Süt dişleri değişken olabilmekle beraber ortalama 6 aydan sonra genellikle alt ön bölgeden başlayarak çıkar ve yaklaşık 3 yaşında tamamlar. Bu dönemde çocuğun ağzında toplam 20 adet süt dişi alt ve üst çenede simetrik olarak yerleşir. Çocuklarda ağız ve diş hastalıkları tedavisinin koruyucu diş hekimliğinin temelini oluşturduğunu belirten Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, toplumumuzdaki ‘süt dişleri önemsizdir’ kanısının tamamen yanlış olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor;
‘Süt dişleri doğumdan ergenliğe kadar uzanan süreçte görev gören dişlerdir. Yapıları kalıcı dişlere göre biraz daha farklıdır. Eğer süt dişleri zamanından erken çürür ve çekilirse yan dişler kayacak ve alttan gelen kalıcı dişlere yer olmayacağı için kalıcı dişlerde oluşan çapraşıklık ortodontik tedaviye neden olacaktır. Eğer çekilmeyip kronik bir iltihap oluştururlarsa da hem alttan gelen kalıcı dişin kalsifikasyonu hem de çocuğun genel sağlığı etkilenecektir. Ayrıca süt dişlerinin alttan gelen kalıcı dişlere rehberliği söz konusudur. Bu nedenle çocuklara ağız bakımı alışkanlığının kazandırılması ve süt dişlerinin sağlığı çok önemlidir.’
• Süt dişleri daimi dişlere oranla daha çok organik madde içerdiğinden daha kolay ve hızlı çürürler.
• Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olduğunda fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir.
• Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynlerinin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler.
• Beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.
Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilemediğini ancak çürük sayısını azaltmaya yönelik malzemelerin günümüzde kullanıldığını söyleyen Kışlaoğlu, çürük oluşumunu engellemeye yönelik yöntemleri şöyle anlatıyor:
Azı dişlerinin çiğneme yüzeyinde “Fissür” denilen küçük çukurcuklar vardır. Fissür örtücüler, arka dişler üzerindeki bu oluklara uygulanır. Beyaz ve şeffaf renkte olup sıvı şeklinde plastik esaslı maddelerdir. Diş minesine yapışarak çürük oluşumunu engeller ve akışkan bir kıvamı olduğu için diş oluklarına tamamen tutunur. Bu şekilde işlem diş yüzeyinde herhangi bir aşınma yapılmadan uygulanır.
Fissür Örtücü tedavi yöntemi 6 yaşından itibaren kalıcı azı ve küçük azı dişlerinde kullanılabilir. Özellikle daimi dişleri yeni çıkmış çocuklarda uygulanabilir.
Çocuklar erişkinlere göre diş sağlığı konusunda daha korumasızdırlar. Dişlerinde yemek yeme sonrasında oluşan artıklar çürük oluşumunda büyük etkendir. Dolayısıyla çocuklarda ve gençlerde çürük oluşumu daha sık görülür. Diş üzerinde herhangi bir aşındırma işlemi yapılmadığından ağrısız bir işlemdir ve çocuklarda bu tedavi yöntemi ile çürük oluşumu daha rahat yavaşlatılabilir. Daha sonraki kalıcı dişlerin sağlıklı oluşması içinde önemli bir tedavi yöntemidir.
Çocuklar dişlerin üzerindeki girinti ve çıkıntıları rahatlıkla temizleyemez. Yiyecek artıkları ve bakteriler de bu girintilere yerleşip dişlerin çürümesine sebep verir. Fissür örtücüler sıvı ve akışkan bir kıvamda oldukları için azı dişlerinin çiğneme yüzeyinde bulunan Fissür denilen küçük çukurların en derin noktasına kadar ulaşabilirler ve bu bölgeleri tıkayarak yiyecek artıkları ve bakterilerin yapışmasını engellemiş olurlar.
Fissür Örtücüler zaman içerisinde aşınabilir. Fakat yapılan araştırmalar uzun süreli diş yüzeyinde kalabildiğini ispatlamıştır. Sert gıdaların sıkça tüketilmesi (ceviz, fındık vb gibi ürünlerin dişle kırılması) diş gıcırdatması, sert malzemenden yapılmış oyuncak vb objelerin çocuklar tarafından ağza alınarak dişler ile sıkılması ya da ısırılması Fissür Örtücülerin daha çabuk kırılmasına ve dişler üzerinden düşmesine sebep olur. Fissür Örtücüler uygulama aşamasında diş minesine ne kadar kuvvetli bağlanırsa diş üzerindeki ömrü de o kadar uzun olur. Sealantlar uygulanırken çocuğun tedaviye olan uyumu da önemli bir faktördür. Fissür Örtücüler düştükten sonra bile uygulama yapılan dişler çürümeye karşı diğer dişlerden daha dirençlidirler. Eğer düştükten sonra 6 ay içerisinde tekrar uygulanırsa çürüğe karşı koruma da devam eder. Fissür örtücülerin diş sağlığı açısından çok büyük önem taşır. Fakat Bu uygulama yapıldıktan sonra da dişler düzenli fırçalanmalı ve rutin olarak çocuklar diş hekimi kontrollerine götürülmelidir.”
