Depresyon, duygusal, zihinsel ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren ciddi ama tedavi edilebilir bir ruhsal hastalıktır. En dikkat çekici özelliği çökkün ruh hali ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden severek yaptığı şeylerden keyif almaz, kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Çevresine ilgisi azalır; iç sıkıntısı, huzursuzluk gibi duygular ön plana çıkar. Bu hisler kişinin günlük yaşantısına engel olur ve aylarca sürebilirler. Kişinin zihinsel faaliyetlerini ve genel sağlığını da olumsuz etkiler. Depresyon kendi başına önemli bir sağlık sorundur. Ayrıca başka hastalıklara neden olabilir veya onların seyrini kötüleştirebilir.
İçindekiler
Depresyon ciddi bir hastalıktır, kısa süre için üzgün veya mutsuz hissetmek değildir ve dünyada en sık görülen; en çok engellik yaratan hastalılardan birisidir. Belirtileri arasında; üzüntü veya boşluk hissi, aşırı ilgi kaybı, aşırı yeme veya yemek yememe, uyuyamamak, ya da fazla uyumak, aşırı yorgun hissetme, umutsuz, suçlu, ağrılar, kramp veya sindirim sorunları ile birlikte ölüm veya intihar düşüncesi bulunur.
Depresyon bir beyin hastalığıdır, genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörler gibi nedenleri olabilir. Depresyon her yaşta olabilir, ama gençler ve kadınlarda daha yaygındır.
Antidepresan nedir? Ne işe yarar? Yan etkileri ve depresyon tedavisi
Gebelikte veya doğum sonrası yaşanan depresyon anne adayları için çok ciddi sorunlar yaratabiliyor. Yine depresyon ile diyabet ve kalp hastalıkları gelişimi arasında ciddi bir ilişki olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Depresyonun kalp hastalıklarını 14 kat arttırırken inme (felç) riskini 3 kat arttırıyor. Uzmanlar depresyonun, alzheimera neden olan önemli bir faktör olduğunu belirtiyor! Yine depresyon, obezite ve kanser arasında sıkı ilişki olduğu kanıtlanmıştır!
Depresif hastalıklar dünya genelinde görülen en yaygın ve önemli hastalıkları arasında yer almaktadır. Depresyonun ülkemizdeki görülme sıklığının %15 civarında olduğu sanılmaktadır ve kadınlarda erkeklere göre daha yaygındır. DSÖ’ye göre depresyon dünya genelinde kişinin yaşamını olumsuz etkileyen ve engellilik durumu yaratan en önemli hastalıklardan birisidir. Depresyon her yaşta, hatta çocuklarda bile görülebilir; kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkiler. Depresyon ve anksiyete bozuklukları genellikle birlikte görülür ve intihar riski önemli oranda artabilir.1-2
Tüm ciddiyetine rağmen depresyon çoğunlukla ya fark edilmemekte ya da yetersiz tedavi edilmektedir. Bu nedenle depresyondaki kişi ve yakınları önemli sorunlar yaşayabilir. Depresyonun kalp krizi, inme ve diyabet gibi diğer ciddi hastalıkların ortaya çıkmasında rol oynadığı ve pek çok kronik hastalığın seyrini kötüleştirdiği kanıtlanmıştır. Tüm bu nedenlerden dolayı insanların depresyonu sıradan sıkıntılardan ayırması, zamanında fark ederek tedavi görmesi büyük öneme sahiptir.1
Psikodrama nedir? Nasıl uygulanır? Hangi sorunların tedavisinde etkilidir?
Depresyon nadiren tek bir nedenden kaynaklanır. Genellikle farklı nedenler bir araya gelerek depresyonu tetikler. Örneğin, bir hastalık nedeniyle yorgun düşmek ve ardından yoksulluk gibi zorlu bir hayat veya bir yakınını kaybetmek depresyonu tetikleyebilir.1-2 Bunun yanında genetik yatkınlık yada fizyolojik nedenler de önemli bir faktör olabilir. Bu nedenle, ailede depresyon öyküsü olanlarda, depresyon görülme ihtimali yüksektir.
