Prematüre retinopatisi, tüm dünyada çocukluk çağı körlüğün başlıca nedenidir. Bu çalışmada, Texas Üniversitesi Görme Bilimi Bölümü öğretim üyelerinden oluşan bir ekip, konvansiyonel lazer tedavisine kıyasla, antivasküler endotelyal büyüme faktörü olan bevasizumabın intravitreal etkinliğini değerlendirdi.
Çalışmaya dahil edilen 143 bebeğin verileri, bölge I hastalığı olan bebeklerde intravitreal bevasizumab ile hastalığın tekrarlama oranının %6; konvansiyonel lazer tedavisi ile %42 olduğunu gösterdi. Çalışmanın araştırmacıları, tedavinin en fazla başarısız olduğu I ve posterior II bölgelerini etkileyen akut prematüre retinopatili bebekleri inceledi. İlaç tedavisi 31 bebekte tek gözde hafif düzeyde anatomik retinal anormalliğine neden olurken, konvansiyonel lazer tedavisi ile 16 gözde hafif düzeyde yapısal anormallik; 33 bebeğin 2’sinin birer gözünde ise şiddetli anormalliğe yol açtı.
Çalışmanın baş araştırmacısı ve Memorial Hermann Çocuk Hastanesi ve Robert Cizik Göz Kliniği hekimlerinden Prof. Dr. Helen Mintz-Hittner, 40 yıl önce bebekler üzerinde çalışmaya başladığını, o zamanlar prematüre retinopatisi için elden bir şey gelmediğini belirtti. Günümüzde ise gerçek bir çözüme doğru yol aldıklarını belirten Dr. Mintz-Hittner, bu tedavinin ≥3 yaş çocuklara dikkatli bir şekilde uygulandığında, çok iyi sonuçlar elde edilebileceğini dile getirdi. Prof. Dr. Hittner, ilaç tedavisinde zamanlamanın çok önemli olduğunu belirtti. Hastalık 1 veya 2. evredeyken, yani hastalığın başında ilaç tedavisi uygulandığında, retinal distrofiye neden olabiliyor. Geç kalındığında ise, yani hastalık 4-5. evredeyken, ilaçlar retina dekolmanını hızlandırabiliyor. Prof. Dr. Hittner, anormal damarlar poliferasyona başladıklarında, fakat retina dekolmanını süreci başlamadan önce, tedavinin uygulanması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Hittner, prematüre retinopatisinde ilk önceleri kriyoterapinin kullanıldığını; fakat bu yöntemin çok ağrılı olduğunu ve posterior oküler tabakayı tamamen yok ettiğini belirtti. Böylece görme alanı azalıyor ve miyop meydana geliyordu. Ayrıca entübasyon gerektiren ve 2-3 saat süren uzun bir işlemdi. Lazer tedavisi de entübasyon gerektiriyor ve görme kaybı ve miyop halen meydana gelebiliyor. Fakat bu yöntem kriyoterapiye göre daha ağrısız ve yalnızca iç retina tabakası yok oluyor. Ayrıca bu yöntem ile miyop oranı da oldukça düşük.
Çalışma sonuçları oldukça ümit vericiydi. Bunun üzerine Memorial Hermann Çocuk Hastanesi konvansiyonel lazer tedavisinden vazgeçti ve artık prematüre retinopatisi olan bebeklere ilaç tedavisi uygulamaya başladı. İlaç tedavisi ile göze birkaç damla anestezik damlatılıyor. Bir şırınga ve ince iğne ile ilaç göze doğrudan enjekte ediliyor. Bu işlem yaklaşık 2-3 dakika sürüyor ve 24 saat içerisinde sonuç veriyor. Anormal damarlar ortadan kayboluyor ve normal damarlar gelişmeye başlıyor. Böylece görme alanı da korunmuş oluyor.
Prof. Dr. Hittner, lazer tedavisine kıyasla, ilaç tedavisinde daha uzun süreli hasta takibi yapılması gerektiğini hatırlattı ve ekledi: “Çocuklar enjeksiyondan sonra en az 16 hafta süreyle izlenmelidir; böylece hastalığın nüks edip etmediği saptanabilir. Hastaların yaklaşık %4’ünde (her 25 enjeksiyondan 1’inde) ikinci bir enjeksiyon gerekli olmaktadır. