Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) 6. Olağan Genel Kurulu Ankara’da yapıldı. Tek liste ile gidilen seçimler sonucunda Ecz. Nurten Saydan Genel Başkanlık görevine yeniden seçildi. Genel Kurulun açılışında konuşan Saydan, “TEİS; mesleğimizin her türlü baskıya karşı korunması, geliştirilmesi ve mesleki haklarımızın savunulması için vazgeçilmez bir kurumdur. Üyelerimizin sayısı arttıkça, TEİS’in yaptırım gücü daha da büyüyecek ve meslektaşlarımızın haklarını savunmada daha etkin bir rol üstlenecektir. Ülkemizde olduğu gibi tüm gelişmiş ülkelerde de bu tür meslek örgütleri, mesleklerin geleceğini koruyan ve geliştiren en önemli yapılar olarak işlev görmektedir. Unutulmamalıdır ki hiçbir örgüt, üyelerinin taleplerini dikkate almadan ayakta kalamaz” dedi.
Yapılan seçimler sonucunda TEİS Yönetim Kuruluna, Ecz. İsmail Bülent Yılmaz, Ecz. Satı Sultan Kırışkan, Ecz. Şule Yılmaz, Ecz. Ahmet Kaya, Ecz. Tuğcan Demirtaş, Ecz. Ali Serdar Koçak seçildi.
Ecz. Nurten Saydan, Genel Kurulda yaptığı konuşmada, başta salgın ve deprem ile birlikte ekonomik koşullar nedeniyle zor bir dönemden geçildiğini vurguladı. Sorunların devam ettiğini kaydeden Saydan, “Biz bu mücadeleyi yalnız değil, TEİS çatısı altında, örgütlü ve güçlü bir şekilde veriyoruz. Her bir üyemiz, mesleğimizin geleceğine dair büyük bir umudu ve kararlılığı temsil ediyor. Bu umudu hep canlı tutmak zorundayız, çünkü birlikte daha güçlü ve etkin bir eczacılık mesleği inşa edeceğiz” diye konuştu.
Saydan: Kızamık vakalarını önlemek için çocukluk çağı aşıları eksiksiz yapılmalı!
TEİS olarak gelecek kuşaklara gururla devredecekleri, ezcane eczacılarının haklarını özgürce savunabilecek, her türlü hukuki zeminde mesleki haklarını arayabilecek bir yapı oluşturduklarını belirten Ecz. Nurten Saydan, “TEİS; mesleğimizin her türlü baskıya karşı korunması, geliştirilmesi ve mesleki haklarımızın savunulması için vazgeçilmez bir kurumdur” dedi.
Genel Kurul kapsamında TEİS Başkanı Nurten Saydan ve Yönetim Kurulu adına yapılan yazılı açıklamada da ekonomik koşulların eczane ekonomilerini zorladığı vurgulanarak, “Eczacılık mesleği tehlike altında” denildi. Eczanelerin temel giderleri olan elektrik, kira, doğalgaz gibi kalemlerdeki artışın enflasyonun üzerinde olduğu belirtilen açıklamada, eczane ekonomilerini kamu kurum indiriminin eczaneler üzerinde bırakılması, ilaca erişim sorunu ve sayıları ihtiyacın üzerinde olan eczacılık fakültelerinin çok sayıda mezun vermesinin olumsuz etkilediği kaydedildi.
İlaç Fiyat Kararnamesi ile yapılan dönemsel iyileştirmelerin, ilaçta arz sorununu çözmeye yetmediği ve köklü bir değişim gerektiği belirtilen açıklamada, temel olarak ilaç fiyat hesaplamasında kullanılan Avro kurunun, güncel kurun yarısının altına düşmesiyle oluşan bir sorun ortaya çıktığı belirtilerek şunlar kaydedildi: “Son zamanlarda basında da yer aldığı gibi, ülke genelindeki tüm meslektaşlarımız bazı ilaçların temininde sıkıntı çekiyor ve ne yazık ki hastalarımız mağdur oluyor. Avro kurunun 38 TL’ye ulaşmış olduğu ekonomik gerçeğine karşın Bakanlık tarafından ilaç fiyatları belirlenirken baz alınan Avro kuru ancak 17,54 TL seviyesine ulaşabilmiştir. Bu ekonomik gerçekler maalesef tüm sektöre bir yük getiriyor. Netice olarak birçok ilaç bulunamamaya, ‘yok’a girmeye başlamış, ithal edilen ürünler ithal edilmemeye, yeni çıkan, ilaçlar ise ülkemize getirilememeye başlanmıştır.Global firmalar muadili olmayan (majör) ilaçlarını ülkemizden çekmeye çoktan başladığı için maalesef hastalarımızın tedavileri yarım kalmakta ve bazı tedavilerde hekimlerimiz ikame ilaç bulamamakta ve daha pahalı bir yöntem olan hastalara özel olarak ithal edilmektedir. Yurt dışından ilaç getirmekle adeta taşıma suyla değirmen döndürülmeye çalışılıyor. Yürürlüğe konulduğu dönem itibariyle uygulanabilir olan Avro kuru uygulaması artık dönemini fiili olarak kapatmıştır. Acilen İlaç Fiyat Kararnamesi’nin dönemin ekonomik koşullarına göre güncellenmesi gerekmektedir.”
