Genel olarak vücut sıcaklığının normalin üstünde ölçülmesi durumu ateş olarak tanımlanıyor. Ancak elde edilen değerler ölçüm yerine göre değişiklik gösterdiği için, sıcaklığın koltuk altından 37, kulaktan 37,3 ve makattan 38 derece ve üzerinde ölçülmesi durumunda ateşin varlığından söz etmek doğru oluyor. Her ne kadar aileler ateşli durumlarda yoğun bir endişe hissetseler de yapılan deneysel çalışmalar orta derecede ateş (39 dereceye kadar olan ateş) ile kişinin mikroplara karşı savunma işlevlerinin arttığı ve mikrop üremesinin baskılandığını gösteriyor. Acıbadem İnternational Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İhsan Şehla, bu nedenle ateşe müdahale edilirken paniklememek ve çocuğun genel durumu iyiyse, huzursuzluğu yoksa belli bir dereceye kadar (38-38.5 derece) ateşe izin verilmesi gerektiğini söylüyor.
Peki ateş neden bu denli önemli bir durum ve aileler neden panikliyor? Dr. İhsan Şehla’nın verdiği bilgiye göre ateş halinde vücutta birçok mekanizma etkileniyor. Sıvı ve kalori ihtiyacının artmasına neden oluyor. Oksijen tüketimini artırdığı için, karbondioksit oluşumu ve kalp yükü artıyor. Bu durum kalp yetersizliği olan hastalarda yetersizlik belirtilerinin ağırlaşmasına da neden olabiliyor. Ateş aynı zamanda, kan hücrelerinin yıkımıyla giden bazı kansızlık durumlarında kansızlığı, kronik akciğer hastalığında akciğer yetersizliğini olumsuz etkiliyor. Ayrıca diyabette kan şekerini, diğer doğumsal metabolik hastalıklarda ise hastalığın türüne göre şiddetini veya atakların oluşumunu etkiliyor. 6 ay-5 yaş arası çocuklarda ateş, ateşli havale riskini artırabildiği gibi ayrıca epilepsili çocuklarda da kasılmaların sıklığı ateşle birlikte artıyor.
Ateş düşürücü tedavi, enfeksiyon hastalıklarının gidişinde herhangi bir değişiklik yapmadığı gibi sonucu da etkilemiyor. Ancak ateşi 39 derecenin üzerine çıkan çocukta huzursuzluk gelişiyor. Bu durumda çocuğun rahatlamasını sağlamak için ateşin düşürülmesinin yarar sağlayacağını söyleyen Dr. İhsan Şehla, bunun nasıl yapılması gerektiği konusunda şu ipuçlarını veriyor: “İlk adım üzerinin açılması, kıyafetlerinin inceltilmesi veya çıplak bırakılmasıdır.. Ortam ısısını düşürmek için de odanın soğutulması gerekir. Buna rağmen ateş yüksekliği devam eden çocuklara ılık ıslak uygulama (suyun sıcaklığı 29,4-32 derece, bu elin arkası veya dirsekle suya bakıldığında hafif ılık hissedilecek ısıdır) yapılmalı. Fiziksel önlemlere rağmen ateşi devam eden çocuklara, hekim tarafından önerilen ateş düşürücüler mutlaka önerilen miktarda ve aralıkta kullanılmalı.”
Gereksiz ilaç kullanma: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İhsan Şehla, vücut sıcaklığının normal sınırlarının bilinmemesi nedeniyle havale endişesiyle tehlike sınırlarının çok altında gereksiz ve abartılı ilaç kullanımının en önemli yanlışlardan biri olduğunu söylüyor. Ateş düşürücülerin önerilenden daha sık aralıklarla veya üst üste kullanımı ilaçların zararlı etkilerinin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Ayrıca yanlış ilaç kullanımından biri olarak çocuklarda Aspirin kullanımı Reye sendromu denilen hayatı tehdit eden bir hastalık tablosuna neden olabiliyor. Yine çocuklarda önerilmeyen Metamizol kullanımı da tansiyon düşüklüğü, kemik iliğinin baskılanması sebebiyle bağışıklık sistemi hücrelerinin ciddi azalması gibi son derece önemli sorunlara yol açabiliyor.
Soğuk su ya da buz uygulama: Yapılan yanlış uygulamalardan bir de, ılık ıslak uygulama yerine, aşırı soğuk su hatta bazen buzlu su ile ateşin düşürülmeye çalışılması oluyor. Bu durum, hipotermi denilen ve çocuğun hayatını tehdit edebilecek ateşin aşırı düşmesiyle sonuçlanabiliyor. Ayrıca ilk anda düşen ateş daha sonra rebaund etkisiyle tekrar yükselebiliyor. Soğuk su/buz uygulamasının sıcak çarpması veya malign hipertermi denilen ve ateşin 40’ın üzerine çıktığı istisnai durumlar dışında kullanımı gereksiz ve zararlı bulunuyor.
Antibiyotiğe başlama: Ailelerin sıklıkla ateşi bakteri enfeksiyonuyla ilişkilendirerek bir an önce antibiyotik başlamak istediklerini söyleyen Dr. İhsan Şehla, “Oysa ki çocuklarda ateşin en sık sebeplerinden biri virüslerdir ve antibiyotik kullanımına gerek yoktur” diyor. Bu nedenle doktor muayenesi olmadan antibiyotik başlanmaması ve doktora antibiyotik uygulaması veya yazması için baskı uygulanmaması önem taşıyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?