DAGEM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, yaptığı açıklamada, tüm arı ürünlerini kullanarak farklı kremler elde edileceğini, bunun için başlattıkları çalışmalarda önemli mesafe katettiklerini belirtti. Asıl amaçlarının birçok hastalığa iyi geldiğini kanıtladıkları arı zehrinden krem geliştirmek olduğunu vurgulayan Kekeçoğlu, “Çalışmalarımız henüz proje aşamasında fakat bu proje olgunluk kazanmaya başladı. Üzerinde çalıştığımız kremin yapım aşamasına gelindi.” dedi.
Yaptıkları çalışmalarda, arı zehrinin içerisinde bulunan maddeler nedeniyle heyecanlandıklarını ve bunların hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı üzerinde detaylı incelemelerde bulunduklarını anlatan Kekeçoğlu, şöyle devam etti:
“Zehrin içerisinde bulunan melittin maddesi kas hastalıklarında kullanılan bir madde. Yalnız bunun kullanımı arı sokturması yöntemiyle kullanılıyor. Henüz bu maddeden bir ilaç bulunmuyor. Bizi asıl heyecanlandıran, arı zehrinin içerisindeki diğer bir madde olan hyaluronidaz enzimi oldu. Günümüzde hyaluronidaz enzimi, fizyoterapi de kullanılıyor. Botoks işlemleri yaparken kullanılan ürün aslında hyaluronidaz enzimi içeriyor. Bu enzim hyorin daz asidin etkisini azaltıyor. Aynı zamanda botoks etkisi ile meydana gelen şekilsel bozuklukları düzenliyor. Botoks sonucu çoğu zaman yan etkiler oluşabiliyor ama hyaluronidaz enzimi bunun etkisini azaltıyor.”
Kekeçoğlu, üzerinde çalıştıkları ve yapım aşamasına getirdikleri kremin botoksla kullanılabilecek, ciltteki kırışıkları giderecek bir ürün olacağını vurguladı. Kırışıklıkları önleyen halihazırda kullanılan birçok krem bulunduğuna değinen Kekeçoğlu, “Ama bizim üreteceğimiz kremin, doğal bir üretim olacağından daha çok tercih edilen bir ürün olacağını düşünüyorum. Bayanlarımız için büyük bir müjde.” diye konuştu.
Projeye başlamadan önce dünya çapında benzer bir çalışma olup olmadığını incelediklerini dile getiren Kekeçoğlu, yurt dışında benzer çalışmalar yürütüldüğünü fakat üretim konusunda belirli noktalarda kalındığını söyledi.
Kekeçoğlu, üretilen benzer ürünün Türkiye’ye getirilişinde ciddi maliyetler çıkarıldığını aktararak, şu bilgileri verdi: “İthal edilebilir fakat bizim hedefimiz tamamen Türk malı bir üretim yapmak. Arıcılık konusunda oldukça ileride olan bir ülkeyiz. Hem arı sayısı hem de kovan sayısı açısından dünyanın birçok ülkesinin önünde yer alıyoruz. Ciddi bir üretim sektör kuvvetimiz varken, arı ürünlerini iyi değerlendirmememiz Türkiye için ekonomik bir kayıp. Bu ekonomik kaybın önüne geçmek için bilim insanlarının bu alanda daha fazla çalışma yapması, daha fazla gayret harcaması ve bu ürünleri bir değere dönüştürmesi düşüncesindeyiz. Bu amaçla yola çıktık. Hem sanayiye kazandırmak hem de ülkemizde yaşayan insanlara doğal güvendikleri ürünler kullandırmak istiyoruz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?