Greta Garbo, Marlene Dietrich gibi geçmişin güzellik efsanelerine baktığımızda, yüksek ve ince kaşları, derin göz çukurları ve ince dudakları ile güzel ama soğuk, tepeden bakan bir ifade görüyoruz. Şimdinin çekici kadınları ise daha dolgun yüzlü, daha doğal, kanlı canlı kadınlar. Prof. Dr. Akın Yücel, güzellik algısındaki bu değişimin estetik cerrahi tekniklerine de yansıdığını söylüyor.
“Temel değişim yüz yaşlanmasının fizyolojisinin daha iyi anlaşılması ile başladı. Önceleri temel sorunun yer çekimine bağlı olarak gelişen sarma olduğu düşünülüyordu. Bunu düzeltmek için de germe ameliyatları yapılıyordu. Bu ameliyatlar rüzgar tüneline girmiş izlenimi uyandıran tuhaf görünümlere yol açtı. Ama artık yaşlanmaya yol açan başlıca sorunun yumuşak dokudaki ve kemik yapısındaki kayıplardan kaynaklandığı anlaşıldı. Bu nedenle yüz gençleştirme işlemleri sırasında yağ enjeksiyonları ile yüzü taşıyan kemik çıkıntıları, yani elmacık kemiklerini ve çene hattını destekliyoruz. Yumuşak doku kaybı en çok orta yüz bölgesinde ve göz çevresinde oluşuyor. Bu bölgeler de yağ enjeksiyonları ile dolgunlaştırılıyor. Yüz germeyi yağ verme işleminin ardından yapıyoruz. Yüzle beraber boyun bölgesini de şekillendiriyoruz. Boyun gençleştirme olmaksızın yapılacak bir yüz germe, sakil sonuçlara yol açacaktır”
“Aynı değişim göz kapağı cerrahisinde de yaşandı. Önceleri göz kapağı cildinin fazlası ile beraber göz çevresindeki yağ ve yumuşak dokular da alınırdı. Bu da çökkün ve yorgun bir görünüme yol açardı. Artık sıklıkla üst göz kapağından sadece cilt çıkartıp kas dokusunu koruyoruz. Alt kapaktaki yağ torbalarını alıp orta yüz bölgesine ekliyoruz. Hastaların çoğunda ilaveten yağ enjeksiyonları da yapıyoruz. Böylelikle daha dolgun ve genç bir görünüm elde edebiliyoruz.
Eskiden dolgu botoks dendiğinde aklımıza doldurmak ve dondurmak geliyordu; şimdilerdeyse estetik yaklaşımlarında öncelikli hedef gençleştirmek ve şekillendirmek. Botoks ile kaşları yükseltip bakışı yumuşatmak, yüzü ovalleştirmek, çene kenarındaki yığılmaları azaltmak mümkün. Dolgularla elmacık kemiklerini ve çene hattını destekleyerek yüzü yükseltiyoruz. Ardından orta yüzü ve dudakları dolgunlaştırıyoruz. Son olarak gerekirse derin kırışıklıkları dolduruyoruz. Muayenehane ortamında yapılan bu işlemlere genel olarak bu işlemlere ‘sıvı yüz germe’ adı veriliyor. Sonucunun hemen gözlenmesi, uzun iyileşme süresi gerektirmemesi nedeniyle cerrahi dışı işlemler özellikle aktif çalışan orta yaş grubu tarafından tercih ediliyor. Yine muayenehanede yapılabilecek işlemler arasında cildi gençleştirmeye ve ince kırışıklıkları gidermeye yönelik derin nemlendirme işlemleri, mezoterapi uygulamaları, PRP ve fibrocell uygulamaları sayılabilir.
Yüzde daha doğal ve dengeli gençleştirme işlemlerinin öne çıktığını belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, hastanın yaşına, anatomik özelliklerine, karakterine, ve yaptığı işe göre estetik çözüm uygulamalarının daha çok tercih edildiğini söylüyor. “İster cerrahi, ister cerrahi dışı uygulamalar olsun, gençleştirme ve güzelleştirme işlemlerini her hasta için özel olarak planlıyoruz. Amacımız abartılı görünümlere yol açmadan, doğal bir gençlik ve güzellik oluşturmak. İşlem sonrası hastaların dolgulu ya da ameliyatlı gibi görünmelerini istemiyoruz. Duymalarını istediğimiz iltifat “ne kadar güzel, ne kadar iyi görünüyorsun” olmalı”.
Doğanın güzellik formülü altın oran, estetik cerrahi’ye yön veriyor
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?