Eczanelerin karlılığının belirlendiği ilaç fiyat gruplarına göre karlılık oranı verilen ilaç kar baremlerinin yeniden belirlenmesi de talep edilen açıklamada, “Dönemsel Avro Kuru uygulamasından ivedilikle vazgeçilerek enflasyon bazlı yeni bir fiyatlandırma politikasına geçilmesi gerekmektedir” denildi. Açıklamada, kaçak ve sahte ilaç sorununun da bulunamayan ilaçlar nedeniyle vatandaşların arayışa girmesine yol açarak devam ettiği belirtilerek, vatandaşların dikkatli olması çağrısı yapıldı.
TEİS Başkanı Ecz. Saydan: Eczacıların ve vatandaşların yaşadığı iskonto çıkmazı çözülmeli
İlaç tedarik zinciri içinde, firmaların kamu kurumlarına satışlarda yaptığı ilave indirimin de sorunlardan biri olduğu kaydedilen açıklamada, kamu kurum ıskontosunun eksik uygulanmasının haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtilerek, “Tüm mevcut yasal düzenlemelere ve uygulamalara rağmen bazı ilaç firmaları; herhangi bir yasal mevzuata dayanmayan bir yöntem kullanarak, ruhsat sahibi oldukları ilaçların bazılarının depolardan eczanelere sevkinde çeşitli kurallar başlatarak, yasal eczacı kârını ve kârlılığını olumsuz yönde etkileyecek, hasta mağduriyetine neden olacak eylemlerde bulunmaktadırlar.
Bu durumun bir an önce önüne geçmek için yetkililerin gerekli düzenlemeleri yapmaları ve bulunamayan ilaç sorununa çözüm bulmaları gerekmektedir. Zira halk sağlığının korunması için ilacın bulunabilir ve ulaşılabilir olması olmazsa olmaz bir koşul olup, bu konuda yetkililerin gerekli düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmesi yaşamsal bir zorunluluktur” denildi.
İhtiyacın üzerinde eczacılık fakültesi bulunduğu, bu fakültelerden Türkiye ihtiyacından daha fazla sayıda, her yıl 5 bin mezun verildiği vurgulanan açıklamada, öğretim üyesinin de yetersiz olduğu kaydedilerek şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de 30 bin eczane eczacısı var ve fakültelerde de 25 bin eczacı adayı bulunuyor. Bu durum eczacılık mesleği için işsizlik boyutunu açığa çıkarıyor. Eczacılık mesleğinin maalesef toz pembe bir tablosu yok ve her geçen gün de bu durum daha da kötüye gidiyor.
Eczacılık eğitimi, artan fakülte sayısı ve akademik personel eksikliği nedeniyle kalite sorunları yaşamaktadır. Her yıl mezun olan binlerce eczacı adayı, yeterli iş imkanları bulamamakta ve bu durum meslektaşlarımız arasında büyük bir işsizlik ve memnuniyetsizlik yaratmaktadır. Her yıl 5 bin eczacı mezun oluyor. İhtiyaç fazlası eczacılık fakültelerinin açılması durdurulmalı ve fakültelerdeki kontenjanlar azaltılmalıdır.”
Devlet üniversitelerinde kontenjan düşürülürken, özel veya vakıf üniversitelerinde kontenjanın artırılmasının da sorun olduğu belirtilen açıklamada, “63 eczacılık fakültesinin sadece 29’unun dekanı eczacılık fakültesi mezunudur. 47’si öğrenci alıyor. Eğitim veren Eczacılık fakültesinden ise sadece 15’i tam akredite eczacılık eğitimi veriyor ve bu fakültelere eğitim verecek yetişmiş eczacılık eğitimi verecek hocalarımız da bulunmamaktadır. Yeterli öğretim kadrosunun, laboratuvarın, olmadığı apartman katı tarzı eczacılık fakülteleri ile eczacılık eğitimi verilemez. Eczacılık eğitimi asla laboratuvarsız olmaz” denildi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?