Dyt. Fatma Gönen: Migren ve beslenme ilişkisi, hastalığın seyri açısından çok önemli bir unsurdur. Migrende, atakları tetiklediği düşünülen besinlerden kaçınılması, dengeli ve sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve aşırı yorgunluktan kaçınma ile öğün atlamama gibi önlemlerin atakları azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Yalnızca beslenmeye dikkat etmek bile ağrılarda %30’luk bir azalma sağlayabilir.
Migren ataklarının sayısını ve şiddetini tetiklediği bilinen besinlerden uzak durmak, hastanın yaşam kalitesini yükseltmektedir. Ancak bu besinler her hasta için aynı etkiyi yapmayabilir. Bu nedenle hastanın vücudunu iyi tanıması ve ağrılarını artıran besinleri belirleyerek ona göre önlem alması gerekir.
Dyt. Fatma Gönen: Migreni tetikleyen başlıca faktörler; yanlış beslenme, stres, hormonal değişiklikler, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler ve kişisel bazı alışkanlıklardır.
Migreni olan bireylerin öncelikle beslenme günlüğü tutmaları ve atak geçirilen zamanlarda tüketilmiş olan besinlere dikkat etmeleri önemli bir başlangıçtır.
Bu şekilde besinlerin bireysel olarak nasıl etkili olabileceğinin anlaşılması, tedavide yer alıp almayacağının belirlenmesi ve atak sıklığının azaltılmasına yönelik uygun bir beslenme planının oluşturulmasında yol gösterici olabilir. Hasta bireylerin tüm etkenleri göz önünde bulundurarak gerekli tedavi yöntemini uygulaması, daha kaliteli bir yaşam sürdürülebilmesi için önemlidir.
Migren tedavisi: Migrene iyi gelen öneriler ve doğal yöntemler
Kerevizin faydaları nelerdir? Kereviz nasıl yenir? Şifalı yemek tarifleri
Dyt. Fatma Gönen: Migrenin tetikleyicileri arasında öğün atlama ve uzun süre açlık gelmektedir. Buna neden olan açlıkla birlikte oluşan hipoglisemi durumudur. Daha sık ve azar azar beslenmek, ara öğünde sağlıklı atıştırmalıkları tüketmek kan şekeri seviyelerini dengede tutacağından baş ağrısını önlemede bir strateji olarak öne sürülebilir.
Düzenli yemek yeme, hipoglisemiyi iyileştireceğinden migreni iyileştirmede de bir etken olarak düşünülebilir. Bu sebeple migren hastalarının beslenme düzenleri oluşturulurken, bireylerin ara öğün tüketmelerine ve uzun süre aç kalmamalarına dikkat edilmelidir.
Dyt. Fatma Gönen: Vücudumuzun susuz kalması, migren ataklarının artmasına ve ağrıların şiddetlenmesine neden olabilir. Bu nedenle özellikle stresin arttığı ve migrenin kapımızı çalacağı zamanlarda günde 3 litre su tüketmeye özen gösterilmelidir.
Dyt. Fatma Gönen: Ağrının başlayacağı hissedildiği anda ısırgan otu, ıhlamur, melisa, papatya çayı gibi rahatlatıcı çaylar tercih edilmelidir. Kafein, baş ağrılarında iki türlü etki gösterir. Aşırı tüketimi, ağrıyı tetikler. Sınırlandırılması ise ağrıyı azaltıcı etki sağlar. O yüzden günlük kafein tüketimi azaltılmalıdır.
Trombositlere karşı güçlü etkileri olan besin bütünleyicilerin başında B6, C ve E vitaminleri, temel yağ asitleri (keten tohumu yağı, balık yağı) ve zencefil gibi bazı besin maddeleri gelir, bunlar tüketilebilir. Tabi ki her migren hastasında yukarıda yazan besinler ağrıyı azaltacak ya da tetikleyecek diye bir durum söz konusu değil. O yüzden mutlaka bir uzman eşliğinde beslenme planı şekillendirilmeli.
Keten tohumunun faydaları nelerdir? Yağı nasıl tüketilmelidir?
Dyt. Fatma Gönen: Hastalara eliminasyon diyetleri verilerek mekanizmalar besin alerjisi temeline dayandırılırken, IgE’nin göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edilmiş, özelleştirilmiş diyetlerin migren ataklarını azalttığı bildirilmiştir. Ancak besin alerjisiyle migren ataklarının geliştiğini bildiren çok sayıda rapora karşın migren ve alerji arasındaki etkileşim ve ağrı oluşumunda IgE aracılı alerjik mekanizmaların rolü halen tartışmalıdır.
Aşırı ağrı kesici kullanımı migren ağrılarını ve atak sıklığını artırıyor
Eliminasyon diyetleri zaman zaman hastanın durumuna göre uygulanabilir, ancak uzun vadede sürdürülebilirliği konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Bunun yanı sıra tek başına eliminasyon diyetleri tedavi için yeterli olmayacaktır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?