Travmatik olaylarda, kişi iç benlik uyumu ile dış çevre arasındaki dengeyi kaybeder. Yoğun heyecan ve korku yaşatan cinsel travmalar, kişinin hayatı üzerindeki kontrolünü kaybetmesine yol açabilir. Kişide, günlerce bozulan bu dengeyle birlikte çeşitli psikolojik bozukluklar görülebilir.
Toplumda düşünülenin aksine cinsel istismar sadece fiziksel olmayıp, farklı çeşitleri de olabilir. Örneğin; kişinin kendi eşi ile bile olsa cinsel ilişkiye zorlama, cinsel ilişki sırasında istenmeyen sapkın davranışlara zorlama, istenmeyen sözlü tacizler, kişinin istemediği cinsel diyaloglara girmek de bir tür cinsel tacizdir. Ancak tecavüzden farklı olarak cinsel taciz olayı, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Örneğin; bir toplumda, herhangi bir kişiye sözel beğeni sunmak taciz sayılabilirken, diğer bir toplumda normal karşılanabilmektedir.
Şüphesizdir ki; taciz, tecavüz, istismar gibi cinsel travmaların ne şekilde ve ne boyutta yaşandığı da önemlidir. Cinsel travmaların oluşturduğu psikolojik yansımalar, kişinin ruhsal yapısına bağlı olarak kişiden kişiye değişebilir. Cinsel travmalar, bireyin hayatında hatırlamak istemediği en çok korktuğu ve bu durumdan çekindiği travmalardır. Çoğu kadın bu cinsel travmalara maruz kaldığında genellikle yakınlarından çevresinden saklar, destek aramaz. Yapılan araştırmalarla da cinsel istismar vakalarının sadece %15’inin bildirildiği düşünülmektedir.
Her toplumda karşılaşılan bu cinsel travmalarla baş etme konusunda, yaşanılan kültürlerin de çok etkisi vardır.
Özellikle kişisel hakların gelişemediği bazı kapalı toplumlarda, çoğu cinsel travmaların saklanması, kimseye söylenememesi de acı bir gerçektir. Kişi için travma anının zor olmasının
yanı sıra; bunu paylaşamamak, destek görememek de süreci zorlaştırmaktadır. Araştırmalara göre cinsel saldırıların çoğunluğu mağdurun tanıdığı biri tarafından uygulanmaktadır. Bu durum kişinin başkalarıyla paylaşamamasını, yakın çevresine bunu açıklamasını zorlaştırmaktadır.
Kişinin travma anındaki yoğun korku ve heyecanı paylaşamamış olması nedeniyle yapan kişinin hak ettiği yasal yükümlülüklerden ve cezalandırılmaktan kurtulması, kişinin travma sonrasında yaşayacağı sıkıntıların yoğunluğunu daha da artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda travmayı hatırlatan uyaranlara, mekanlara ve kişilere olay sonrası yakın olmanın, travma etkisini arttırdığı tespit edilmiştir.
Travma sonrasında tek tip tepkiler yoktur. Klinik olarak travma sonrası; stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, psikotik tepkiler, fobiler, takıntılar, uyku bozuklukları, madde kullanımı, depresyon, cinsel fonksiyon bozukluğu gibi durumlar ortaya çıkabilir. Kişi bu klinik sorunların yanında yoğun korkular yaşar. Tacizin tekrar olabileceği korkusu, travmanın her an gözünde olması, çaresizlik, rüyalarda sürekli travma anını görme, ve travma anı duygusundan çıkamama. Kişi bunların yanında toplumdan uzaklaşma kendini her şeyden soyutlama, düşmüş benlik saygısı, güven problemleri içine de girebilir.
Travma sonrasında ilk adım mağdura güvenli ortam oluşturmaktır. Cinsel travmaya uğrayan bir kadının mutlaka travma anı ve sonrasındaki sorunlarını anlama, açığa kavuşturma ve müdahale etme, çözüme kavuşturma konusunda profesyonel desteğe ihtiyacı vardır.. Psikoterapi yöntemleriyle birlikte hem travma anı için hem travma sonrası için gelişen semptomlar ortadan kaldırılabilir, travma anında oluşturduğu yanlış bilişleri analiz edilerek daha olumlu olanlarıyla yer değiştirilir.
Cinsel travmaya maruz kalmış kişiler mutlaka psikolojik destek almalı!
Etraftaki herkesin bu olayı bilmesi mağdura kendisini suçlu hissettirebilir ve kişi bu durumdan utanç duyabilir. Tecavüz mağduru travmatize olduğu ve küçücük bir hatırlatıcı ile sanki olayı sil baştan yaşayıp acı çektiği için kendisine ait bu özel bilgiyi söylememe hakkına saygı duyulmalıdır ve kişi tecavüzü hatırlatan ayrıntılarla tetiklenmemelidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?