Şikayetlerini ifade edemeyecek küçük bebeklerde hipertansiyon belirtilerini huzursuzluk, sebepsiz aşırı ağlama, terleme, sık nefes alma, beslenme güçlüğü olarak sıralayan Dr. Beşikçi, daha büyük çocuklarda ise baş ağrısı, yüz kızarıklığı, görme keskinliğinde azalma, çabuk yorulma, çarpıntı, egzersizle bacaklarda ağrı, nefes nefese kalma gibi şikayetlerin hipertansiyona işaret olduğunu dile getirdi. Dr. Beşikçi, çocukluk çağında hipertansiyonun hiçbir belirti göstermeden de gelişebileceğini hatırlattı.
Günlük hayattaki heyecanlarımız gibi televizyonda da heyecan yaratacak bir program izlendiğinde o sırada geçici tansiyon yükselmeleri olabildiğini ve bunun normal bir durum olduğunu dile getiren Dr. Beşikçi, uzun süreli televizyon izlemenin dolaylı olarak hipertansiyonu kolaylaştırabileceğini belirtti.
Hareketsizlik ve televizyon karşısında sürekli yemek yeme alışkanlığının günümüzde giderek artan bir sıklıkla erken yaşlarda obeziteye sebep olduğunu söyleyen Dr. Beşikçi, bunun sonuçlarından biri olarak hipertansiyonun bu aşırı kilolu hareketsiz çocuklarda artık daha sıklıkla görüldüğünü belirtti.
Sınav stresi ya da günlük hayatta gelişen başka stresler, ani korku, heyecan, sevinç gibi duygusal durum değişikliklerinde kan basıncında değişiklikler olduğunu söyleyen Dr. Beşikçi, “Bunlar kişiye zarar vermeyen günlük normal dalgalanmalardır. Ancak bir çocuğun daha önceden farkedilmemiş bir hipertansiyonu varsa böyle bir durumda çok daha fazla tansiyon yükselmeleri olup, ani gelişen üzücü komplikasyonları ortaya çıkabilir. Hipertansiyon belirti vermeden var olabilir, bu nedenle çocukların her muayenesinde uygun koşullarda tansiyon ölçümü yapılması gerekir” dedi.
Çocukluk çağında erişkinlerde olduğu gibi hipertansiyon sınırı olarak tek bir değer söylemek mümkün olmadığını anlatan Dr. Beşikçi, her yaş ve cins için normal kabul edilen tansiyon ölçüm değerlerinin farklı olduğunu söyleyerek, “Örneğin 5 yaşında bir çocukta 115 / 70 mmHg’nın üzeri yüksek tansiyon kabul edilmekteyken 1 günlük bir bebekte 80/50 mmHg ölçülen bir değer hipertansiyonu gösterebilmektedir. Bu nedenle bir bebek ya da çocukta ölçülen kan basıncının mutlaka bir uzman hekim tarafından her yaşa göre olan normal kan basıncı eğrilerine göre değerlendirilmesi gereklidir” dedi.
Çocuklarda orta kulak iltihabı neden olur? Belirtileri ve tedavisi
Doğru ölçüm yapılmasının önemine değinen Dr. Beşikçi, “Her çocuğun kol ölçüsüne uygun manşon ile bebeklerin ağlamadığı sakin bir anda, büyük çocukların da mümkün olduğunca rahat oldukları bir sırada kan basıncı ölçümü deneyimli hemşire ya da hekim tarafından yapılmalıdır. Yüksek ölçülmekte ise farklı zamanlarda bir kaç kez daha ölçüm yapılmalıdır” diye konuştu.
Akut durumlarda hipertansif ensefalopatinin, kronik seyirli hastalıklarda ise kalp, damar ve böbrek hasarının önlenmesi açısından, hipertansiyonun tedavisi şarttır. Çocukların önünde daha uzun süreli bir yaşam beklentisi olduğu için hipertansiyonun tedavisi yaşlılara göre daha da önem kazanır. Antihipertansif droglar etki mekanizmalarına göre gruplandırılır. Çocuklarda hipertansiyon tedavisinde uygulanan ilaç grupları erişkinlerde kullanılanlar gibidir. Ancak son yıllarda geliştirilen bazı droglar için, çocuklardaki güvenilirlik ve doz belirlenmemiş olduğundan bunların yerine aynı grupta yer alan daha eski ajanlar kullanılmaktadır.
Hipertansiyon tedavisine genellikle tek bir ilaçla başlanır. Kan basıncı kontrol altına alınamazsa, tedaviye ikinci ve gerekirse üçüncü, hatta dördüncü bir ajan eklenir. Birden fazla drog kullanıldığında, bunların etki mekanizmaları birbirinden farklı olmalıdır. İlaç seçiminde hipertansiyonun derecesi ve etyopatogenezi, preparatların yan etkileri, kullanım kolaylığı ve fiyatı dikkate alınmalıdır.
Çocuklardaki ciddi sekonder hipertansiyonun kontrol altına alınması, erişkindeki esansiyel hipertansiyona göre daha zordur ve çoğu defa birden çok antihipertansif ajanın birarada kullanımını gerektirir. Tümör saptanması durumunda, tümörün cerrahi olarak çıkartılması hipertansiyonu ortadan kaldırır.
Renovasküler hipertansiyonun tedavisinde anjiyoplasti (cerrahi veya transluminal balon anjiyoplasti) yapılır. Bu hastalar anjiyoplastiden sonra da hipertansiyon yönünden izlenmelidir, çünkü nadir olmayarak yeniden stenoz ortaya çıkabilir.
Tek taraflı patolojiye (tek taraflı reflünefropatisi veya hipoplazi gibi) bağlı hiperreninemik hipertansiyon, aşırı renin salgılayan böbreğin çıkarılması ile önlenebilir. Ancak bu durumda, nefrektomi girişiminden önce, hipertansiyonun tek böbrekten kaynaklandığından emin olunmalıdır. Bunun için, vena kava inferiorun distalin-den ve her iki böbrek veninden ayrı ayrı kan örnekleri alınarak plazma renin aktivitesi ölçülmelidir.
Sağlam böbreğin venindeki plazma renin aktivitesi vena kava inferiordaki aktiviteye eşitse ve hasta böbrek venindeki aktivite de vena kava inferiordaki aktivitenin 1.5 katına eşit ya da daha yüksekse hastanın nefrektomiden yararlanacağı söylenebilir. Aksi halde nefrektomiden sonra da kan basıncının yüksek kalması olasıdır.
Hipertansiyona bağlı ensefalopati belirtileri varsa kan basıncının hızla düşürülmesi gerekir. Antihipertansif tedavi yanında, tablonun ağırlık derecesine göre, destek tedavisi ve antikon-vülzif tedavi de gerekebilir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
ben 13 yaşındayım 16/8 ile acile gittim neremde problem vardır hocam?
çok teşekkür ederim