Çocuklarda dil ve konuşma problemleri ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Dil ve konuşma bozukluğu denince ilk akla gelen sorunlar; dil gecikmesi (konuşmaya geç başlama), kekemelik, artikülasyon bozukluklarıdır ( halk tabiri ile harfleri söyleyememe). Dil ve konuşma bozuklukları denince aslında birçok farklı problemden bahsedilmektedir. Çocukta gözlenen mevcut problemin ne olduğunun, ne zaman ve nasıl müdahale edilmesi gerektiği konusunda uzman görüşü alınması çok önemlidir.
Çocuğunuz L, R, D, S, T, harflerini söyleyemiyorsa, ankiloglossi hastası olabilir
Ancak çocuğun konuşması ile ilgili bir sorun söz konusu olduğunda genellikle kulaktan dolma bilgilerle ya da bilimsel dayanağı olmayan internet kaynakları referans alınarak değerlendirme ve tanı süreci gecikmektedir.
Erkek çocuklar ile kız çocuklar arasında dil gelişimi arasında fark olabileceği düşünülse de bu tahmin edildiği kadar büyük bir fark değildir. Örneğin 3 yaşına gelmiş ve hala konuşmuyor olan bir çocuğun sorununu erkek çocuğu olması ile açıklamak doğru değildir. Dil ve konuşma bozuklukları erkeklerde kızlara oranla daha sık gözlenmektedir. Ancak bu durumu erkek çocuğudur zamanla açılır şeklinde yorumlamak süreci olumsuz etkiler.
Aksine erken değerlendirme ve tanı sorunun daha da büyümeden çözülmesine yardımcı olur. Örneğin mevcut konuşma sorununun altında yatabilecek farklı problemlerin araştırılması konusunda yol gösterilir ve yaşına uygun gözlem ve değerlendirme yapılarak çocuğun dil ve konuşma becerileri hakkında görüş sahibi olunabilinir.
Özellikle artikülasyon bozuklukları ( harfleri söyleyememe) söz konusu olduğunda genellikle aileler çocuğun okula gitmesiyle sorunun düzeleceğini düşünür. Oysaki çoğu kez okul yaşı müdahale için geç bir dönemdir. Aksine çocuk okula başlamadan bu sorunlar ortadan kalktığında çocuğun olasılıkla yaşayacağı akademik performansına dair sıkıntılarda azaltılmış olacaktır.
Dil ve konuşma terapisinde çocuğun yaşı ve kişisel özellikleri dikkate alınarak değerlendirme yapılır. Hem değerlendirme hem de terapi sürecinde yaşına uygun yöntem ve materyal kullanılarak çocuk ve aileye yardımcı olunur. Dil ve konuşma becerilerine dair sorun yaşayan bir çocuk destek almayıp bu sorunla toplum içerisinde olduğu süreçte psikolojik olarak travma yaşamaya daha açık halde olur.
Özellikle okul öncesi ya da ilköğretim sürecinde olan çocuklar yaşadıkları sorun nedeni ile arkadaş ilişkilerinde sorun yaşayabilmektedir. Benzer şekilde dil ve konuşma becerileri geciken bir çocuk da daha hırçın ya da iletişime kapalı olabilmektedir.
Akıcı konuşma bozukluğunda bilimsel dayanakları olan ve kişiye özel terapi programlanır. Süresi ve terapide izlenecek yol kişiye özeldir. Standart bilgisayar programı dayanaklı yöntemlerin bilimsel olarak kanıtlanmış uzun dönemli kalıcı etkileri yoktur.
Hayır değildir. Psikolojik faktörlerin kekemeliği tetiklediği ya da ortaya çıkmasını kolaylaştırdığı düşünülebilir ancak sadece psikolojik bir travmanın sonucu ortaya çıktığı düşünülmemelidir. Kekemeliğin halen nedeni tam olarak bilinmemekle beraber birden fazla etkene bağlı olduğuna dair düşünceler ağırlık kazanmıştır.
Çocuğun dil bağı kısa ve dil hareketlerini kısıtlıyorsa bazı konuşma seslerini çıkarmasında sıkıntılara neden olabilmektedir. Ancak her konuşamayan ya da ses üretiminde sorun yaşayan çocuğun durumu dil bağı ile açıklanamaz. Dil bağı olsa dahi bu her zaman dil ve konuşma becerilerini etkileyeceği anlamına gelmez. Dilaltı bağından şüphe ediliyorsa bir KBB hekimi ve dil konuşma terapistinden görüş alınmalıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?