiz su dışında en etkili korunma yönteminin bağışıklama olduğunu vurguladı.

“Doğumdan ölüme kadar her insanın aşıya ihtiyacı vardır.” diyen Prof. Dr. Taşbakan, erişkin aşılamanın da önemli olduğunun altını çizerek, “Erişkinlerde bağışıklama oranları ne yazık ki çocuklar kadar yeterli değildir. Erişkinler birçok enfeksiyon hastalığına çocuklar kadar duyarlı olmamakla birlikte, erişkin hastalıkları daha ölümcül seyredebilmektedir. Çocukluk döneminde yapılan aşıların devamı olarak erişkinlerde aşılama sürdürülmelidir. Erişkin yaş grubuna özgü aşılamalarla birçok hastalıklardan korunmak mümkündür. Bu nedenle hedefimiz ‘Yaşam Boyu Bağışıklama Programı’nın uygulanmasıdır” dedi.

Prof. Dr. Meltem Arzu Yetkin: Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar ölüm nedenleri sıralamasında ilk on içerisinde bulunmaktadır

EKMUD Üyesi Prof. Dr. Meltem Arzu Yetkin, sağlık hizmeti sunumu sırasında enfeksiyon gerçekleşebildiğini vurgulayarak, bu durumun bütün dünyadaki önemli sağlık sorunlarından olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Yetkin şu bilgileri verdi: “Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar sağlık hizmeti sunumu sırasında gelişen enfeksiyonlar olup, daha önceleri hastane enfeksiyonları olarak adlandırılmaktaydılar. Sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonlar sadece ülkemizde değil tüm dünya genelinde önemli bir sorun olup, ölüm nedenleri sıralamasında ilk on içerisinde bulunmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün yaptığı bir araştırmada hastaneye yatan her 100 hastada hastane enfeksiyonu gelişme oranı gelir düzeyi yüksek ülkelerde 7 hasta, gelişmekte olan ülkelerde ise 10 hasta olduğunu bildirmiş olup, hastalık gelişen bu hastaların yüzde 10’nunda da ölüm gözlendiğini belirtmişlerdir.”

Gerekli tedbirler alınarak sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonların azaltılmasının mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Meltem Arzu Yetkin, el hijyeninin en önemli unsurlardan biri olduğunu, sağlık çalışanlarının hastalarına uygulayacakları her türlü işlemden önce sağlık sistemi ilişkili enfeksiyon gelişebileceğinin bilincinde olarak; hastalarına gerekli asepsi ve antisepsi önlemleri alarak müdahale etmeleri gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Behice Kurtaran: HIV pandemi olma özelliğini sürdürüyor, Türkiye’de HIV enfeksiyonu artışını sürdürüyor

EKMUD Üyesi Prof. Dr. Behice Kurtaran da 1980’li yıllarda tanı alan HIV enfeksiyonunun özellikle gelişmekte olan ve düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde önemli sorun olmaya devam ettiğini kaydetti.

HIV enfeksiyonunun Dünyanın en uzun süren ve en çok can kayıplarından birine neden olan pandemiler arasında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kurtaran, “Sahra altı Afrika dünya üzerindeki vakaların çoğuna ev sahipliği yapmaktadır. Batı ve Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni vaka sayısı giderek azalırken, Doğu Avrupa ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkelerde vaka sayısındaki artış devam etmektedir” dedi.

Prof. Dr. Kurtaran, HIV enfeksiyonuna karşı aşı geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “Asıl sorun ise bu hastaların tanıya ve dolayısıyla en kısa sürede tedaviye ulaşmasının sağlanmasıdır. Aşı ile HIV enfeksiyonunun önlenmesi ve kür (şifa) ile tedavisiz ve tam virüssüz bir yaşamın sağlanması ile ilgili çalışmaların COVID-19 pandemisine rağmen son hızla devam ettiğini söylemek mümkündür” diye konuştu.

Prof. Dr. İsmail Yaşar Avcı: Türkiye’de 12 bin dolayında diyabetik ayak nedeniyle ampütasyon yapılıyor

EKMUD Genel Sekreteri Prof. Dr. İsmail Yaşar Avcı ise diyabet hastalığı nedeniyle ayak ampütasyonlarının sayısının oldukça yüksek olduğuna dikkati çekerek, bu sağlık sorununa yönelik bilgileri paylaştı.

