Prof. Dr. Serdar Özbaş, Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Kanser hücreleri, bazal membranı invaze edip etmediklerine göre in situ ya da invazif olarak adlandırılırlar. Duktal karsinoma in situ (DCIS) duktus epitelinden kaynaklanan, bazal membranı geçmemiş ve stromal invazyonu olmayan Evre 0 meme kanserini tarif etmektedir. İlk tarif edildiği, meme kanseri tanısının daha çok fizik muayeneye dayalı olduğu yıllarda, tüm meme kanserlerinin çok az bir oranını oluştururken, mamografinin devreye girmesi ve ulusal tarama programlarının popüler olmasıyla insidansmda 14 kat artış (%45) görülmüştür. İntraduktal karsinoma terimi sıklıkla invazif bir kansere ilerleme riski yüksek olan DCIS için kullanılır. Histolojik olarak DCIS minör kanalları döşeyen epitelin proliferasyonu ile ayırt edilir ve süreç kanal luminasında papiller büyümeyle sonuçlanır. Nekroz alanlarında kalsiyum birikmeleri olur ve bu sık görülen bir mamografi özelliğidir.
Duktal karsinoma in situ esas olarak kadın memesinde görülürken, erkek meme kanserlerinin %5’inden de sorumludur. Olguların %40-80’inde multisentriktir ve yaklaşık %10-20’inde ise bilateral olarak yerleşir. Yayımlanmış serilerde tüm biyopsi doku örneklerinde %7’lik bir saptanma sıklığı olduğu görülmektedir. DCIS’li kadınlarda invazif meme kanseri riski neredeyse 5 kat artar. İnvazif kanserler, genellikle DCIS’in başlangıçta saptandığı aynı kadranda, aynı taraftaki memede gözlemlenir, ki bu DCIS’in invazif duktal karsinomun anatomik bir öncüsü olduğunu düşündürmektedir. Tanıda bilateral mamografi çekilmesi önemlidir; birden fazla primer odak varlığı veya in situ kanserin yaygınlığı kontrol edilmelidir.
Mamografi veya diğer görüntüleme yöntemlerinde, fizik muayenede veya biyopside yaygın DCIS (örneğin 2 veya daha fazla kadranda) saptanan olgularda total mastektomi yapılması gerekir. Daha sınırlı hastalığı olan veya ilk eksizyonda veya re-eksizyonda negatif cerrahi sınırların elde edildiği birçok olguda MKC veya total mastektomi uygun tedavi seçenekleridir. Total mastektomiyle tedavi edilen kadınlarda lokal yineleme ve mortalité oranları %2’den azdır. Lumpektomi ve adjuvan RT uygulanan kadınlarda da benzer mortalité oranlan kabul edilmekle birlikte lokal yineleme oranları %9’a çıkmaktadır. Bu rekürrenslerin %45’i invazif kanser şeklinde olmaktadır. Mastektomi maksimum lokal kontrol sağlamasına rağmen uzun dönem neden-spesifik sağkalım açısından etkinliği MKC + tüm meme RT’sine eşittir K\ Mastektomi ile tedavi edilen kadınlar eş zamanlı rekonstrüksiyon için uygun adaylardır. Bu kişilere tedavi planlaması yapılırken rekonstrüksiyon hakkında mutlaka bilgi verilmelidir. Primer cerrahi tedavi seçeneği olarak MKC + RT için kontrendikasyonlar NCCN-2008’de şu şekilde belirtilmiştir: Mutlak kontrendikasyonlar
– Ipsilateral memede rekürrens veya kontrala-teral meme kanseri riski yüksektir
– Risk azaltıcı tedavi olarak profilaktik bilateral mastektomi düşünülebilir
Prospektif randomize çalışmalar göstermiştir ki negatif cerrahi sınırlar ile eksizyonu yapılan DCIS’da tüm meme ışınlaması memede rekürrensi azaltmaktadır ancak genel sağkalıma etki etmemektedir 3–4. Bazı randomize çalışmalarda rekürrens açısından düşük riskli kadınlarda (solid, kribriform ya da papiller alt tiplerinde, düşük grad, boyutu 0.5 cm küçük) RT yapılmaksızın sadece eksizyon yapılmasının uygun olacağı ortaya atılmışsa da5“6, NCCN-2008’de çapı 0.5 cm veya büyük olan bütün DCIS olguları için memeye RT önerilmektedir. Meme koruyucu cerrahi sonrası tüm meme ışınlaması lokal başarısızlık oranını %50 oranında azaltmaktadır. Tümör yatağına boost RT yapılması ise özellikle 50 yaş ve altındaki kadınlarda lokal kontrolü maksimuma taşıyacaktır. Hastanın yaşı, tümör çapı, tümör gradı ve temiz cerrahi sımr genişliği rekürrens riskini etkileyen faktörlerdir. DCIS’te 10 mm’nin üzerindeki cerrahi sınırların yeterli, 1 mm’nin altında ise yetersiz olduğu konusunda genel bir konsensüs vardır.
Sadece DCIS olan hastalarda aksiler diseksiyon önerilmemektedir. Ancak başlangıçta DCIS tanısı nedeniyle tedavi edilen olguların bir bölümünde invazif meme kanseri saptanacaktır ve bu hastalarda aksiler lenf nodu evrelemesi gerekecektir. Mastektomi ile tedavi edilecek olan DCIS olgularında da, daha sonra yapılması mümkün olamayacağı için sentinel lenf nodu örneklemesinin mastektomi ile eş zamanlı olarak yapılması düşünülmelidir7“9.
Duktal karsinoma in situ’nun primer cerrahi tedavisi yapıldıktan sonra uygun hastalarda hormonoterapi adjuvan tedavide akla gelmelidir. NSABP Meme Kanserinden Korunma Çalışmasında atipik duktal hiperp-lazisi olan ve tamoksifen ile tedavi edilmiş hastalarda invazif meme kanseri oluşumunda %86 azalma saptanmıştır11111. Benzer şekilde NSABP B-24 çalışmasında da DCIS olan kadınlarda MKC + RT yapıldıktan sonra tamoksifen tedavisinden fayda gördükleri saptanmıştır (mutlak riskte azalma %5, rölatif riskte azalma %37) 12.
Kaynaklar
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?