Bilindiği üzere Dila Kurt adlı genç kızın konaklama tesisi olarak ruhsatlı bir işletmede obezite tedavisi görmek üzere kaldığı sırada vefat etmesi sebebiyle Dr. Muzaffer Kuşhan hakkında ceza davası açılmış ve neticede mahkeme, adı geçen doktoru bilinçli taksir düzeyinde kusurlu sayarak 3 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Bu karar daha sonra Yargıtay tarafından onandı ve Muzaffer Kuşhan bilinçli taksirden dolayı cezası kesinleşen ilk hekim oldu ve geçtiğimiz günlerde de cezaevine girdi.
Müteveffa gencin ailesi bu olayda Kuşhan’a ait tesisin kaçak olarak çalışmasını engellememesi sebebiyle sorumluluğunu yerine getirmediğini ileri sürerek Sağlık Bakanlığı aleyhine de maddi ve manevi tazminat davası açtı.
AYM ilk kez, hastasını bilgilendirmeyen bir doktoru kusurlu buldu
Yapılan yargılamada idare mahkemesi, Sağlık Bakanlığının konaklama tesisine ruhsat vermesi ve bu tesislerin denetimi hususunda bir görev ve yetkisi olmadığından bahisle hizmet kusurundan söz edilemeyeceği ve Sağlık Bakanlığının bu kuruluşta denetim görevinin de bulunmadığı, işyerinin otel ruhsatıyla faaliyet göstermesi sebebiyle herhangi bir kapatma benzeri işlem yapılamadığı gerekçesiyle Bakanlığı sorumlu bulmadı.
Ayrıca Mahkemenin gerekçeli kararında Dila Kurt ‘un otopsi raporunda ölümün kişinin kendinde mevcut kronik kalp – damar hastalığı sonucu meydana geldiğinin anlaşıldığı, bu nedenle de olayda Sağlık Bakanlığının hizmet kusurunun mevcut olmadığı ifade edildi. Sonuçta ailenin hem maddi hem de manevi tazminat talebi reddedildi.
Ancak dava dosyası bu kez itiraz üzerine Danıştay’a geldi. Dosyayı inceleyen daire, Dr. Kuşhan’a ait merkezin basında konaklama tesisi olarak ruhsatlı olmasına rağmen görsel ve yazılı basından sağlık tesisi gibi faaliyet gösterdiği hususunun biliniyor olmasına ve Sağlık Bakanlığı tarafından ölümden önceki aylarda yapılan incelemede de bunun tespitine yer verilmesine rağmen, Dila Kurt’un ölümüne kadar izinsiz olarak zayıflamaya yönelik faaliyette bulunulduğunu tespit etti.
Cezası onanan ünlü diyetisyen Dr. Muzaffer Kuşhan cezaevine girecek
Gerçekten de vefat olayından yaklaşık bir yıl önce adı geçen merkez hakkında şikayette bulunulmuş ve Bakanlık görevlilerince yapılan denetimde merkezde yetkisiz bir şekilde obezite tedavisi yapılmaya devam edildiği belirlenmişti.
Danıştay Sağlık Bakanlığının bu konuda idarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesinde diğer Bakanlıklarla da irtibata geçerek gerekli tedbirleri almadığı, ölüm olayına kadar anılan tesisin faaliyetine engel olmadığı tespitinde bulundu.
Sonuçta Yüksek Mahkeme, genç kızın ölümüne doğrudan sebep olmasa da, devletin yaşam hakkının korunması hususundaki yükümlülüğüne karşın hareketsiz kalması sebebiyle davaya konu ölüm olayının gerçekleştiği bu sebeple aileye manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti.
Yargıtay, hemşirenin hatalı enjeksiyon davası için ne karar verdi?
Kararda, devletin yaşam hakkını koruma hususundaki yükümlülüğünün sadece hareketsiz kalarak bireylere zarar vermemeyle sınırlı olmadığı belirtilerek Sağlık Bakanlığının bu konudaki yükümlülüğünün sadece mevzuatın öngördüğü denetimleri yapmakla bitmeyeceği, ayrıca bireylerin yaşam hakkının tehdit edildiği hususunda somut tespitlerde bulunulduktan sonra, idarenin bütünlüğü çerçevesinde gereken tedbirlerin de alınması gerektiği ifade edildi.
Danıştayın bu kararı devletin sağlık hizmetleri alanında denetim görevini yerine getirmemesinden kaynaklanan sorumluğu konusunda örnek bir nitelik taşımaktadır.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?