Fonksiyonel tıp yaklaşımı ile bireylerin kilo ve genel sağlık durumunun hasta olmadan önce korunabildiğini söyleyen İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Dyt. Yeter Çelik, bu beslenme şeklinin kilo vermenin yanı sıra özellikle kronik hastalıkların iyileşmesine çok önemli katkısı olduğunu belirtti. Fonksiyonel tıbbın uyguladığı doğru beslenme modeline geçişle bazı kronik hastalıkları tedavi edilebildiğini vurgulayan Dr. Dyt. Yeter Çelik, ayrıca olası pek çok hastalığı önlemenin de mümkün olduğunu dile getirdi.
Tıpta yeni bir uzmanlık alanı olan fonksiyonel tıp yaklaşımı hakkında Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtlayan Dr. Dyt. Yeter Çelik, fonksiyonel yaklaşımının sadece hastalıkların semptomlarını azaltmaya yönelik olmadığını aynı zamanda altta yatan nedenleri de ortadan kaldırarak, hastayı iyileştirmeyi hedefleyen bir yaklaşım olduğunu vurguladı.
Fonksiyonel tıp yaklaşımının Amerika’da 15-20 yıldır, Türkiye’de ise son bir iki yıldır gündemde olduğunu belirten Dr. Dyt. Çelik, “Merkezinde beslenmeyi esas alan ve ülkemizde yeni oluşan bu yaklaşım, fonksiyonel tıp alanında eğitim almış hekim ve diyetisyenin oluşturduğu bir ekip çalışmasını gerektirir. Fonksiyonel tıp yaklaşımını benimseyen uzmanlar, kişiyi bir bütün olarak ele alır, bir hastalığın ‘ne’ olduğu sorusu değil, ‘niçin’ ve ‘nasıl’ oluştuğuna yönelik sorular üzerinde durulur. “Hastalık yoktur, hasta vardır” yaklaşımıyla hasta değerlendirmekte ve hastalığın kök/temel nedenlerine inilirken, bu yaklaşım aynı zamanda kronik hastalıklara karşı koruyuculuk sağlar” bilgisini verdi.
Uygun hazırlanmayan kışlık yiyecekler zehirlenme ve ölüme neden olabilir!
Bazı kronik hastalıkların hem gelişmesinde hem de tedavisinde kişinin beslenmesinin önemine işaret eden Dr. Dyt. Yeter Çelik, fonksiyonel yaklaşımda yaşam şeklini değiştirmenin esas olduğunu kaydetti. Çelik şunları söyledi: “Günümüzdeki kronik çoğu hastalık vücudun bazı sistemlerindeki dengesizlikten kaynaklanır. Fonksiyonel yaklaşımda yaşam şeklini değiştirmek esastır. Kişinin beslenmesi de yaşam şeklinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Öyle ki, obezite, diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyonun yanı sıra haşimato tiroidit, romatoid artrit, migren, fibromiyalji gibi farklı hastalıkların hem gelişmesinde hem de tedavisinde kişinin beslenmesi çok önemlidir.
Örneğin; haşimato tiroidit, tiroit bezinin hasarına sebep olan kronik bir hastalıktır ve bir inflamasyon söz konusudur. Bu inflamasyonu azaltmak için beslenmede ne gibi değişiklikler yapılabilir? Öncelikle bu inflamasyonu tetikleyen paketli gıdalarda bulunan basit şeker, trans yağ asitleri ayrıca omega 6 içeren ayçiçek yağı, mısırözü yağı, civa maruziyeti fazla olan besinler beslenmeden çıkarılır. Haşimato tiroiditte sızdıran bağırsak sendromu denilen bir durum da olabilmektedir” diye konuştu.
Diğer taraftan gluten ve süt ürünlerine karşı hassasiyet gelişebileceğini, bu durumda bağırsak sağlığının yeniden sağlanması için dönemsel olarak gluten ve süt ürünlerinin beslenmeden çıkarılabileceğini kaydeden Dr. Dyt Yeter Çelik, “Elbette bu düzenlemeler kişiye özgü bir şekilde yapılmalıdır. Bu hastalığın iyileşmesinde ayrıca stres yönetimi, uykunun düzenlenmesi, toksik yükün azaltılması da çok önemlidir.
Zararlı yiyecekler nelerdir? Sağlıksız besinler sigaradan tehlikeli!
Görüldüğü üzere pek çok alanı dikkate alan fonksiyonel tıp yaklaşımı, tüm bu süreçleri değerlendirerek kişinin sorununu ele alıp ve bir ekip şeklinde tedavi planını hazırlamak ve uygulamak anlamına gelmektedir. Bu yönüyle bakıldığında kalıcı sonuç almak için vücut sisteminin dengesizliklerini ele alan bütünsel bir süreçtir” dedi.
Dr. Dyt. Yeter Çelik, diyetisyenlerin genel olarak uyguladıkları standart yaklaşımların fonksiyonel tıp ile değişim gösterdiğine dikkati çekerek, vücut bir sistem olarak görülüp, bu sistemdeki hastalığın en temel nedenine inildiğinde iyileşmenin kalıcı olduğunu anlattı. Dr. Dyt. Çelik, “Yeni nesil fonksiyonel tıp yaklaşımını benimseyen diyetisyenlerle kilo vermenin kalıcı hale geldiği görülmektedir. Bir bakıma ‘on kilo ver, sonra geri al’ dönemi kapanmaktadır. Bireyin kilo alımına sebep olan beslenme alışkanlıkları, besin hassasiyetleri, stres yönetimi ile beslenmesinin ilişkisi, mide-bağırsak sağlığı, uyku düzeni göz önünde bulundurulmakta, kapsamlı bir değerlendirme ile sağlıklı bir kilo kaybı sağlanmaktadır. Ayrıca kaybedilen ağırlık kalıcı olarak korunabilmektedir” diye konuştu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?