“Ksilitolün düzenli bir şekilde şeker yerine kullanımının etkisi bazı yönlerden pozitiftir. Ağızda çözünürken tükürük salgılanmasını uyarmaktadır. Bu durum, tükürüğün mine oluşumu ve sertleşmesi için gerekli olan çok miktarda kalsiyum fosfat içermesi açısından avantaj sağlamaktadır. Ksilitol minenin içinde minerallerin depolanmasını destekler. Ayrıca ağız içindeki asit içeriklerinin etkisini azaltır. Diş çürüklerine neden olan bakterilerin dişlerin üzerine yapışması ve orada kümelenmesi için düşük seviyede pH’a ihtiyaçları vardır. Çürük oluşturan bu bakteriler (s. mutans) sadece asit ortamda (pH seviyesi 4-5) zarar verici plak oluşturabilir. Ksilitol ağız içindeki pH seviyesini arttırarak dişlerin çürük oluşumuna karşı korunmasında önemli derecede katkı sağlar.”
Diş Hekimi Pertev Kökdemir, “Ağız ortamında ksilitolün bulunması, şeker ya da nişasta gibi karbonhidratları laktik aside dönüştürerek dişte hasara sebep olan bakterilerden etkili bir biçimde korunma sağlar. Günlük olarak düzenli kullanıldığında, ağız florasının olumlu yönde değişmesine yardım eder. Bu yönden ksilitol, streptococcus bakterisi popülasyonunu etkileyerek çarpıcı biçimde çürük oluşma potansiyelini azaltır. Ksilitol, bakterileri öldürmez ama zarar verici içeriklerinin üretimine engel olur. Finlilerin yaptığı çalışmalara göre ksilitolün gün boyunca katkı sağlaması için kullanılması gereken optimal günlük miktar 9-12 gram arasındadır. Günümüzde ksilitol; sakız, pastil ve ksilitol tozlarından sağlanabilir” diyor.
Almanya’da tüm yetişkinlerin sadece yüzde 1’inin çürüğü yoktur diyen Diş Hekimi Pertev Kökdemir sözlerine şöyle devam ediyor; “Çürük, bakteriler tarafından üretilen asitlerin dişleri etkilemesi sonucu oluşur. Bu durum şeker ya da nişastanın metabolize edilmesinden kaynaklanır. Bakterilerin dişlerin yüzeyine yapışması için asidik ortam (pH 4-5) gereklidir. Eğer bakteriler dişlerin boyun kısımlarında birikir ve plak üretmeye başlarsa; periodontal hastalıklar görülebilir. Bu süreç boyunca yayılmış bakteri artıkları dişeti iltihabına (gingivitis) neden olur. Bu hastalığın ileri safhası periodontitis olarak adlandırılır ve sadece dişeti çekilmesi değil, dişler etrafında kemik kaybı da görülür.”
Diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının önlenmesindeki en etkili yöntem, diş fırçalama ve diş ipi kullanımından oluşan ağız bakımını kapsayan mükemmel bir önleyici tedavidir diyen Kökdemir, “Aynı zamanda beslenme de önemli rol oynamaktadır. Sağlıklı ve mümkün olduğunca az şeker kullanımı olmalıdır. Özellikle bunlara ek olarak düzenli ksilitol kullanıldığında çürük oluşturan bakterilerin hiç şansı olmayacaktır” dedi.
Her yemekten sonra yarım çay kaşığı ksilitolün ağza alınması tavsiye edilir diyen Diş Hekimi Pertev Kökdemir, “Ksilitol yenmemelidir” diyerek de özellikle uyarıyor. “Çünkü bu madde en iyi ağız boşluğunda çözündüğünde yarar sağlar. Bu süreçte pH seviyesinin yükselmesinde istenilen etkinin sağlanması için tükürük üretimi hızlanır. Dişlere yararı için bir dakika boyunca ağızda kalmalıdır. Ksilitol antibiyotik gibi çürük yapan bakterileri direkt olarak öldürerek etkilemez. Ama şeker ve nişastanın laktik asite dönüşmesini önler. Bunun ötesinde pH seviyesini yükselterek bakterilerin diş yüzeyine yapışmak amacıyla bir araya toplanmasına engel olur.”
“Ağzın ksilitol ile çalkalanması sonucu tükürük içeriğinde bulunan kalsiyum fosfat sayesinde meydana gelen remineralizasyonla (yeniden mine oluşumu) diş yüzeyinin daha pürüzsüz, kaygan bir hal alması dikkat çekici bir etkidir. Her gargaradan sonra diş yüzeyi daha da pürüzsüz bir hal alır ve bu da bakterilerin dişlere yapışmasını zorlaştırır. Birçok çalışma düzenli gargara yapma, sakız çiğneme ya da pastillerin kullanımının çürük oluşumunda bilinen en etkili önleyici tedavi yöntemleri olduğunu ifade etmektedir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?