Deprem gibi doğal afetlerden sonra felaketten etkilenen kişilerde uyku bozukluklarının görülebileceğini söyleyen Türk Nöroloji Derneği Uyku Tıbbı Moderatörü Prof. Dr. Sevda İsmailoğulları, uzun süreli uyku bozukluğu sorununun farklı hastalıklara neden olabileceğini belirtti. Uyku bozukluğunun şiddetinin depreme maruz kalma derecesine de bağlı olduğunu ve depremin merkezine yakın olanlarda uyku ile ilgili şikayetlerin daha fazla tariflendiğini vurgulayan Prof. Dr. Sevda İsmailoğulları, “Yapılan çalışmalar depremden sonra gelişen uyku bozukluğunun felaketten sonraki 10 yıl boyunca bile kalıcı olabileceğini ortaya koymaktadır” dedi.
Ortalama 3 aydan daha uzun süren uyku sorunu varlığında mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Sevda İsmailoğulları, Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’ya deprem sonrası görülen uyku problemleri ile ilgili bilgi verdi ve uykusuzluğa iyi gelecek önerilerde bulundu.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Depremler yıkıcı, kontrol edilemeyen, en tehdit edici doğal afetlerden biridir. Böyle büyük travmatik bir olayın ilk anlarında beynimiz kortizol adı verilen bir hormon salgılar. Buna ‘stres tepkisi’ denir. Depremden hemen sonra hızla artan kortizol beynimizi daha uyanık hale getirerek enerjimizi geçici olarak yükseltip ‘tehlikeden kaçmamıza’ ve hayatta kalmamıza yardımcı olmaya çalışır. Fakat stres durumu devam ettikçe, vücut aşırı miktarda kortizol üretmeye devam eder. Bu defa yüksek kortizol seviyeleri tam tersi bir etki yaratarak, bizi odaklanamaz hale getirir ve aşırı derecede yorgun bırakır.
Prof. Dr. Tuba Dal: Kötü hijyen koşulları deprem bölgesinde salgınlara neden olabilir
Prof. Dr. İsmailoğulları: Deprem sonrası beyinde strese cevap olarak başta kortizol olmak üzere artış gösteren bazı maddeler beynimizin enerjisini sadece ‘hayatta kalmaya’ odakladığından, beynin diğer bölgelerine sönük ve sınırlı enerji kalır. Beyindeki hafıza, karar alma ve uyku ile ilgili alanlar özellikle etkilenir.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Uyku bozukluğu, deprem felaketi gibi travmatik bir olaydan sonra doğal olarak oluşan insani bir tepkidir ve depremden sonra hayatta kalanlar arasında oldukça yaygındır. En sık tariflenen uyku şikayetleri; uykuya dalmada güçlük, uykudan sık uyanma, daha kısa uyku süresi, huzursuz uyku, kabuslar, kaygılı rüyalar, çok erken saatte uyanma ve gündüz yorgunluğudur.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Depremden sonra uyku bozukluğunu daha fazla yaşayan kişiler; yaşlılar, kadınlar, travmaya direkt maruz kalanlar, ebeveyn ve iş arkadaşlarını kaybedenler, ölüme tanık olan ve aşırı korkmuş kişilerdir. Önceden psikiyatrik hastalığı ve uyku sorunları olan kişilerde bu sorunlar daha fazla olabilmektedir.
Uyku bozukluğunun şiddeti depreme maruz kalma derecesine de bağlıdır. Depremin merkezine yakın olanlarda uyku ile ilgili şikayetler daha fazla tariflenmektedir. Yapılan çalışmalar depremden sonra gelişen uyku bozukluğunun felaketten sonraki 10 yıl boyunca bile kalıcı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Deprem Travması Nasıl Atlatılır? Deprem Sonrası Neler Yapılmalı?