Yukarıda ki koşullara maruz kalan herkesin depresyona yakalanacağını söylemek doğru olmaz. Bunlar sadece risk faktörleridir
Yukarda sayılan belirtilerin görüldüğü herkesin mutlaka hasta olduğu söylenemez. Bunlar temel belirtilerdir ve türlerine göre ağırlıkları değişebilir.
Tüm depresyon türleri aynı değildir. Klinik depresyon olarak bilinen majör depresyon ve kronik depresyon en yaygın türlerdir. Aynı tip depresyonda yaşanan belirti kümeleri, her depresyonlu hastada aynı olmaz. Her kişi depresyonu farklı yaşar. Her farklı depresyon tipinde de değişik belirtilerin ağırlıkları söz konusudur1.
Majör depresyon veya klinik depresyon, normal günlük yaşamınızı engelleyebilir. Depresif semptomlar ıstıraba veya fonksiyon bozukluğuna sebep olur. Majör depresyonu olanlar derin ve sürekli bir umutsuzluk ve çaresizlik hissi içindedir.1
Toplamda, % 20-25 arası hayatlarının bir döneminde bir majör depresyon devresi geçirmiştir. Majör depresyon yetişkinleri, gençleri, çocukları ve yaşlıları etkiler. Kadınlar erkeklerden yaklaşık iki kat fazla majör depresyona sahiptir. Buluğ çağı, menstruasyon, hamilelik, düşük ve menopoz esnasında kadınlarda hormonal değişikliklerin majör depresyon riskini arttırdığı düşünülür.
Majör veya klinik depresyon riskini arttıran diğer faktörler arasında evde veya işte artan sorumluluklar vardır. Çocuklarla, kariyerle, bağlılıklarla uğraşmak ve yaşlı anne veya babanın bakımıyla uğraşmak majör depresyon riskini arttırabilir. Tek başına çocuk büyütmek de riski arttıracaktır.
Herkes için bir tetikleyici yoktur ama bazı majör depresyon tetikleyicileri şunlardır:
Hekim kişiyi pek çok acıdan değerlendirerek teşhis koyar. Kişinin ve ailesinin psikiyatrik geçmişi hakkında kapsamlı sorular sorar. Muhtemelen bir depresyon görüntüleme testi de yapabilir. Hekim, depresyon belirtileri gösterebilecek başka bir durum olup olmadığına açıklık getirmek için ayrıca bazı kan testleri isteyebilir. Örneğin, hipotiroidizm depresyonla benzer belirtilere sahiptir. Alkol kullanımı veya bağımlılığı, bazı ilaçlar, felç veya yasa dışı ilaçların kullanımı da depresyon belirtilerine neden olabilir. Bkz: >>>
Aşırı yeme, aşırı uyuma, yorgunluk, reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet, olaylara karşı verilen reaksiyon olarak kötüleşen veya iyileşen ruh hali. Sıradan depresyonda ise yaygın üzüntü dikkati çeker.
Bipolar bozukluk -bazen manik depresyon olarak da adlandırılır- klinik depresyon dönemleri ve aşırı coşku veya mani dönemleri arasında değişen karmaşık bir ruh hali bozukluğudur. İki alt türü vardır: bipolar I ve bipolar II. Bipolar I’de, hastaların en az bir manik dönem geçmişi vardır, buna bazen majör depresif dönemler eşlik edebilir. Bipolar II’de, hastaların en az bir majör depresyon dönemi ve en az bir hipomanik (hafif coşkun) dönem geçmişi vardır.
Yeni anne olanların % 75’i “bebek melankolisi” çeker. Fakat 10 anneden birinde postpartum depresyon adı verilen daha ciddi bir durum gelişir. Anne doğumdan sonraki bir ay içinde majör depresif dönem yaşadığı zaman postpartum depresyon tanısı konur. Ne tür depresyon semptomu gösterirseniz gösterin, doktorunuzla konuşmak önemlidir. Doğru bir tıbbi teşhis ve etkili bir tedavi depresyonla başa çıkmanızı sağlar.
