Grip virüsü kendini değiştirerek daha dayanıklı hale gelen ve yaygın ismiyle domuz gribi olarak bilinen şekliyle ortaya çıkabiliyor. Her grip domuz gribi değil fakat domuz gribini tanımak ve ondan korunmak hayati önem taşıyor. Domuz gribinin belirtileri tıpkı mevsimsel grip gibidir. Ateş, üşüme-titreme, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kas ağrıları, baş ağrısı, kırgınlık, halsizlik, bulantı, ishal gibi şikayetler olabilir. Ayırım laboratuar olarak PCR testleri ile yapılarak konulabilir. Domuz gribi hafiften-ağır hastalık tablosuna kadar değişen bir klinikle seyredebilir. Ancak gebeler, çocuklar ve kronik hastalığı olan kişiler yüksek risk taşır. Grip virüsü her yıl değişime uğrar. Bu nedenle grip aşının da her yıl tekrarlanması gerekir.
Grip belirtileri ile bir sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda gribin türünü belirlemek için kan testleri yapılıyor. Testin influenza A pozitif sonuç vermesi ise domuz gribi anlamına gelmiyor. Hastanın durumu çok ciddiyse ve domuz gribini düşündürüyorsa hekim hastadan isteyeceği özel ve ileri testlerin sonuçlarına göre gribin tanısını koyuyor. Burada asıl amaç; domuz gribi varsa hastayı izole etmek, tedavi altına almak ve toplum sağlığını korumak.
Domuz gribinde risk gruplarında ölüm riski artar. Özellikle yaşlılar, gebeler, küçük çocuklar, morbid obezler, kronik hastalığı (astım, kalp hastalığı, diyabet, böbrek hastalığı, kanser hastaları…) olanların risk faktörü yüksektir. Risk grubunda olanların grip şikayetlerinin başlaması durumunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak destek almaları gerekir. Bu hasta gruplarında antiviral tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, şikayetler başladıktan sonraki 48 saat içinde etkindir. Geç başlanması durumunda etkisiz kalır. Antibiyotikler domuz gribinde etkisizdir.
Domuz gribi aslında H1N1 (Influenza A) adlı mevsimsel grip virüsünün kendini değiştirerek daha dayanıklı hale gelmiş haliyle oluşturduğu grip demek. Dolayısıyla insanlar daha az sıklıkla domuz gribi virüsü ile karşılaşıyor fakat daha ağır hastalık geçiriyorlar. Mevsimsel grip ile domuz gribi arasındaki farklara baktığımızda hastalık belirtilerinin daha ağır ve ciddi olduğunu görüyoruz. Domuz gribinde ateş daha yüksek, hapşırık ve burun akıntısı daha az, solunum güçlüğü ve zatürre sık görülüyor. Yine domuz gribinde kas ağrıları ve halsizlik mevsimsel gripten daha fazla. Hal böyle olunca domuz gribi olan hemen her hasta hastaneye yatarak tedavi olmak durumunda kalıyor.
Öksürük ve hapşırma yoluyla, hasta kişinin tükürük zerrecikleri havaya yayılarak sandalye, masa gibi yüzeylere bulaşabilir. Kişi virüsün bulaştığı bir yere dokunduktan sonra ellerini ağzına, gözlerine veya burnuna sürerse virüs bulaşabilir. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini etkileyen ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör söz konusudur. Hasta kişinin temasının olduğu bu yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller yıkanmalıdır. Domuz gribi ve mevsimsel gripten korunmada genel hijyen kurallarına uyum önemlidir; yani öksürme ve hapşırma sonrası ellerin su ve sabunla iyice yıkanması veya alkol içeren el antiseptikleri kullanılması, hasta kişilerle temas durumunda maske kullanılması ve ellerin yıkanması, hasta kişinin bulunduğu ortamın sık sık havalandırılması gereklidir.
Ne yazık ki mevsimsel grip ve domuz gribinde kesin tedavi yöntemleri bulunmamaktadır. Bol sıvı almak, ateş düşürücü ilaçlar kullanmak ve dinlenmek ana tedavi şekli. Ana bulaşma kaynağı salgılar olduğundan ellerimizi sık sık yıkamak, öpüşüp sarılmamak, salgın şüphesinde koruyucu maskeler takarak kendimizi korumak çok önemli.
Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar hem mevsimsel gripten hem de domuz gribinden ciddi olarak etkileniyor. Daha fazla risk altında olanlar aşılanma ile grip virüslerinden korunabiliyor. Sonuç olarak her grip domuz gribi değil fakat domuz gribini tanımak ve ondan korunmak hayati önem taşıyor.
“Gripten korunmak için hasta olan kişilerin öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burunlarını bir mendille kapatmaları ve mendili çöpe atmaları, ellerin dezenfektan veya sabunla sık sık yıkanması, kapalı ortamların havalandırılması ve çevredeki eşyaların temizliğine dikkat edilmesi, hasta kişilerin mümkünse kalabalık ortamlara girmeyerek istiraharat etmesi gereklidir. Ayrıca grip aşısını özellikle risk grubunda olanların olması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Hastalık teşhisi koymak için öncelikle hastanın şikayetlerine göre, influenza tarama testleri yapılıyor. Gribin tipi belirlenmek isteniyorsa ve doktor gerekli görürse PCR testleri yapılıyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?