Flor Uygulaması: Çürüğü engellemenin başka bir yolun da çürüğe karşı direnci arttırmak olduğunu belirten Diş Hekimi Kışlaoğlu, dişlere yüzeysel flor uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılabileceğini belirtiyor.
Diş Fırçalama: Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Kışlaoğlu, ‘Çocukların ileride diş fırçalama alışkanlığını sürdürmesi için en etkili yöntem erken yaşlarda bu alışkanlığın kazandırılmasıdır. Düzenli ve doğru bir şekilde fırçalama ile çürük oluşumu engellenebilir.’ diyerek diş fırçalamanın önemine dikkat çekiyor.
Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçalarını öneren Kışlaoğlu, çocukların diş macununu yutma riski olduğu için 3 yaş altında kullanılmaması gerektiğini belirtiyor. Pütürsüz diş macunlarını öneren Kışlaoğlu, fırçaya konulacak macun miktarını ise ‘nohut büyüklüğünde’ şeklinde tarif ediyor.
Araştırmalar ve tecrübelerimiz gösteriyor ki dişlerin estetik ve ortodontik problemlerinin çok büyük bir kısmı, okula başlama döneminde erken kaybedilen süt dişlerinden ya da çürüyen sürekli ön dişlerden gelmektedir.
5 – 6 yaşında el becerileri diş fırçalama açısından tam gelişmiyor. Karışık dişlenme dönemi olarak isimlendirdiğimiz – süt dişlerinin yerini kalıcı dişlerin aldığı dönemin başlangıcı bu yaşlara denk gelir. Halk arasında 6 yaş dişleri olarak da adlandırılan, ilk büyük azı dişlerinin sürmesi ile başlayan bu süreçte en önemlisi süt dişlerinin çürümeye elverişli olması, yerlerine gelen sürekli dişlerinde çürümeye karşı daha zayıf olmasıdır.
Ayrıca 5 – 6 yaşındaki yeni okula başlayan çocuklarımız, el becerileri diş fırçalayabilmek açısından gelişmediği için tam anlamıyla ağız hijyenini sağlayamazlar. Çürük çok daha kolay oluşur ve hızlı ilerler. Bir de artan şekerli ve karbonhidratlı besinlerle tablo iyice hızlanır.
Ebeveynler çocuklarının dişlerini kendileri fırçalamasa da yanlarında olmasını dikkat etmesini ve gerekirse destek olmalarını tavsiye ederiz. Anneler ve çocuklar üzerine yapılan bir araştırma, yalnız başına dişlerini fırçalayan çocukların ağız hijyenini sağlamaktaki hatalarını, kendi ebeveynlerinin atladıklarını yazmaktadır.
Diş çürüklerinin temeli, bebeklik döneminde atılıyor ve çürükler bu dönemde anne babadan kolaylıkla çocuğa bulaşabiliyor. Çocuğunuzun sağlıklı dişlerinde sizin de payınız olmasını istiyorsanız öncelikle kendi diş sağlığınızı korumanız gerektiğini unutmayın.
Kimi zaman bebeğinizi öpme, mamasının sıcaklığını kontrol etme veya mamasının tadına bakıp yedirme gibi birçok zararsız gördüğünüz hareket ağzınızdaki bakteriyi çocuğunuza transfer edip çocuğunuzun çürük riski ve yayılımı ile karşı karşıya kalmasını kolaylaştırmaktadır.
Bebekler ilk doğduğunda ağızlarında çürüğe neden olan “Streptococcus mutans” bakterisine rastlanmamaktadır ancak zamanla çeşitli nedenlerle bebeğe geçer. Bu bakteri sert diş yüzeylerine kuvvetli tutunma özellikleri nedeniyle, ilk diş sürmesiyle beraber diş yüzeyinde hızla çoğalıp çürük oluşturur.
Bebek ve çocuklarda görülen çürükler, genellikle üst süt keserlerin diş etine yakın yüzeylerinde tebeşir gibi beyaz renkte, beyaz nokta lezyonları şeklinde başlar. Bu oluşumlar tedavi edilmediği durumlarda kahverengiye doğru renk değiştirerek zamanla çukurlaşır. Bebeğin geceleri biberon ile beslenmesi, sık aralıklarla emzirilmesi, ballı reçelli emzik veya şeker içerikli sıvı gıdaları içeren biberon kullanımları, çocukluk dönemi çürüklerine neden olabilmektedir.
İlk süt dişlerinin sürmesini takiben fırça, temiz bir tülbent veya gazlı bir bez parçası yardımı ile diş yüzeyi temizlenmelidir. Çocuklara erken yaşta fırçalama alışkanlığı kazandırılmalıdır. Bebeklerin ilk diş muayenesinin, dişleri çıkmaya başladıktan sonra altı ay ile bir yaş arasında yapılması, ebeveynlerinin de doğru bilinçlendirilmesi açısından çok önemlidir. Bu dönemde ağız diş muayenesi, bebek ebeveynin kucağında otururken ya da yatarken gerçekleştirilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?