Doğum sonrası postpartum depresyon tedavisi ve Lohusalık hüznünün çaresi
Tedavi edilmeyen depresyon bireye dolaylı yada doğrudan zarar verebilir. Alkol veya madde kullanmaya eğilimi artırır. Bir çok medikal hastalığın oluşumuna katkıda bulunur, yada var olan hastalıkları kötüleştirebilir. İlaçlarla ilgili yanlış inançlar doktora başvurmayı güçleştirmekte, depresyon tedavisini engelleyip kronik bir hal almasına neden olmaktadır. Depresif hastaların etkin tedavisi bütüncül bir yaklaşım gerektirir.1-2
Depresyon tedavisinde en yaygın kullanılan yöntem ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte yürütülmesidir. Depresyonda kullanılan ilaçlara antidepresan denir. Yan etkileri son derece azdır. Toplumdaki yaygın inancın aksine bağımlılık yapmazlar. Son yıllarda geliştirilen antidepresanlarla, başka hiçbir yardım almadan %70’ler civarında iyileşme sağlanabilmektedir.
İlaçlar genellikle 2-3 hafta sonra tam etkilerini göstermektedir. Bu nedenle sabırlı olmak gerekir. İlaç tedavisine ek olarak uygulanan psikoterapi tedavinin etkisini artırmaktadır. Psikoterapi ile kişinin olumsuz düşünce ve davranış biçimlerinin değiştirilmesi ve hastalıkla mücadele etmesi için daha aktif olması amaçlanır.1
Depresyon tedavisi: Hangi yöntem etkili? Psikoterapi mi, ilaç tedavisi mi?
Depresyon ve anksiyete bozuklukları genellikle birlikte görülür. Anksiyete bozukluğu ya da kaygı bozukluğu kişinin işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen çeşitli korku ve kaygılara verilen genel bir addır. Belirtileri arasında çarpıntı, nefes almada zorluk, ellerde ve ayaklarda titreme, aşırı terleme, sıkıntı, heyecan, aniden çok kötü bir şey olacakmış hissi sayılabilir.1-3
Anksiyete her durumda hastalık olarak ele alınmamalıdır; aslında herkesin çoğu zaman hissettiği yaygın bir duygudur. Ancak kişinin günlük hayatındaki işlevselliğini olumsuz yönde etkilemeye başladığında sorun olarak kabul edilir. Özellikle kişinin verimini düşürdüğünde veya sosyal ilişkilerini bozulmaya başladığında ve titreme, çarpıntı, ağız kuruluğu, kas gerginliği gibi fiziksel belirtilerin eşlik ettiği durumlarda hastalık görülür.1-3
Çocuklarda bazı davranış kalıpları depresyonun anlaşılmasını engelleyebilir. Çocuklarda depresyon iki nedenle önemlidir: Birincisi, çocuğun gelişimini olumsuz etkiler. İkincisi, duygusal, sosyal ve psikolojik gerilemelere yol açabilir; hatta ileriye dönükte izler bırakabilir. Çocuklarda depresyon belirtileri, erişkindekilerden faklı olarak daha çok baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi bedensel yakınmalarla da görülebilir.4
Konsantrasyon ve dikkat bozukluğu, Öğrenme güçlüğü, Değersiz düşünceleri, Kendine güvende azalma, Heyecan, Çabuk ve sık ağlama, Alınganlık, Çevreye ilgide azalma, Sevilmediği düşüncesi, Ders başarısında düşme, Uyku bozuklukları, İştah değişiklikleri, Düşünmede yavaşlama, Karar vermede zorluk, Oyun oynamada azalma, Konuşmada azalma, Çabuk yorulma, Merak duygusunda azalma, Kendine kızma, Kendini beğenmeme, Kolay sinirlenme, Gece korkuları, Alt ıslatma, Sık hastalanma
Kaynaklar ve Referanslar:
1- SB Tanı ve Tedavi Rehberi, Depresyon2- Anksiyete Bozukluklarına Genel Bir Bakış,3- Clinical depressionYAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?