Prof. Dr. İsmailoğulları: Deprem gibi afetlerden sonra çocuk ve ergenlerde de uykusuzluk, kısa uyku süresi, kabuslar, huzursuz uyku ve gündüz yorgunluğu gibi uyku sorunları sık görülmektedir. Ergen hayatta kalanlar arasında genel uyku problemlerinin sıklığının depremden sonra 30 aya kadar istikrarlı bir şekilde yüksek kaldığı bulunmuştur. Benzer şekilde, çok sayıda çalışma, doğal afetlere ilk maruz kaldıktan çok sonra yetişkinlikte de uyku bozukluklarının devam ettiğini bildirmiştir.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Ortalama 3 aydan daha uzun süren uyku sorunu varlığında profesyonel destek alınmalıdır.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Evet, maalesef olabilir. Bunların başında bazı psikiyatrik hastalıklar gelir. Depremden sonra uyku bozukluğunun olması travma sonrası stres bozukluğunun bir belirtisi olabileceği gibi travma sonrası stres bozukluğunu tetikleyip daha şiddetli seyretmesine neden olabilir. Depremden sonra sık görülen depresyon ve kaygı bozuklukları da uyku bozukluklarının daha uzun süre devam etmesine neden olabilir.
Sonuç olarak, her ne kadar uykunun deprem gibi yıkıcı bir afetten negatif olarak etkilenmesi doğal bir süreç olsa da, uyku bozukluğunun uzun süreli devam etmesi kişiyi hem psikolojik hem de bilişsel, kardiyovasküler ve metabolik pek çok hastalık için risk altına sokmaktadır. Bu nedenle uyku bozukluğunun erken dönemde fark edilip, tedavi edilmesinin pek çok iyileştirici etkileri olacaktır.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Kesinlikle olur. Bu tarz travmatik olaylardan sonra travma ile ilgili kötü anılar gündüzleri kişilerin zihinlerinde sık sık canlanırken, geceleri de tekrar eden kabuslar yaşarlar. Kişiler travmatik tecrübeyi travma hafızasından ancak rüyaları esnasında temizleyebilir. Böylece anı hatırlandığında duygusu eskisi kadar acı vermeyecektir.
Çocuklarda Deprem Travması: Ne yapmalı, nasıl yardım etmeli?
Her gün beynimizi ve beden sağlığımızı yenilemek için yapabileceğimiz en etkili şey uyumaktır.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Uyku bozukluğu travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluğu belirtisi olabilir veya onların gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle tedavi edilmelidir. Fakat bu tedavi kişilerin kendilerinin aldığı uyku ilaçları ile değil, profesyonel yardım ile olmalıdır. Sadece uykuyu tedavi etmek, varsa diğer psikiyatrik hastalıkları tedavi etmeyecektir.
Prof. Dr. İsmailoğulları: Gün içinde şekerleme yapmamalarını, sabahları geç kalkmamalarını, gece çok geç yatmamalarını, gün ışığına erken maruz kalmalarını, gün içinde egzersiz yapmalarını, sosyalleşmelerini, sürekli uykuyu düşünmemelerini, yatakta uyanık zaman geçirmemelerini, çok fazla çay kahve tüketmemelerini önerebilirim. Bunlara rağmen uyku bozukluğu devam ediyorsa, mutlaka profesyonel destek almalarını öneririm. Uyku bozukluklarında öncelikli olarak duygusal destek, bilişsel davranışçı tedaviler, gerekirse de ilaçlarla tedavi seçenekleri tercih edilmesini öneririm.
Deprem sonrası psikolojik ilk yardım nasıl yapılır? Öneriler
Prof. Dr. İsmailoğulları: Depreme maruz kalan kişilere toplumsal destek de çok önemlidir. Profesyonel ve etkili ruh sağlığı hizmetleri, duygusal destek, mali yardım, istihdam desteği ve tahliye edilen yaşam ortamların iyileştirilmesi uyku problemlerini ve yetersiz uykunun neden olacağı kötü sonuçları önlemede önemli adımlar olacaktır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?