Skolyoz, ülkemizde 2,5 milyon kişide görülen ve her 10 buluğ çağındaki insandan birini herhangi bir derecede etkileyen bir hastalık. Skolyozu, nedeni tam olarak bilinemeyen ancak tedavi edilebilen bir hastalık olarak tanımlayan Prof. Dr. Erdem, burada öncelikli görevin ebeveynlere düştüğünü belirtti. Ergenliğin başlarında çocuklar yıkanma, giyinme gibi aktiviteleri kendileri yapmaya başladıklarından, vücutlarındaki bazı değişiklikler anne babanın gözünden kaçabilir diyen Prof. Dr. Erdem, ebeveynlerin 30 saniyede skolyozu teşhis etmeleri için bir kılavuz paylaştı.
Skolyozun birçok nedeni olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, şu bilgileri verdi: “Hastaların %80’inde idiopatik denilen bilinen bir nedeni olmayan skolyoz görülüyor. Araştırmalar bu skolyoz tipinde genetik faktörlerin önemli olduğunu gösteriyor. Doğuştan yani konjenital skolyozlara ise gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, şeker hastalığı, bazı vitamin eksiklikleri neden olabiliyor ve bu tipte hastada kalp, böbrek ve sindirim sistemi hastalıkları da gözlenebilir.”
Yetişme çağındaki çocukların geleceğini tehdit eden bir hastalık olan skolyozun erken teşhis edilmesi halinde, tedavisinde yüzde 100’e varan bir başarı sağlandığını bildiren Prof. Dr. Erdem, zamanında teşhis edilemeyen omurga eğrilikleri ilerlediğinde çocukların normal gelişimine engel olabileceğine dikkat çekti.
Skolyozun tanısında ve ölçümünde röntgenin çok önemli bir yeri olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, “Skolyoz tanısı için skolyoz grafisi dediğimiz, tüm omurganın tek çekimde, kafatasından kalça eklemine kadar görüldüğü, ayakta önden ve yandan çekilen grafiler gereklidir. Bu grafilerde skolyoz saptanırsa, eşlik eden bulgulara göre, skolyozun nedenini anlamak amacıyla MR ve BT gibi ek tetkikler istenebilir” dedi.
Prof. Dr. Erdem, skolyoz tedavisinin hastalığın tespit edildiği andaki derecesine göre belirlendiğini belirterek, tedavi yöntemlerini şöyle açıkladı; gözlem, korse tedavisi ve cerrahi süreçlerinden herhangi birinin uygulanması. Tüm skolyoz hastalarının yaklaşık yüzde 30’unun tedavi gerektirdiğini ifade eden Prof. Dr. Erdem, tedavide ilk seçeneğin izlem olduğunu ve 20-25 dereceden küçük eğrilikleri olan hastaları belli aralıklarla takip edip, egzersize teşvik ettiklerini söyledi.
İkinci seçeneğin korse tedavisi olduğunu açıklayan Prof. Dr. Erdem, eğriliği 20-40 derece arasında olan ve büyüme potansiyeli bulunan kişilerde korsenin etkili olduğunu ancak bunun için günde 20-23 saat takılı kalması gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Erdem, büyümesini tamamlamış olan çocuklarda, eğrilik sırtta 45, belde 35 dereceyi aşarsa cerrahi müdahaleye gerek duyulduğunu vurguladı.
Skolyoz hastalığında en önemli konunun ailelerin bilinçlenmesi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şevki Erdem, ebeveynlere yol göstermesi için skolyoz teşhisinde yanıtlanması gereken kritik 8 soruyu paylaştı. Prof. Dr. Erdem, bu soruların yanıtları eğer ‘evet’ ise aileleri en kısa sürede bu alanda uzman bir doktora danışmasını tavsiye etti.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?