Aerobik egzersiz yapan kişiler 4 ay sonunda %60-70 oranında depresyondan kurtuluyor.
Egzersizlerin, tüm metabolik hastalıkları engelleyen %100 etkili mucizevi bir ilaç olduğu ve neredeyse hiçbir yan etkisinin olmadığı kanıtlandı.
Yapılan çalışmalarda genç kızların haftada 3 gün yaptıkları 60 dakikalık kardiyo egzersizleri sonunda depresyon ve sinirlenme konularında gözle görülür bir iyileşme kaydedilmiştir.
Doğru beslenme ve egzersizlerin alerjik semptomları ortadan kaldırmada ve kortizolü temizleyerek stres hormonunu azaltmada etkili olduğu gözlemlenmiştir. Tayland’da yapılan araştırmalarda günlük 30 dakikalık yürüyüşün hapşırma, kaşınma ve burun akması gibi alerjik semptomlarda %90 iyileşme sağladığı kaydedilmiştir.
Amerikan Kalp Vakfına göre, egzersiz yapmak kalp kaslarını güçlendirir, kalp krizi riskini ve buna bağlı oluşan diğer problemleri ortadan kaldırır, ayrıca kardiyovasküler sendromu %30 oranında iyileştirmeye yarar.
Bilimsel çalışmalara göre, egzersiz sonucunda salgılanan endorfin hormonunun şeker, sigara, uyuşturucu gibi alışkanlıkları engellemede etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Son dönemde yapılan araştırmalarda, gözleri korumanın ve yaşlanmaya bağlı görme bozukluklarını engellemenin en iyi yolunun düzenli kardiyovasküler egzersizler olduğu ispat edilmiştir.
Yapılan araştırmalarda , kemik yoğunluğunu geliştirmenin yanı sıra, kırılma riskini ve ileri yaşlarda görülen osteoporoz rahatsızlığını engellemenin en iyi yolunun koşu veya dans gibi aktiviteler olduğu ortaya çıkmıştır.
Spor merkezleri paralı olabilir. Fakat sağlığınıza yatırım yapmak akıllı bir tercihtir. Fortune 500’de yer alan bir şirketin yaptığı araştırmaya göre, egzersizler dahil sağlıklı yaşam için yapılan her 1 dolarlık harcama, ortalama 2,71 dolarlık gelecekteki sağlık harcamasından tasarruf sağlar.
Harvard Üniversitesi araştırmalarına göre, egzersiz yapan erkeklerde sperm kalitesinin daha iyi olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca 27 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırmada, spor yapan kadınlarda doğurganlık oranında iyileşme ve düşük ihtimalinde gözle görülür bir azalma kaydedilmiştir. Araştırmacılar, kadınların haftada 3 kez ve 1 saatliğine egzersiz yapmasını öneriyor.
Egzersiz yapmak cinsel yaşantınıza da olumlu etki eder. Erkekler üzerinde yapılan araştırmalarda, egzersiz yapmanın ereksiyon bozukluklarını önlemekte ve orgazm kalitesini artırmakta etkili olduğu kanıtlanmıştır. Kadınlarda ise doğru beslenmek ve sağlıklı besinler tüketmek doğurganlık oranını artırıyor.
İyi uyku sağlıklı yaşamın en önemli önkoşullarından birisidir. Araştırmalara göre, düzenli olarak egzersiz yapan kişiler uyku bozukluklarını daha az yaşıyor ve daha iyi bir uyku kalitesine kavuşuyor.
Araştırmalar aynı yaştaki insanlar arasında egzersiz yapanların yapmayanlara göre daha genç hücrelere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Yakın bir döneme kadar, bu yönde bir etki kanıtlanamamışken, son dönemde yapılan bir araştırmaya göre ortalama egzersiz yapan kişilerin egzersiz yapmayanlara göre %10 daha uzun kromozoma sahip olduğu tespit edilmiştir.
Günümüzün dünyasında yağlar 1 numaralı düşman olarak görülmektedir. Karın bölgesindeki yağlanmaların en önemli sebebi egzersiz yapmamaktır. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen bir araştırmada, yoğun egzersizle karın bölgesindeki yağlardan daha hızlı biçimde kurtulmanın mümkün olduğu kanıtlanmıştır.
Kasların gelişmesi aynı zamanda beyin hücrelerini olumlu yönde etkilemektedir. Egzersizlerin etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, egzersiz yapmanın hafızanın gelişimi, hızlı öğrenme gibi etkilerinin olduğu gözlemlenmiştir.
Yakın tarihli bir araştırmada, ortalama bir egzersiz programıyla kronik ağrısı olan kişilerde kısa ve uzun vadeli iyileşmeler kaydedilmiştir.
Yapılan araştırmalarda, haftada 3 kez yapılan egzersizler ve 5 gün boyunca tüketilen sebze ve meyveler sayesinde bağışıklık sisteminin güçlendiği görülmüştür.
Sağlıklı beslenmenin iyi DNA’yı aktive edip, kötü DNA’yı devreden çıkardığı, yeni yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Beslenmeye dikkat ederek, insanlar kalp rahatsızlıklarından korunurken, çocuklarının kalıtsal problemlere maruz kalmasını engellemiş oluyor.
İrritabl Barsak Sendromu (IBS) kesintili ağrı, kasılma ve ishal gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Yeni yapılan araştırmalar, düzenli ve probiyotik beslenmenin IBS’e yakalanma riskini önemli ölçüde azalttığı görülmüştür. Probiyotik beslenmede sadece yoğurt değil, kaffir limi bitkisi, kore kimçisi ve kambu çayı tüketmek gerektiğini unutmamak gerekiyor.
Pediyatrik bir çalışma sonucunda, omega-3 yağ asidi ve DHA içeren besinler tüketen hamilelerde, çocukların yaşıtlarına göre ilerlemiş bir IQ düzeyine kavuştuğu kanıtlanmıştır. Diğer bir araştırmaya göre, DHA ve balık tüketmenin çocukların zihinsel gelişimini olumlu yönde etkilediği görülmüştür.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?