Küresel covid-19 salgını ile görüntülü iletişim teknolojileri ve bunların iş, sosyal hayatta kullanımı zorunluluk haline geldi. Tıp dünyası, hekimin muayenesinin sadece konuşmaktan ibaret olmadığı gerçeğinden hareketle görüntülü ya da ses iletişimi ile hekimlik yapılmasına mesafeli duruyor. Covid-19 salgını ile ortaya çıkan zorunluluklar ise bu konuda bazı esnek yaklaşımlara yol açtı. Sağlık kuruluşları uzaktan erişimle uygulamalara hala mesafeli ancak zorunlu hallerde, dar kapsamlı örnekler görülmeye başladı. Bu örneklerden biri olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, sadece “kronik hastalar için” uzaktan erişime dayalı poliklinik faaliyeti başlattı.
Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’ya değerlendirmede bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tuncay Göksel, Covid-19 salgınında riskli olarak tanımlanan kronik hastalar için bu uygulamayı başlattıklarını, bu hastaların evden çıkarak ulaşım, hastane vb. riskli ortamlara girmemesi yanında, poliklinikteki insan sayısını da azaltma hedefi bulunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Göksel, “Koronavirüs salgını sırasında riskli olarak tanımlanan kronik bir hastalığa sahip hastalara hastaneye gelmeden sağlık hizmeti sunmak amacıyla “Teletıp Poliklinik Sistemi” kuruldu. Hastanemiz elektronik sisteme kayıtlı kronik hastalara yönelik hizmet veren bu sistemde, randevusu olan hastalar doktoru tarafından aranıyor. Bu esnada SGK’dan otomatik provizyon alınıyor.
Koronavirüs & Tele-Tıp Uygulamaları ve Sağlık Hukuku Sorunları
Telefonda sorunları çözülmeye çalışılıyor ve gerekirse reçete yazılıyor. Elektronik reçete numarası hastaya veriliyor ve hasta eczanede ilaç alabiliyor. Eğer hastanın tetkik veya muayene için hastaneye gelmesi gerektiğine karar verilirse randevu ayarlanıp, hastaneye davet ediliyor. Bu sayede poliklinik alanlarında aşırı yoğunlaşmayı önledik, kronik hastalarımızı riske atmamış olduk. Hastalarımız bundan çok büyük mutluluk duyuyor” bilgisini verdi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından uygulanan modelde, uygulamanın kapsamının dar tutulması ve hastane-hekim kontrolünün esas olması dikkat çekiyor. Hastane sadece kendi sisteminde kayıtlı, kendilerinin takip ettiği ve yine sadece kronik hastalara yönelik bir uygulama gerçekleştiriyor.
Ayrıca, sistem hastanın hastaneye ya da doktora erişmesi biçiminde değil, doktorun hastaya erişimi şeklinde işletiliyor. Buna göre, hastane kayıtlarında olan, kronik hastalığı bulunan kişi poliklinik randevusu aldığında hekim tarafından aranıyor. Hekim, bulgular doğrultusunda ön değerlendirme yapıyor. Bu arada SGK provizyonu da alınarak Genel Sağlık Sigortası prosedürü yerine getiriliyor. Doktor gerekli görürse-reçete sistemi üzerinden hastaya reçetesini oluşturabiliyor. Hekimler bu görüşmeyi yeterli bulmazsa, hastayı muayene ve diğer tetkikler için randevu oluşturarak hastaneye davet ediyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?