Prof. Dr. Avcı, “Dünyada 450 milyondan fazla diyabetli bulunmaktadır. Bunların yüzde 90’ından fazlası da Tip II diyabet olup, obezitenin artışına paralel olarak artmaya devam etmektedir. Türkiye 7 milyondan fazla diyabet hastası ile Avrupa’da diyabetin en sık görüldüğü ülkedir. Ülkemizde 1 milyon üzerinde diyabetik ayak yarası ve 500.000 diyabetik ayak enfeksiyonu bulunmaktadır. Diyabetin ayak komplikasyonu, dünyada her 30 saniyede bir ayak kaybına neden olmaktadır. Ülkemizde de yılda 12.000 civarında ampütasyon yapılmaktadır” dedi.

Diyabetik ayak enfeksiyonlarının önlenmesinde, diyabetik ayak yaralarının önlenmesi ve diyabet hastalarının ayak bakımının sağlanmasının öncelik olduğunu vurgulayan Prof. Dr.
Avcı, enfeksiyon gelişmesi halinde ise erken dönemde uygun tedaviye başlanmasının önemli olduğunu anlattı. Prof. Dr. Avcı, “Diyabetik ayak enfeksiyonlarına neden olan enfeksiyon etkenleri Staphylococcus aureus, Streptococcus agalactiae, Streptococcus pyogenes ve Enterekoklar gibi dirençli gram pozitif koklar ve/veya Genişletilmiş Spektrumlu Beta Laktamaz üreten gram negatif basillerdir. Bu etkenlerin antibiyotiklere direnç gelişimi giderek artmakta ve yeni antibiyotiklere olan ihtiyaç artmasına karşı çok fazla yeni antibiyotik geliştirilememektedir. Korunma, tedaviden daha sağlıklı, kolay ve ekonomiktir” diye konuştu.

Doç. Dr. Yasemin Çağ: Sepsis tüm dünyada önlenebilir ölümlerin bir numaralı nedenidir

EKMUD Üyesi Doç. Dr. Yasemin Çağ da vücudun bir enfeksiyona verdiği aşırı tepki olarak tanımlanan sepsisin ölümlere yol açtığını ancak bu ölümlerin önlenebilir olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Çağ “Vücudunuzun herhangi bir bölgesindeki enfeksiyon bir zincirleme reaksiyonu tetiklediğinde sepsis meydana gelir ve zamanında tedavi edilmezse hızla doku hasarına, organ yetmezliğine ve ölüme yol açabilir. Dünya çapında her yıl en az 11 milyon kişi sepsis nedeniyle ölmektedir. Sepsis tüm dünyada önlenebilir ölümlerin bir numaralı nedenidir. Özellikle 65 yaş üstü yetişkinler ve diyabet, akciğer hastalığı, kanser ve böbrek hastalığı gibi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan veya bağışıklık sistemi bozuk olan kişiler sepsis açısından daha yüksek risk altındadır” dedi.

Prof. Dr. Nurettin Erben: Kemoterapi alan hastalarda mantar enfeksiyonu gelişimini engellemek çok önemli

EKMUD Üyesi Prof. Dr. Nurettin Erben de invaziv mantar enfeksiyonları hakkında şu bilgileri verdi: “İnvaziv mantar enfeksiyonları, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde görülür. Bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde hem mayalar hem de küfler, ciddi invaziv mantar enfeksiyonlarına neden olur. Aspergillus, lösemi hastalarında en sık görülen küf grubu mantardır ve kemoterapi alan lösemi hastalarının yaklaşık yüzde 10’unda görülmektedir.

Sağlıklı bireylerde hastalık tablosu oluşturamayan Aspergillus, kanser hastalarında akciğerleri tutarak hastalık oluşturur. Kandida maya grubu mantar olup, vücutta hemen hemen her organda enfeksiyona neden olabilir. Çoğu zaman kan akımına karışır. İnvaziv mantar enfeksiyonları oldukça ağır seyreder ve çoğu zaman bu enfeksiyonlar nedeniyle hastalar yaşamlarını kaybederler. Bundan dolayı kemoterapi alan hastalarda mantar enfeksiyonu gelişimini engellemek çok önemlidir. Tüm önlemlere rağmen mantar enfeksiyonu gelişirse, erken tanı konulup mantar tedavisinin hemen başlanması hayat kurtarıcı olabilir.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla