“Pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin yani vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini tanıyamaması sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir.” Pankreas insülini üretemediği için hastalar ömür boyu enjeksiyon yoluyla insülini almalıdır, daha çok çocuklarda ve erişkinlerde görülür.
ise, insülin gerektiği gibi kullanılamaz yani “hastalarda insülin salgılanmasındaki yetersizlikten çok dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç sonucunda glükoz metabolizması bozulmaktadır.” Kiloları fazla olan ve yetişkin bireylerde sıklıkla görülür. “Genel olarak şeker hastalarının %90′ını oluşturduğunu ve kuvvetli bir genetik yatkınlık zemininde geliştiği bilinmektedir.” Birde gebelik döneminde oluşan şeker hastalığı vardır,bu da gebelikten sonra düzelme gösterir.
“ Bir kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanır.” Diyabet hastalığı farklı tiplerdedir dedik ve bu ayrımları açıkladık, buna bağlı olarak diyabet belirtileri her insanın vücudunda farklı şekilde görülmesine rağmen genel olarak belirtileri; ağız kuruluğuna bağlı çok su içme, sürekli iştah, aşırı yemek yeme, idrara çok çıkma ve açlık halinde aşırı sinirlilik şeklinde özetlenebilir.
Diyabet tedavisi hastalığın tipine göre değişmek ile birlikte, bilim adamlarının yaptığı tüm çalışmalar rağmen kalıcı bir iyileşme sağlamamaktadır. Bunun için birey yaşamına kendi yön vermek durumundadır. Çünkü diyabet tedavisi her şeyden önce kişinin kendi kendine uyguladığı bir düzenli yaşam programıdır. Diyabetli kişiler, düzenli doktor kontrolü, düzenli beslenme ve kişiye özel egzersiz programlarıyla hastalıklarıyla başa çıkmada büyük yol kat edebilirler. Yeterki istesinler.
Annem de bir şeker hastası, ananemden gelen bir miras! Sanırım 40 yaşından sonra teşhis konuldu, ilk başlarda insülin kullanmıyordu fakat düzensiz beslenme, egzersizden yoksun hareketsiz bir yaşam tarzı ve daha önemlisi beni dinlememesinden kaynaklı, insülin iğnelerine başladı. Ve hala devam etmekte hem insüline, hem de beni dinlememeye Günlük yaşam sürecimiz ne kadar hareketli?
Bu soruya aldığım yanıtlar, ki genelde ev hanımlarından “evde 1 dakika bile durmuyorum, hep iş yapıyorum” şeklinde oluyor malesef bahsettiğimiz egzersiz kapsamına dahil olmuyor. İnanın hanımlar, evde kendinizi bu kadar yıpratmanız sadece ve sadece ilerleyen yaşlarda karşılaşacağınız fiziksel rahatsızlıkların tetikleyicisi olacaktır. Ve diyabet hastaları için olmadığı gibi sağlıklı birey içince çözüm olmaz.
En başta sağlıklı kilo vermenize yardımcı olur, kan şekerini düşürücü etki yapar, iş yapma kapasitesini arttırır. Bireyin kendini daha zinde hissetmesini, verimli oksijen kullanımını ve kasların kuvvetlenmesini sağlar, depresyonu azaltır, insülinin daha iyi kullanılmasını, kalp ve dolaşım sisteminin daha iyi çalışmasını ve hastalık riskini azaltarak , tip II diyabette kullanılan insülin ilaçlarının azalmasına yardımcı olur. Düzenli egzersiz ve kilo verme, çoğunlukla kan şekerini düşüren ilaç kullanımını azaltmaktadır.
Bir egzersiz programına başlamadan önce sahip olduğumuz hastalığı tanıyıp, diyabetle yaşam felsefesine hakim ve kendimize inanan bireyler olarak bilinçli bir destek alınması geregine inanmalıyız, aksi takdirde farkına varmadığınız bir hastalığımız, yada yanlış bir egzersiz bize başka sorunlar çıkarabilir.
Egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktoruna danışmalı şiddeti ve süresi hakkında konuşmalı ve doktorunun verdiği onay ile birlikte egzersiz danışmanıyla birlikte egzersini tasarlamalı. Diyabeti kontrol altında ve herhangi bir komplikasyon yoksa normal bir vücut kompozisyonu değerlendirmesiyle egzersiz yapabilir. Egzersiz kan şekerini etkileyebileceği için şiddeti egzersiz danışmanı ve doktoru ile birlikte kontrol altında değişkenlik göstermelidir. Kan şekeri 250 md/dl nin üzerinde ise egzersiz yapmamalı çünkü bu durumda insilüne daha fazla ihtiyaç duyacak ve kaslar şekeri yeteri kadar kullanamayacaktır, aynı zamanda idrarda keton varsa egzerisiz yapılmamalıdır.
Egzersiz öncesi kan şekeri ölçülmeli 100 mg/dl nin altında ise hipoglisemi denen kan şekerinin aşırı düşmesi gerçekleşebilir. Egzersiz sırasında hipoglisemiye uğranırsa kana çabuk karışan basit şeker yada şeker tabletleri kullanılabilir. İnsülin kullanılıyorsa, egzersiz yapılacak bölgeye insülin yapılmamalıdır. Hipogliseminin önlenmesi, tokluk hiperglisemi ve hiperlipidemisinin kötü etkilerini ortadan kaldırmak için egzersizin öğün ve ara öğünden 1 SAAT SONRA yapılması uygundur.
Yemek öncesi egzersiz yapmak isterseniz karbonhidrat almanız hipoglisemi riskini azaltacaktır. Kilo kontrolü yada kilo vermek için egzersiz yapıyorsanız doktorunuzla görüşüp insülin dozunu ayarlayabilirsiniz. Uzun süreli egzersiz yapılacaksa, hipoglisemi riskine karşın yanınızda basit şeker yada tablet bulundurabilirsiniz.
Egzersiz sırasında kıyafet ve özellikle ayakkabı seçiminiz önem arz etmektedir. Egzersizin vücuda yararlı olabilmesi için egzersiz süresi en az 30 dakika olmalıdır. Kalp hızında artış olmalıdır (yaşa göre belirlenen şekilde) Egzersiz sürekli olarak programlı bir şekilde sürdürülürse vücuda yararları ortaya çıkar. Egzersizin insülin duyarlılığına olumlu etkileri egzersiz programına 2 günden fazla ara verilirse kaybolur.
Metabolik etkilerin gerçekleşmesi için en az haftada 3 gün yapılması gereklidir. En iyi sonuçlar gün aşırı yapılan egzersizler ile sağlanmıştır. Haftada 4 kez orta şiddette egzersiz yapanlardaki metabolik etkilerin haftada 2 kez ağır şiddette egzersiz yapanlara göre daha iyi olduğu gözlenmiştir. Egzersiz öncesi ve sonrası mutlaka şeker ölçülmeli ve not edilmelidir. Böylece egzersiz şiddetinizi ve öğünlerinizi düzene sokabilirsiniz. Egzersiz sırasında nefes alış verişine dikkat edilmeli, egzersizler düşük veya orta düzeyde yapmalı, ısınma, esneme ve soğuma gibi temel prensipler mutlaka uygulanmalıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?