“Bağımlıların çoğu, merak sebebi ve ‘bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesi ile madde kullanmaya başlarlar. Hiç kimse bağımlı olacağını düşünerek başlamaz. Her zaman madde kullanımını kontrol edeceklerine inanırlar. Ara sıra ‘keyif’ almak için kullanım hedeflenir. Ancak bir süre sonra kullanım sıklaşır ve maddenin ‘keyif verici’ etkileri deneyimlenir. Kısa dönemde bir zararı hissedilmez. Ancak kullanım giderek sıklaşır ve daha önce kullanılmış olan dozlar ‘keyif’ vermez hale gelir. Daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulur. Doz arttıkça her şey kötüye gider. ‘Bu son kullanımım’ diyerek kullanımlar sıklaşır. ‘Bir daha asla kullanmayacağım’ şeklindeki söylemler hep ‘son’ kullanımı başlatır. Ama o son kullanımlar hiç gelmez. ‘Ben bağımlı değilim, kendimi kontrol ediyorum dendiği anda, madde arayışları, daha yüksek dozda madde ihtiyacı ile artık ‘bağımlılık’ başlamış, iş işten geçmiştir. Uzun bir süre sonra kişi maddenin olumsuz etkilerini görmeye başlar.”
Madde kullanan kişinin, kullanımdan aldığı keyif ile zararlarını da görmeye başladığını, kullanımı bırakmak istemesine rağmen kendinde o gücü göremediğini de kaydeden Dr. Onur Noyan şöyle konuştu: “Maddeyi bırakma arzusu ve bunu becerebileceğine karşı inancı kaybolur ve kişi kendisini güçsüz hisseder. Bırakacağım ama ‘Bu meret bırakılmaz ki‘ düşüncesi ile hem bırakmak ister hem de kullanıma devam eder. Bu dönemde algılanan zararlar artarsa kişide madde kullanımından kurtulma isteği doğabilir. Maddeyi bırakma isteği, maddeyi alma hissinden daha kuvvetli olduğu için kişinin bu aşamada desteklenmesi ve umut verilmesi onun “becerebilirim” inancını destekler. Tedavinin bu dönemde çok büyük etkisi olur. Sonunda bir süre bırakılır. Olumsuz durumlar unutulur. Keyif verici etkileri ise hep akıldadır. Herşey yolunda giderken birdenbire ‘Ben kendimi kontrol edebiliyorum, bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesi ile tekrar kullanım olur ve kısır döngü başlar.”
Araştırmalarda bağımlılık yapıcı maddeye başlama yaşının ortalama 14 olarak belirlendiğini de kaydeden Dr. Noyan, bu nedenle ergenlik döneminin madde kullanımı açısından en riskli dönem olduğunu söyledi. Ailelerin çocuklarındaki bağımlılığı ancak zararlarının büyük oranda başladığı 2 yıl sonra fark edebildiklerini söyleyen Dr. Noyan, ailelerden çocukları çok iyi gözlemlemelerini istedi. Noyan şöyle devam etti: “Ebeveynler, çocukları madde kullanımına başladıktan en az 2 sene sonra haberdar olmaktadır. Bu süre çok uzun bir zaman dilimi aslında. Bu süre içerisinde yapılacak müdahalelerle belki de ergeni madde kullanımından uzaklaştıracaklar. Bu sebeple ergenlerdeki değişiklikleri iyi takip etmek gerekli.
Son günlerde değişen bir çok davranışı var. Madde kullandığınızdan şüphelenmeye başladınız. Haksız yere suçlamamak, dikkatli davranmak gerekli. Bu dönemde en erken yapılması gereken davranış ergenle sağlıklı iletişim kurmaya çalışmak. Öğretmenlerine, arkadaşlarına yakın çevresindeki kişilere danışarak gözlemlerini sorabilirsiniz. Var olmayan bir şüpheniz olma ihtimaline karşı çok dikkatli olmalısınız. İletişimi arttırmak için girişimlerde bulunmak, madde ya da alkol kullanımıyla ilgili sağlıklı bilgiler edinmesini sağlamak, farkında olmadan yapılabilecek özendirici konuşmalardan kaçınmak, çocuğunuzun ilgi alanları hakkında bilgi sahibi olmak ve bu alanlarda kendisiyle ortak paylaşımlarda bulunmak fayda sağlayacaktır.
Bu dönemde siz çocuğunuzla alkol/madde/sigara hakkında konuşmaktan kaçınırsanız, başkaları sizden önce konuşup yanlış bilgilendirebilir. Kısa ve basit mesajlar vermek her zaman etkilidir. Önemli olan yaşına ve beklentisine uygun bilgi vermektir. Meraklandıracak, ilgi çekecek şekilde anlatmaktan kaçınmalıdır. Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren kendilerini, bedenlerini korumayı ve riskli durumlarda hayır demenin gerektiğini öğretmeliyiz”
1- Madde kullanmaya başlayan kişilerdeki ilk değişiklik çevrelerinde yapmış oldukları değişikliklerdir. Eski arkadaşların yerini yeni arkadaşlar alır. Maddeye daha rahat ulaşım sağlayabilecek kişilerle yakınlaşır, eski arkadaşları ile görüşmez.
2- Duygu durumu çok çabuk değişiyorsa çok dikkatli olunmalı. Bu süre içerisinde bazen çok neşeli, bazen de çok öfkeli, huzursuz, keyifsiz olabilir.
3- Ders durumunda ani değişiklikler olur. Notları düşmeye başlar, okula devamsızlık görülür.
4- Evde tek başına kalmak istiyorsa ya da arkadaşları ile birlikte dışarıda nerede olduğunu söylemeden buluşmaya başladıysa dikkat.
5- Ailesi ile olan ilişkileri mümkün olduğunca mesafeli tutmaya başlar. Evde daha az zaman geçirmek ister ki ailesiyle çatışmasın.
6- Kılık-kıyafet ya da görünür bir şey almadığı halde, fazla para harcamaya başlar.
7- Kişisel bakımı azalmıştır. Giyimine dikkat etmez. Gözleri kızarır, şişer, vücudunda değişiklikler başlar.
8- Sinirlilik, gerginlik, kişilerarası ilişkilerde sorunlar yaşar, dalgınlık, dikkatsizlik başlar.
9- İçine kapanır. Uyku düzeni değişir.Ya çok uyur, ya da çok az uykuya ihtiyaç duyar.
10- Psikolojisinde karamsarlık, umutsuzluk ya da inançsızlık gibi duygu durumları olabilir.
Hazırlayan; Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi AMATEM Uzmanı Dr. Onur Noyan
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?