Kafanın dış etkiler sonucu maruz kaldığı yaralanmaların ‘kafa travması’ olarak tanımlanabileceğini belirten Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Ayata, toplumda sık görülen hafif kafa travmalarının hem tıbbi hem de sosyal olarak güncelliğini koruduğunu kaydetti. Kronik olarak tekrarlanan hafif kafa travmalarının yıllar içerisinde ‘Kronik Travmatik Ensefalopati’ adı verilen beyinde yapısal bir bozukluk oluşturduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Ayata, “Bir kafa travmasına maruz kaldıktan sonra ikinci bir kafa travması benzeri şekilde daha hafif veya daha kuvvetli olduğu takdirde, ilk kafa travmasının yaptığı hasardan birkaç kat daha fazla hasar oluşuyor yani kalıcı bir hasara doğru gidiyor” dedi.
Antalya’da gerçekleştirilen 59. Ulusal Nöroloji Kongresi kapsamında ‘Kronik Travmatik Ensefalopati (CTE)’ ile ilgili Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’ya açıklamalarda bulunan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniği Öğretim Üyesi aynı zamanda Massachusetts General Hospital’da nörolog ve nörobilimci olarak görev yapan Prof. Dr. Cenk Ayata, hastalığın nedenleri, belirtileri ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Yaşlılarda kafa travması ciddiye alınmalıdır, sonuçları ölümcül olabilir!
Kronik Travmatik Ensefalopati (CTE)’nin boks, Amerikan futbolu gibi temas sporlarının oyuncularında ağırlıklı olarak görüldüğünü belirten Ayata, bunun da tekrarlayıcı kafa travmaları ile ilişkili olduğuna dikkati çekti. CTE’de nedensel ilişkinin açık olduğunu fakat oluş mekanizmasının henüz tam olarak anlaşılamadığını ifade eden Prof. Dr. Ayata, hastalığın kesin tanısının da hastalar öldükten sonra otopsi yapılarak, beyin incelemesi sonucu konulduğunu anlattı.
Kafa travmalarının hafiften ciddiye kadar değişen şiddetlerde olabildiğini ve farklı semptomlar gösterebildiğini söyleyen Prof. Dr. Ayata, hafif kafa travmalarında insanların önemli bir kısmında çekilen CT veya MR taramalarında herhangi bir anormallik görünmese de haftalar, aylar bazen de yıllar sonra farklı şikayetlerin ortaya çıkabileceğine işaret etti.
Prof. Dr. Ayata, şunları söyledi: “Kafa travmasının değişik seviyeleri var. Bir tanesi en hafif seviye konküzyon; burada bilinç kaybı olabilir veya olmayabilir fakat beynin MR veya CT ile resmi çekildiğinde herhangi bir yapısal bozukluk görülemiyor. Yani travma oluyor ama sadece hastanın şikayetleri ortada, mevcut olan görüntüleme teknikleri ile yapısal olarak beyin dokusu ve çevresinde herhangi bir hasar belirlenemiyor ama MR ve CT görüntülemesinde hasar olmamasına rağmen, biz bugün biliyoruz ki beynin fonksiyonları ve mikroskopik olarak bakıldığında yapısı normal değil. İkinci aşama; kontüzyon dediğimiz yine kafatasının sağlam kaldığı, yani herhangi bir kırılmaya sebep olmayan, ama beyine direkt hasar yaratan kafa travmaları. Bu ikinci aşamada görüntüleme yapıldığı takdirde CT’de veya MR’da birtakım bulgular söz konusu. Üçüncü aşama ise, kafatası kırılmalarına ikincil direkt penetran beyin hasarının da söz konusu olduğu ağır kafa travmaları.”
Prof. Dr. Kayıhan Uluç: ALS Hastaları seslerinin duyulmasını bekliyor
Her kafa travmasının durumunun farklı olduğunun ve komplikasyonların travmanın özelliklerine göre değişebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Cenk Ayata, genellikle kafa travmasının ölçütünün ve şeklinin ne kadar hasar yaratacağını belirleyen önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ayata, şu bilgileri verdi:
“Her kişinin kafa travmasının ne şekilde sonuçlanacağını, ne şekilde semptom vereceğini sadece duruma bakarak anlamak pek mümkün değil. Çünkü kafa travması olduğu anda orada değilsiniz. Tek kafa travması, birkaç gün süren, belki birkaç hafta süren semptomlara ve klinik duruma neden olabiliyor ama asıl önemli olan kafa travmasının tekrarlanmaması. Mesela; kafa travması yaptığınız işe veya uyguladığınız spora bağlı olarak her hafta bir kere olduğu takdirde, bir ay veya iki ay boyunca bazen yıllar boyunca olursa, o zaman bunun kalıcı ve kümülatif eklenen etkisi oluyor uzun vadede. Bu da son nokta olarak Kronik Travmatik Ensefalopati (CTE) denilen duruma gidiyor.”
