Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun tarafından 2010 yılında çalışmalarına başlanan projede benzer sistemler kullanılarak tümörler tespit edilebilecek. Teknolojinin kablosuz olması, pasif sensör olması ve dizin halinde yapılabiliyor olmasının büyük avantaj sağladığını kaydeden Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun, bu teknoloji ile birden fazla hastalığın aynı anda teşhis edilebileceğini, bir kan damlasının pek çok hastalığın tespiti için yeterli olacağını belirttiler. Araştırmada geliştirilen sensörler, biyolojik yapıların elektromanyetik özelliklerini çok hassas bir şekilde ölçebilecek ve bu sayede uzun vadede meme kanseri gibi hastalıklar erken dönemde tespit edilebilecek.
Kesik-Halka Rezonatörü Kullanılarak Geliştirilen Mikrodalga- Tabanlı Biyosensör ve Kanser Teşhis Teknolojisi, sağlık sektöründe kullanılacak biyosensörlerin gerçeklenmesi doğrultusunda önemli bir eşiğin aşılmasına katkısı olacak. Projeyle aynı anda farklı biyomoleküllerin tespiti yapılacak, tahribatsız ölçümler gerçekleştirecek ve kablosuz, invazif olmayan algılama sağlanacak.
Mikrosistemler üzerinde çalışmalarını yürüten Prof. Günhan Dündar, Doç. Dr. Arda Deniz Yalçınkaya ve Doç. Dr. Hamdi Torun’un üzerinde çalıştıkları biyosensör teknolojisi, kesik-halka rezonatörlerinin antenler ile birlikte aynı taban (substrate) üzerinde üretilmesi ve oluşan yapının okuyucu elektroniği ile tümleştirilebilir hale getirilmesine dayanıyor.
Elektriksel olarak pasif bir özelliğe sahip olan bu algılayıcı biyosensörler, hem teknoloji hem de uygulama alanına önemli bir yenilik getirecek. Bu sıra dışı özellik sayesinde geliştirilen biyosensörler, vücut içine yerleştirilebilecek (implant) ve hastalığın sürekli gözlem altında tutulması sağlanacak. Sensörlerin elektronik devreler ile birleştirmesinin mümkün kılınmasıyla yüksek performanslı ve taşınabilir sistemler oluşturularak teknolojik yenilikler sunulacak. Özelikle çocuk hastalarda kan alma gibi sıkıntılı süreçlerle ölçülmesi gereken bazı biyobelirteçler, geliştirilen kablosuz sistem ile kan almadan gözyaşı, ter gibi vücut sıvıları üzerinden ölçülebilecek.
Projeyi geliştiren Boğaziçili akademisyenler, sağlık alanında kullanılabilecek bu teknoloji ile bilimin sağlık alanında kullanımı için önemli bir adım attıklarını belirtirken, söz konusu teknolojinin pahalı olmayıp herkesin ulaşıp yararlanabileceği bir teknoloji olacağının altını çiziyor.
Akademisyenler, geliştirdikleri teknolojinin diğer avantajlarını ise şöyle açıklıyor: “Pasif avantajı bir pile ya da güç veren bir elektrik işarete gerek duymadan sensörü kablosuz olarak uyarabiliyor, bir elektromanyetik dalga gönderebiliyorsunuz ve bunun üzerinden biyoalgılama işaretini sezebiliyorsunuz. Vücuda yerleştirme açısından çok büyük avantaj. Aygıtlar biyouyumlu hale getirilebiliyor. Aktivasyonunu değiştirirseniz istediğiniz moleküle duyarlı hale getirilebilirsiniz yani türlü molekülü algılama özelliğine sahip.”
Patent sürecinin tamamlanmak üzere olduğunu söyleyen akademisyenler, “Yatırım alma görüşmelerimizi devam ediyor, nihai sonucu alırsak ticarileşme yoluna gideceğiz. Birden fazla fon için başvurularımız var. Projemiz şu an laboratuvar aşamasında, daha sonra klinik çalışmalarına başlayacağız. Bu alanda çığır açmaya aday çok teknoloji var. Hem çok rekabetçi hem de çok yatırım yapılan bir alan ve biz sadece bu yarışın içinde yer almaya çalışıyoruz, bu bir aday teknoloji. Bu konuda iyi araştırma yapıp olabilirse ticarileştirmeyi başarma hedefimiz var” diyerek hem okuyucuyu yapmaya hem de sensörün kendisini geliştirmeye çalıştıklarını ve ileride bu teknolojiyle sağlık sektöründe başka alanlarda da ölçümler yapılabileceğini belirttiler ve ‘’Buna ‘Tahribatsız biyoölçüm veya biyoalgılama diyebiliriz’’ açıklamasını getirdiler. Kesik-Halka Rezonatörü Kullanılarak Geliştirilen Mikrodalga-Tabanlı Biyosensör ve Kanser Teşhis Teknolojisi’ projesi, Elginkan Vakfı 2015 Yılı Teknoloji Ödülü’ne layık görüldü.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?