Doktorlar hakkındaki şikayet olgularında Yargıtay yaklaşımı

Yazan Dr. Erkin Göçmen
26 Aralık 2018   |    8 Aralık 2020    |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Medyada Sağlık Haberleri, Üye Yazıları Print

Hukuk sistemimiz şikayet hakkını bir “temel hak” olarak kabul etmiş ve bu hak Anayasanın himaye ettiği haklar demeti içine alınmıştır. Nitekim Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde iddia ve savunma hakkına sahip olduğu ifade edilmektedir. Anayasamızda kabul edilen temel haklardan bir diğeri de kişilerin maddi ve manevi varlıklarını koruma ve geliştirme hakkıdır.

Şüphesiz hukuk düzeninde hiçbir hakkın sınırsız kullanımına izin verilemez. Anayasal haklar da yine Anayasanın izin verdiği çerçeve içinde kullanılabilir. Bu bakımdan şikayet hakkı için de deyim yerindeyse “limitsiz teminat” sağlayan bir hukuki güvence mevcut değildir. Şikayet hakkının da özellikle “kişilerin maddi ve manevi varlıklarını koruma ve geliştirme hakkı”nı ihlal eder şekilde kullanılmaması gerekir. Bu ihlalin gerçekleştiği durumlar için genel olarak “haksız şikayet” deyimi kullanılmaktadır.

Şikayetin sonuçsuz kalması

Elbette bir şikayetin sonuçsuz kalması veya şikayetçinin yakınmasında haklı bulunmaması her zaman “haksız şikayet” olarak değerlendirilmez. Haksız şikayetten söz edebilmek için bu hakkın “kişilerin maddi ve manevi varlıklarını koruma ve geliştirme hakkı”nı ihlal edecek ölçüde kötüye kullanılmış olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda “kötüye kullanımın” ölçüsünün ne olduğu sorusunun cevaplanması gerekmektedir.

Yargıtay’dan laparoskopik safra taşı ameliyatına ilişkin malpraktis kararı

Bu ayrımı yapmakta yararlanılacak en önemli kriter, şikayet hakkının kullanan kişinin gerçekten bu haktan yararlanmasını haklı gösterecek delil, işaret, ipucu veya emarenin mevcut olup olmadığıdır. Bunlardan herhangi birisi mevcut ise şikayet haksız sayılmamaktadır. Burada şikayetin hukuka uygun sayılması için bu delil, işaret, ipucu veya emarenin mutlak anlamda bir kanıt değerinin bulunması şartı aranmaz. Bir diğer deyişle delil, işaret, ipucu ve emarelerin güçsüz, dolaylı ve/veya kuvvetsiz olması halinde bile “haksız şikayet”ten söz edilemez.

Diğer yandan şikayet hakkının dürüstlük ilkesine aykırı kullanımı her zaman haksız şikayet olarak kabul edilmelidir. Keza kamu görevlilerinin görevlerini mevzuata ve yetkili amirin emrine uygun olarak yapmış olmaları halinde (bu görevin ifasının olumsuz sonuçlarına maruz kalınmış olunsa dahi) salt bu görevin ifası ile alakalı şikayetler de haksız şikayet olarak kabul edilmektedir.

Bu yazımızda ele alacağımız olgu da bir doktor hakkında yapılan şikayetin ‘haksız şikayet’ sayılıp sayılmayacağı ile ilgilidir. Bu olayda, hekim bir üniversitenin göz hastalıkları bölümünde öğretim üyesidir. Hasta görme kusuru sebebiyle bu hekime başvurmuş ve ameliyat edilmiştir. Daha sonra hasta ameliyat neticesinde zarar gördüğünden bahisle Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe vermek suretiyle şikayette bulunmuştır.

Ancak rektörlük tarafından yapılan soruşturma neticesinde uygulanan ameliyatın tıp kurallarına uygun olarak yapıldığı ve hekimin kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir.

Bunun üzerine hekim tarafından kendisi hakkında haksız şikayette bulunduğu iddiası ile hasta aleyhinde manevi tazminat davası açılmış ve Yerel Mahkemece hekimin istemi kabul edilerek, şikayet hakkının kötüye kullanıldığından bahisle, hastanın manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin ambulansta ölüm kararının anlamı ve sonuçları

Konu Yargıtayın önüne gelmiştir. Ancak bu hususta Yargıtay yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde yaptığı değerlendirme sonucunda Yerel Mahkeme kararını bozmuştur. Yüksek Mahkeme, hastanın şikayetinin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, hastanın şikayetini haklı gösterecek emarenin bulunduğu, ayrıca hastanın şikayet dilekçesinde hekimin kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil eden ifadelerin bulunmadığı gerekçesiyle şikayet hakkının kötüye kullanılmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Yargıtayın bu değerlendirmesi şüphesiz bütün şikayet olguları için geçerli değildir ancak bu hususta Yüksek Mahkemenin yaklaşımı konusunda genel çizgileriyle fikir vericidir. Başka örnek olguları sonraki yazılarımızda ele alacağız.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Harun tepeli
Harun tepeli
5 yıl önce

Hocam idari mahkeme için hastanın başvuru süresi varmıdır zamanaşımı

Araç çubuğuna atla