Yeme bozuklukları ergen kızlar arasında yaygındır. Yeme bozukluklarına, özellikle de bulimiaya ve atipik yeme bozukluğu şekillerineerkekler arasında da rastlanır. Yeme bozukluğu olasılığını unutmamak gerekir; hastaların bunu kendiliğinden bildirdikleri nadirdir. Birincil bakımda temel tetkikler yapılır. Daha spesifik olan tanılama ve tedavinin planlanması uzman bir bakım biriminin sorumluluğudur.
Genel olarak; Yeme bozukluğu ergenin kendisini öncelikli olarak yemek yeme ve vücut ağırlığı/boyutu aracılığıyla tanımladığı durumlara değinir: yiyecekler vücudun görünümünü düzenlemenin bir yolu haline gelmiştir. Yeme bozukluklarının spektrumu çok geniştir. En yaygın bozukluklar şunlardır: anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza. Buna ek olarak, atipik/kısmi klinik tablolar ve basit tıkanırcasına yeme (binge eating) gittikçe daha genç kişilerde daha yaygın hale gelmiştir. Semptomlara erken tepki vermek hastalığın gidişini etkiler. Küçük çocuklarda bile farklı türden yeme bozuklukları görülebilir ve bunlar çoğunlukla erken etkileşimde yaşanan sorunlarla ilgili olur.
Halihazırda yeme bozukluklarının kökeninin pek çok nedene bağlı olduğu düşünülmektedir. Nörobiyolojik, genetik, sosyokültürel ve aileyle ilgili faktörler, ve bireysel gelişimle bağlantılı faktörler yeme bozukluğu semptomlarına eğilim verir. Tipik başlangıç yaşı pübertal değişim ve vücudun etkin büyümesiyle bağlantılı olarak ergenlik dönemidir. Anoreksiya nervoza en yaygın olarak 14 ile 24 yaş aralığında ortaya çıkar. Bulimia tipik olarak16–20 yaş aralığında görünür. Yeme bozuklukları erkeklere kıyasla kızlar arasında 10-15 kat daha yaygındır. Bulimia anoreksiya nervozaya göre daha yaygındır. Yeme bozukluğunun semptomları hastalığın seyri boyunca anoreksiya ve bulimia arasında değişkenlik gösterebilir.
Anoreksiya nervoza genellikle yavaş yavaş başlar. Kilo kaybı çok hızlı olabildiği gibi çok yavaş da olabilir. Genelde hastalar okula gitmeye devam eder; hobilerini sürdürürler ve kendilerini harika hissederler. Bu nedenle aileler genellikle çocuklarında beslenme yetersizliği olduğunu öğrenince şaşırırlar. Yeme bozukluğu şüphesi olan hastaların değerlendirilmesinde bir tarama anketi yapmak faydalıdır (olumlu yanıtların her biri bir puan verir; 2 ve üzeri puanlar bir yeme bozukluğuna işaret eder).
Kendinizi fena halde doymuş hissettiğinizde kusmaya çalışır mısınız?
Yediğiniz yiyeceklerin miktarını kontrol edemiyor olduğunuz düşüncesi sizde endişe yaratıyor mu?
Son 3 ay içinde 6 kg’dan daha fazla kilo kaybınız oldu mu?
Başkaları size kilonuzun normalin altında olduğunu söylese de, siz kendinizi obez olarak mı düşünüyorsunuz?
Yemek/yemek düşüncesi hayatınıza hükmediyor mu?
Başlangıç tetkiklerinin bir bölümü olarak, yemek yeme ve egzersiz alışkanlıkları ile birlikte büyüme geçmişi ve menstrüasyonla ilgili bilgiler kaydedilir. Anorektik ergenler semptomlarını inkar ederler ve onları tedaviye razı olmaya motive etmek sabır gerektirir.
Kilo kaybına neden olan somatik hastalıklar (örn. malabzorpsiyon, diyabet, tiroid fonksiyonunda bozukluklar, maligniteler) Psikiyatrik hastalıklar: Ağır depresyon, psikoz, ilaç kullanımı
Başlangıçta yapılan anket ve temel tetkikler birincil bakımda gerçekleştirilecektir.
Eğer semptomlar anoreksiya nevrozanın tanılayıcı kriterlerine karşılık geliyorsa, tedavi ayarlanmadan önce durum aile ile görüşülmelidir.
Ergen ve ailesi bu bozukluğun ciddiyetinin bilincine varmalıdır.
Bazen hastanın tedaviye katılmasını sağlamak zaman alır.
Tedavi, beslenme durumunu düzeltmek
ve psikoterapik tedavi şeklinde ayrılır
Beslenme yetersizliğinin durumu hayati tehlike yaratacak boyuttaysa hasta önce bir somatik hastalıklar bölümünde tedavi edilir ve sonrasında mümkünse ergene terapi için rehberlik verilir. Psikoterapi şekilleri değişiklik gösterir: hem bireysel terapiler hem de aile terapileri sonuç vermiştir; bulimia vakalarında bilişsel tedavi ve ilaç tedavisi Bbaşarılı olmuştur. Yaşları 14 ila 16 arasında değişen ergenlerle, tüm aileyi tedavi ederek olumlu sonuçlar alınmıştır çünkü ergenin semptomları çoğunlukla aileden “bağlarını koparma” sıkıntılarıyla bağlantılıdır. Yaşları daha büyük olan hastalarla, iyileşmeyi teşvik etmenin en iyi yolu bireysel, destekleyici ve uzun süreli tedaviler olmuştur. Beslenme yetersizliği durumunun uzamış olması ve ayakta tedavinin yetersiz gelmesi hastayı zorunlu tedaviye yönlendirmek için sebep teşkil eder.
Tüm ilaç tedavilerinin bir uzman tarafından başlatılması gerekir. Anoreksiya için gerçekte spesifik bir ilaç tedavisi yoktur ancak eşlik eden semptomlar (örn. endişe, obsesif-kompülsif semptomlar, psikotik semptomlar) antipsikotikler ve antidepresanlarla tedavi edilir. Bazı çalışmalar normal kilosuna gelen anoreksiya hastalarında fluoxetine’in nüksetmeyi önlediğini göstermiştir. Bulimianın ilaçla tedavisi üzerine yapılan araştırmaların çoğu antidepresanlar üzerine yoğunlaşmıştır. Özellikle fluoksetin’in bulimik hastaların yarısında tıkanırcasına yemeyi ve kusmayı azalttığı görülmüştür.
Prognoz: Erken müdahaleve tedaviye yöneltmek prognozu geliştirir. Anoreksiya ve bulimia semptomları hastalık süresince değişkenlik gösterebilir. Yeme bozuklukları tedavisi güç olan bir grup ağır seyirli hastalığı kapsamaktadır. Anorektik hastalar için kısa vadede prognoz iyidir ancak uzun vadede prognoz daha kötüye gider. Mortalite yüzdesi halen %5-16 civarındadır.En yaygın ölüm sebepleri ölüm derecesinde açlıkla ilgili değişiklikler veya intihardır. Bulimianın prognozu başlangıçta iyidir ancak nüksetme riski yüksektir. Yeme bozuklukları, bunlara eşlik eden psikiyatrik semptomlarla ilişkilendirilir – özellikle duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompülsif bozukluklar ve psikotik bozukluklar. Bulimia, dürtü kontrol bozuklukları ve alkol veya ilaç bağımlılığı eğilimiyle ilişkili olabilir. Kaynak:KDTRehberiveDiğer
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?