Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Aslıhan Dönmez, “pazartesi diyetçileri” diye tarif edilen bu kişilerin “diyet-yeme atağı-diyet” kısır döngüsünde dönüp durduklarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Pazartesi diyetçileri diyet yapmaya karar verip diyete başlayan, bir kaç gün diyet uyguladıktan sonra yeme atakları yaşayıp diyeti bozan, sonrasında pişmanlık ve suçluluk hissedip tekrar diyet yapmaya karar veren kişilerdir. Diyet-yeme atağı-diyet kısır döngüsünde dönüp dururlar. Bu durumun iki temel nedeni vardır: Doğru ve kendileri için uygun diyeti yapmıyor olmaları ya da diyet yapma becerilerinin gelişmemiş olması.
Metabolizmayı yoran 7 diyet hatası ve Zayıflamak için yapılan yanlışlar
Yeryüzünde en iştah açıcı şey açlıktır. Aç olan insan sürekli yemek düşünür ve yemeğe ulaştığında da imkânı varsa o yemeği aşırı ölçüde yer. Bu, herkes için geçerlidir. Günümüzde hızlı kilo verdirici, “şok” diyetler çok popüler. Bir an önce kilo vermek ve forma girmek isteyen kişiler bu diyetleri uyguluyor. Bu diyetler kişiyi aç bırakıyor, dolayısıyla iştahı çok açıyor ve kısa süre içerisinde kişi diyet yapmayı bırakıp hızlı bir şekilde eski yeme düzenine dönüyor ve kaçınılmaz olarak kilo alıyor. Sonra pişmanlık hissedip tekrar diyet yapmaya başlıyor ve Pazartesi diyetçisi haline dönüyor.
Doğru diyetler kişiyi aç bırakmayan, öğün atlatmayan ve düzenli yemeyi sağlayan diyetlerdir. Kişiye uygun diyet de kişinin ağız tadına ve yeme alışkanlıklarına uygun, uygulama kolaylığı açısından kişinin tercihlerine göre düzenlenmiş olan diyetlerdir.”
Prof. Dr. Aslıhan Dönmez, doğru ve kişiye uygun diyet yanında, kişinin diyet yapma becerilerini geliştirmesini Pazartesi diyetçisi haline gelmesini önleyeceğini belirterek şu tavsiyelerde bulundu: “Diyet yapma becerisi, aslında bir nevi zayıf insanlar gibi düşünmek ve davranmak demektir. Çevremizde bu becerilere sahip insanları görebilirsiniz; istedikleri her şeyi yiyip zayıf kalırlar ve diyet yapma gibi bir sorunları hiç olmamıştır. Bu insanlarda bu beceriler doğal olarak vardır. Bazı insanlar ise bu becerileri öğrenerek geliştirmek zorundadır. Bu becerilerden bazıları şunlardır:
Çoğunlukla hızlı ve ne yediğimizin farkına varmadan yiyoruz. Oysa beynimize “doydun” sinyali yemeğe başlamamızdan 20 dakika sonra ulaşıyor. Eğer öğünümüz 5-10 dakika sürüyorsa, tabağımızdaki yiyecek bittiği halde kendimizi tok hissetmeyiz. Dolayısıyla biraz daha yemek alabiliriz. Bu da daha fazla yememize neden olur.
Olumsuz bir duyguyu (öfke, üzüntü, can sıkıntısı vb.) gidermek için yemek yiyorsak aşırı yeme olasılığımız fazladır. Üstelik yemek yeme olumsuz duyguyu sadece kısa vadeli olarak giderir, uzun vadede ise kilo almanın yarattığı suçluluk ve pişmanlık kişiyi gene duygusal yemeye iter.
Spor yapmamak için çoğunlukla bahane üretiriz; yorgunum, zamanım yok, üşeniyorum gibi. Oysa sadece alınan kaloriyi azaltmak uzun vadede kilo vermek için yeterli olmaz, harcanan kalorinin de arttırılması gerekir.
İnsan davranışlarını düşünceleri yönlendirir. Yeme ve kalori harcama konusunda zayıf insanlar gibi düşünebilirsek, diyet yapma davranışlarımızı da yönlendirebiliriz. Bu becerilerin kazanılmasında size yardımcı olacak bir psikoterapi türü Bilişsel Davranışçı Terapi’dir. Bilişsel Davranışçı Terapi tüm dünyada yaygın olarak kullanılan, diyet yapma becerilerini kazandırma konusunda etkinliği araştırmalarla gösterilmiş, kanıta dayalı bir psikoterapi yöntemidir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?