Yağ hücresi insan vücudu için çok önemli bir organdır. Tıpkı akciğerlerimiz, kalbimiz, beynimiz gibi. Vücudumuzda özellikle Vitamin A, D, E, K’nın depo yeridir. Vücut ısısını sağlar, dışarıdan gelen darbeleri çeker kemik kırılmalarını önler. Bazı hormonların sentez yeridir. O nedenle bir insanın vücudunda sıfır yağ olması yaşamla bağdaşmaz. Yağ dokusu mutlaka vücutta olmalıdır. Ama bu oran kadınlarda vücut ağırlığının %30’undan erkeklerde %25’inden fazla olursa başta kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, eklem hastalıkları ve birçok kanser türüne neden olabiliyor.
Yağ hücreleri bütün vücuda dağılır. Ancak bazı bölgelere daha fazla dağılır. Yağ hücrelerinin vücutta dağılımı ise genetik eğilimle belirlenir.
Genel olarak iki tür bölgesel yağlanmadan bahsedebiliriz. Bel çevresindeki yağlanma ve basen bölgesindeki yağlanma diye. Bel çevresindeki yağlanma sağlık açısından daha riskli bir yağlanmadır. Çünkü buradaki yağ hücreleri daha büyüktür ve iç organlara daha yakındır. O nedenle bel çevresi kalın olanlar basen çevresi kalın olanlara göre metabolik açıdan daha risklidir.
Bölgesel yağlanmada genetiğin yanı sıra hormonal düzensizliğin de çok rolü vardır. Bel çevresi kalın olanlarda insülin hormon yüksekliği vardır. İnsülin bizim pankreasımızdan salgılanan ve yediğimiz yiyeceklerle vücudumuza giren şekeri hücre içine sokularak kullanılmasını sağlayan hormondur. Ancak bel çevresi kalınlaşmaya başladığı zaman insülin hormonu şekeri hücre içine koymakta zorlanır ve vücut insülini yükseltmeye başlar. Bu durumda iştah çok açılır ve yağlanma daha fazla olur. Yani şeker hastalığının da ayak sesleri ortaya çıkmaya başlar.
Basen çevresi geniş olanlarda östrojen dengesizliği vardır. Östrojen büyük ölçüde yumurtalıklardan az miktarda da yağ hücrelerinden salgılanan kadınlık hormonudur. Bu duruma adet düzensizliği eşlik edebilir.
Ense ve üst gövde şişmanlığından sorumlu hormon ise böbrek üstü bezlerinden salgılanan kortizol hormon yüksekliği eşlik edebilir. Bu durumda yüzde yuvarlaklaşma ve kırmızılaşma, gövdede menekşe rengi çatlaklar ve tansiyon yüksekliği eşlik eder.
Çoğu zaman göbek eriten, kalça eriten diyetler veya besin takviyeleri şeklinde rejim uygulamaları ortaya çıkabiliyor. Bir diyeti yaparak veya bir ürünü kullanarak, belli bir bölgeden daha fazla kilo verilmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Bölgesel zayıflamanın en iyi yolu doğru beslenmek ve beraberinde bölgeye göre egzersiz yapmaktır.
Sağlıklı bir şekilde kilo vermek için dengeli beslenmek ve hareket etmek şart. Bununla birlikte bazı gıdalar kilo verme sürecinde gerek tokluğu arttırarak gerek metabolizmayı hızlandırarak bize yardımcı olabiliyor. Yoğurt, greyfurt ve yeşil çay bu konuda en çok araştırılan yiyeceklerin başında geliyor. Yoğurdun içindeki konjuge linoeik asit yağ yakımını hızlandırıyor. Aynı şekilde yeşil çay ve greyfurt da metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı oluyor. Son yıllarda yapılan bir araştırmada ana öğünlerden önce yarım greyfurt tüketmek 3 ayda diyet yapmaksızın 5 kilo verdiriyor. Bel çevresi kalın olanlarda bu yiyeceklerin daha çok etkili olduğu düşünülüyor. Ancak greyfurt ilaçların vücuttan atılmasını azaltarak ilaçların toksik etki göstermesine neden olabiliyor. Özellikle tansiyon ilaçları, antidepresanlar ve grip ilaçları üzerine etkisi oluyor.
İnsan yağ yiyerek yağlarından kurtulamaz. Dünyadaki en yüksek kalorili yiyecekler yağlı yiyeceklerdir. Fark etmeden tükettiğimiz yağlı yiyeceklere karşı dikkatli olmalıyız. Genel olarak yumuşak yiyecekler, ağızda dağılan yiyecekler ve elde yağ bırakan yiyecekler yağlıdır. Örneğin açmalar, poğaçalar, kruvasanlar, çerezler, cipsler, kurabiyeler…
İkinci en önemli grup ise karbonhidratlardır. Her ne kadar vücudun temel enerjisini karbonhidratlar verse de, gereğinden fazla tüketilirse yağ hücrelerimizi şişirmede üstlerine yoktur. Pilav, makarna, börek, ekmek, çorba, pasta, patates, mısır, tatlı ve meyveler en çok tükettiğimiz karbonhidrat kaynaklarıdır. Geleneksel yeme şeklimiz göz önüne alındığında ne kadar karbonhidratlı yediğimizin farkına varabiliriz. Örneğin çorba, patatesli tavuk yanına pilav ve ekmek beraber yenir. O nedenle yemekteki karbonhidrat miktarını azaltıp, yoğurt, et, sebze, salata ve su ile yiyecek çeşitliliği yapmak daha iyi olur.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?