Kafa travması yaşayan insanların en azından bir iki ay boyunca bir ikinci kafa travmasına maruz kalmamak için kendilerini ekstra korumaları gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Ayata, tekrarlayan kafa travmasının tek kafa travmasından çok daha kötü sonuçları olduğunu kaydetti.
Bir hastanın CTE olup olmadığını veya olma riskinin ne kadar yüksek olduğunu belirlemede kullanılan birtakım ölçütler olduğunu belirten Prof. Dr. Ayata, “Bunların hepsi yine klinik bulgulara dayanıyor. Hastanın baş ağrısı var mı? Kaç kere travma geçirdi? Geçirdiği travmalar hangi sıklıktaydı? Bu durum kaç yıl boyunca devam etti? Bunları bir araya getirdiğiniz zaman risk ölçütü oluşturuyorsunuz ama bu bir teşhis mekanizması değil. CTE teşhisi sadece otopside beyine bakarak konabiliyor” bilgisini verdi.
Hafif bir baş ağrısından daha hayati sonuçlara kadar gidebilen kafa travmalarının dikkatlice izlenmesi ve kafa travmasına maruz kalan kişilerin semptomları devam ettiği takdirde doktora başvurması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Cenk Ayata, “Kafa travmasına maruz kalan herhangi bir kişi, baş dönmesi, baş ağrısı, düşünce bulanıklığı gibi semptomları devam ettiği takdirde doktora tekrar gitmelidir fakat kişinin altı ay sonra geldiğinde hiçbir semptomu, sıkıntısı yoksa, doktorun yapabileceği herhangi bir şey yoktur ve teşhis açısından herhangi bir önemi de yoktur. Önemli olan, bunun tekrarlanmamasıdır. Hafif kafa travmasının bugün için herhangi bir teşhisi ve tedavisi yok. Teşhis tamamen klinik bulgulara bağlı olarak konuluyor” diye konuştu.
Birden fazla kafa travması geçirmiş bireylerde davranış değişiklikleri olabileceğini ve CTE’nin bulgularının yaşamayı zor hale getirebileceğini kaydeden Prof. Dr. Cenk Ayata, öfke kontrolü, paranoya duygusu yaşayan insanların bir noktadan sonra özellikle depresyona girdiğini ve intihara eğilimde artışa rastlandığını anlattı. Prof. Dr. Ayata,
“Tekrarlanan kafa travmasının ve CTE’nin hücre mekanizması olarak nasıl depresyona yol açtığını bilmiyoruz ama depresyon, paranoya vs. gibi bu kadar şeyi bir araya getirdiğiniz zaman bu herkesi psikolojik olarak sınıra itebilecek bir durum. O yüzden intihar vakalarının çok olduğu biliniyor. Ama bu tek faktör değil. Amerika’da her yıl belki iki bin sporcu profesyonel olarak Amerikan futbolu oynuyor ve bu grubun içinde CTE yüzdesi çok yüksek ama herkes gidip intihar etmiyor. Başka yaşam faktörleri de işin içine giriyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Cenk Ayata, kafa travmasının tüm dünyada görülen önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu ve iki yüzyıl önce bile en sık rastlanan ölüm nedenlerinin başında geldiğini hatırlattı. “Kafa travmasını tamamen hayattan çıkarmak mümkün değil” diyen Prof. Dr. Ayata, “Birtakım sporlarda veya birtakım mesleklerde kafa travmasının önemine, bilincine varıp, orada birtakım düzenlemelere gidilip, tekrarlanan kafa travmalarını en azından azaltmak için bir çözüm oluşturulabilir. Yapılan sportif aktiviteye uygun ekipman, koruyucu malzeme kullanımı önemli. Bu tarz sağlık sorunlarının önüne geçmek için yeni düzenlemeler gündeme gelmeli” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?