Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, Bipolar Bozukluğun manik depresif hastalık, iki uçlu mizaç bozukluğu olarak da bilinen önemli bir psikiyatrik bozukluk olduğunu söyledi.
Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Mani/Hipomani” “Depresyon” “Karma” gibi çeşitli dönemleri kapsayan duygudurum atakları ile karakterize olan hastalığın depresyon döneminde; çökkünlük, mutsuzluk, hayattan keyif alamama, değersizlik düşünceleri, karamsarlık, konsantrasyon güçlüğü, halsizlik, vücut ağrıları, uyku, iştah değişiklikleri, intihar düşünceleri gibi belirtilerin ortaya çıktığını söyledi.
Mani/Hipomani döneminde ise taşkınlık, özgüvende abartılı artış, sinirlilik, konuşmada artış, fikir uçuşmaları, dikkatin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik, çok para harcama, uygunsuz davranışların ortaya çıktığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Kolay risk alma, uyuyamama, yemek yeme ihtiyacında azalma, kavgacılık gibi işlevselliği belirgin bozan atak dönemleridir” diye konuştu.
Depresyon ve mani belirtilerinin bazılarının bir arada olmasına da karma dönem denildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Hastalık ataklarla seyreder, atakların süresi ve şiddeti kişiden kişiye ya da yıllar içinde değişebilir. Ataklar çoğunlukla tamamen iyileşir fakat bazı kişilerde kalıntı belirtiler denilen bazı semptomlar devam edebilir” uyarısında bulundu.
Atakların belli mevsimlerde; özellikle bahar ayları, askerlik gibi stresli dönemlerde, gebelik, lohusalık gibi özel durumlarda tetiklenebileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Hastalığın oluşmasında; genetik yatkınlıklar, beyinde biyolojik maddelerde değişiklikler, stres ve travmalar etkili olabilmektedir” dedi.
Bipolar Bozukluğun 20’li yaşlarda başladığını, genel olarak görülme sıklığının %1-2 civarında olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Kadın ve erkekte bu sıklık benzerdir. Birinci derece akrabalarında hastalık olan kişilerde bu oran yaklaşık %8-9’lara çıkmaktadır. Hastalıkta genetik yatkınlık çok önemlidir, öyle ki tek yumurta ikizlerinde bu oran %45-75’lere varabilmektedir” diye konuştu.
Özellikle çocuk ve ergenlik yaşlarda başlayan Bipolar Bozuklukta genetik yatkınlığın daha da ön plana çıktığına dikkat çeken Dr. Arıcı, “Başlangıç yaşı 7-8’lere inebilmektedir. Bu yaşlarda tanı konulması daha güçtür ve başka hastalık ya da durumlarla sıkça karışabilmektedir. Erken başlangıçlı da denilen çocuk ve ergenlerdeki Bipolar Bozuklukta alkol madde kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır” uyarısında bulundu.
Bipolar Bozukluğun her yaşta, 60 yaş üstü gibi ileri yaşlarda da başlayabildiğini söyleyen Dr. Emre Tolun Arıcı, “Bu durumlarda bedensel başka hastalıklarla ilişkisinin araştırılması, intihar riski, ilaç yan etkileri açısından yakından takip edilmesi gerekmektedir” dedi.
Bipolar Bozukluk olduğu bilinen çok sanatçı olmasına rağmen hastalığın yaratıcılığı artırdığı konusunun tartışmalı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Ağır depresyon ve mani dönemleri kişilerin işlevselliği belirgin bozan, üretkenliği azaltan, odaklanmayı bozan, fikir uçuşmalarının olabildiği dönemler olması nedeniyle yaratıcı olduğu düşünülmeyen ancak hipomani denilen kısa süren daha hafif atakların enerji artışı, düşüncelerde hızlanma ile seyretmesi nedeniyle geçici artırabilmektedir. Bu ilişkinin depresif ataklar sonrası sanatın iyileştiriciliği ile de kurulmuş olabileceği düşünülebilir” dedi.
Bipolar Bozukluk tedavisinin atak tedavileri ve koruyucu tedavi olarak ikiye ayrıldığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Atak tedavileri o sırada geçirilen depresyon/mani/karma döneme göre değişmektedir. Tedavi atağın şiddetine göre yatarak ya da ayaktan olabilmektedir” dedi.
Tedavide kullanılan çeşitli ilaçlar olduğu gibi ek yöntemlere de başvurulabildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, “Bunlar; EKT, TMU, Deep TMU gibi tedavilerdir. Koruyucu tedavide ise duygudurum dengeleyici ilaçların yanı sıra psikoterapi desteği önemlidir” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Emre Tolun Arıcı, ataklardan korunmak için poliklinik takibi, önerilen şekilde ilaçların kullanılması, koruyucu ilaçların kan düzey takiplerinin yapılması, hastalığın öncül belirtilerinin tanınması, uykunun düzenli olması, alkol maddeden uzak durulmasının önemli olduğunu söyledi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?