Böbrek taşları en sık görülen böbrek rahatsızlıklarından biri. Erkeklerin yüzde 10’u ve kadınların yüzde 3’ü hayatlarının bir döneminde böbrek taşı sorunu ile yüzleşiyor. Bunların birçoğunda da, tekrar taş gelişimi ihtimali yüksek olduğu için hastalık tekrarlayıcı bir hâl alabilir. Böbrek taşı sıcak iklime sahip ve su içme alışkanlıklarının kötü olduğu Ortadoğu ülkelerinde, Hindistan’da ve maalesef ülkemizde çok yüksek oranlarda görülüyor. Bu konuda yapılmış güncel çalışmalara göre ülkemizde her 100 insanın 13’ünde böbrek taşı oluşuyor.
Birinci derecede akrabasında böbrek taşı olanlarda böbrek taşı riski fazladır. Genetik yatkınlıktan sonra böbrek taşı oluşumunda en önemli neden beslenme alışkanlığıdır. Az su içenlerin bu rahatsızlığa yakalanma riski daha fazladır. Ayrıca böbrekteki idrar çıkış deliğinin doğuştan dar olması gibi yapısal durumlar, idrar akımında duraksamalara yol açabileceği için çökelmelere ve taş oluşumuna neden olabilir. Bunlara ek olarak ailevi, yani genetik kalıtımla idrar bileşenlerinde doğuştan anormallikler olabilmekte ve bu durum da taş oluşum ihtimalini arttırmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonları, börekler ve üreterlerin sahip olduğu anatomik bozukluklar böbrek taşlarına neden olabilir. Kronik ishal ya da kronik kabızlık gibi bağırsak hastalıklarına sahip kişilerde böbrek taşı görülme oranı daha fazladır. Bazı kanser hastalıkları da böbrek taşına neden olabilir. Böbrek taşları en çok 30’lu yaşlarda ortaya çıkar ve erkeklerde kadınlara kıyasla 2-3 kat daha fazla görülür.
Bir kere böbrek taşı sorunu yaşandığı zaman, rahatsızlığın tekrarlama riski yüzde 50’dir. Bir de yüzde 10’luk bir kısım var ki bu hastalar her yıl taş düşürür. Taş bulunan bir sistem tamamen temizlense bile hastalığın doğası gereği sistem tekrar taş üretebilir. Bu nedenle taşları temizlemek çok önemli olsa bile, asıl önemli olan aynı hastanın 3 yıl içinde aynı ağrı ve sancılarla karşı karşıya kalmasını engellemektir. Bu nedenle operasyonlardan sonra yapılan idrar ve kan analizleriyle sürecin kontrolü çok önemlidir. Tüm testlerin ardından hastanın durumuna özel serbest ve yasak yiyecekler listesi oluşturulur.
Böbreklerden mesaneye kadar olan idrar yolunun çapı genellikle 1-2 mm civarındadır ve 3-4 mm’ye kadar esneyebilir. Taş 4 mm’den küçükse ağrı kesici ve idrar yollarını genişletici tedaviler uygulanması taşın kendiliğinden düşmesine neden olabilir. Tedaviye yardımcı olarak; sıcak su uygulamaları (sıcak banyo, sauna, sıcak su torbası, vs.), bol su içilmesi ve bol hareket edilmesi önerilir. Ancak tüm bunlara rağmen taş yüzeyi deniz kestanesi gibi çıkıntılıysa veya üreter denilen böbrek borusunda doğuştan bir darlık söz konusuysa taşın düşme ihtimali çok düşüktür. Daha önceden çok defa ufak taşlar düşürmüş hastalarda böbrek borusunda fibrozis dediğimiz daralma olabilir. Bu durumda bu hastaların da taş düşürme ihtimali oldukça düşecektir.
Bazı böbrek taşı sorunu yaşayan hastalar herhangi bir bilimsel gerçeği yansıtmayan bazı önerileri deneyerek tedavi olabileceğine inanıyor. Şifalı olarak adlandırılan sular, kestane kabuğu suyu, yoğurt üst kısmının suyu, balık gözünün ile limon suyu karşımı gibi garip şeylerden medet umuyorlar. Prensip olarak cebe ve sağlığa zarar vermeyen yöntemlerin hastaları kırmamak açısından yasaklamıyoruz. Ancak yapılan her uygulama mutlaka hekime danışılarak yapılmalı. Böbrek tıkanmasını takiben 1 hafta sonra böbrek idrar üretmeyi azalttığı için hastaların ağrıları azalıyor ve ne yazık ki bu ağrı azalmasını uyguladıkları garip yöntemlere bağlayabiliyorlar. Ağrının azalmasına bağlı olarak tedavinin geciktirilmesi böbreklerde fonksiyonel kayba neden olabilir. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte böbrek taşlarının tedavisinde birçok alternatif tedavi seçeneği ortaya çıktı. Geçmişte açık cerrahi ile tedavi edilen böbrek taşları son yıllarda gelişen teknoloji paralel olarak daha kolay tedavi edilebiliyor. Böbrek taşı sorunu yaşayanlar tedaviden korkmamalı ve bilim dışı yöntemleri tercih etmemeli.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?