Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’nde 2008 yılının Aralık ayı itibariyle organ nakli yapmaya başladıklarını söyleyen Merkezin Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, “Bu tarihten itibaren 3435 böbrek, 250 karaciğer ve 40 adet pankreas nakli gerçekleştirdik. Temel olarak üzerinde uğraştığımız organ nakli, böbrek. Çünkü Türkiye’de en çok böbrek nakline ihtiyaç var. Türkiye’de yılda 7 bin kişiye böbrek nakli yapılması gerekiyor ama şu anda toplam 3 bin böbrek nakli yapılabiliyor. Bu rakamı arttırmak için de elimizden geleni yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapılan bilimsel araştırmalarda Türkiye’de 70 bin diyaliz hastası olduğunun tespit edildiğini belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş, Türkiye’de kronik böbrek hastası sayısının ise 2 milyon civarında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Demirbaş, “Bir kronik böbrek hastası, diyaliz tedavisi aldığında devletin sağlık bütçesinden 70 kişinin aldığı kadar bir payla tedavi edilebiliyor. Ancak kendisine böbrek nakli yapılırsa, aynı hasta ilk yıldan sonra sadece 8 kişinin sağlık bütçesinden aldığı payla tedavi edilebiliyor. Bu durum hem hastalarla ilgili hayati bir sorun hem de Türkiye’yi ekonomik olarak etkileyen bir durum. Bu nedenle Türkiye’de böbrek nakli çok önemli” şeklinde konuştu.
Kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakli sayısının canlı vericili böbrek nakline göre daha az olduğunu söyleyen Prof. Dr. Demirbaş, “Türkiye’de beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan yapılan nakil oranları maalesef çok az. Bu, bizim için ciddi bir sorun. Ama yine de canlı vericili böbrek nakli yaparak bu hastaları diyalizden kurtarabiliyoruz. Diyalize giren hastalarda beklenen yaşam süresi, böbrek nakli olanlarda beklenen yaşam süresinin 5’te 1’dir. Diyalize başlayan her 100 hastanın 5 yıl sonra yüzde 59’unu, 10 yıl sonra da önemli bir kısmını kaybediyoruz. Böbrek nakli yapılan hastalarınsa 10 yıl sonra yüzde 75 ila 80 arasındaki oranı hayatta kalıyor. Böbrek nakli aslında hastaları diyalizden kurtaran değil, hayat kurtaran bir yöntemdir” dedi.
Böbrek hastalığının Türkiye’deki dağılımı konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Demirbaş, Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan bilimsel çalışmada en fazla böbrek hastalığının Güneydoğu Anadolu ve Marmara Bölgesi’nde görüldüğünü belirtti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ilk sırada olmasının nedeninin ise kişilerin su kullanımı ya da kronik böbrek yetmezliği gelişmeden hekime başvurmaması gibi nedenler olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Demirbaş, “Türkiye’de böbrek hastalığı görülme sıklığı Batı ülkelerine göre bir miktar daha fazladır. Bunun nedeniyse; diyabet, hipertansiyon vb. hastalığı olanların çok daha erken doktor takibine girip, böbrek yetmezliği gelişmesinin en azından geciktirilmesidir” ifadelerini kullandı.
Böbrek nakli yaptıkları hastanın bir yıl sonunda hayatta kalma oranının yüzde 98,50 olduğunun altını çizen Prof. Dr. Demirbaş, “Bugün diyalize başlayan hastaların Türkiye’de yüzde 18’i bir yıl sonunda hayatını kaybediyor. Yani aslında kronik böbrek hastalığı bir anlamda bazı kanser türleriyle sağ kalım açısından neredeyse eşit. Fakat kronik böbrek hastalığının bir farkı var. Kronik böbrek hastalığı böbrek nakliyle tamamen tedavi edilebiliyor. Kanser ise daha değişik tedavilerle tam olarak tedavi edilemeyebiliyor. Bu yüzden biz baştan beri organ nakline çok önem verdik. Türkiye’nin hemen hemen her il ve ilçesinden, hatta 47 farklı ülkeden hastalara böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirdik” diye konuştu.
Son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın organ nakline bakış açısının çok değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Demirbaş, “Organ nakli, bir devlet politikası olarak kabul edildi. Bu da ciddi oranda organ nakli sayısının artmasının önünü açtı. Organ nakli, devlet tarafından desteklenmesi gereken bir durumdur. Çünkü organ nakli bekleyen hastaların çoğunun yüzde 95’inin sosyal güvencesi, ekonomik düzeyleri orta veya ortanın altındaki seviyededir. Bu yüzden devletin mutlaka desteklemesi gerekiyor. Resmi verilere göre biz, son 7 yıldır ABD ve Avrupa Birliği’ndeki yaklaşık 700 organ organ nakli merkezi arasında en çok böbrek nakli yapan merkeziz” ifadelerini kullandı.
Böbrek hastalıklarının bir kısmının genetik geçişli olduğunu belirten Prof. Dr. Demirbaş, akraba evliliğinin de böbrek hastalığına etki ettiğini ifade ederek “Bazı tip böbrek hastalıkları vardır, akraba evliliği olmasa da böbrek yetmezliği gelişebilir. Böbrek nakli yaptığımız en küçük yaştaki hastamız 6.5 kiloydu ve 8 aylıktı. 78 yaşındaki hastalara da böbrek nakli yaptık. Böbrek hastalığının bir kısmı genetik geçişlidir ama daha önemli sebebi diyabet ve yüksek tansiyondur” dedi.
Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi olarak 2014 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen böbrek nakillerinin 5’te 1’ini yaparak önemli bir başarıya imza attıklarını söyleyen Prof. Dr. Demirbaş, şöyle devam etti: “53 yaşındayım ve 5 bine yakın organ nakli yapmış bir cerrahım. Türkiye’deki ilk doku uyumsuz böbrek naklini, ilk kan grubu uyumsuz böbrek naklini, ilk çapraz böbrek naklini ve daha birçok ilki gerçekleştirdik. Gerçekleştirmeye de devam edeceğiz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?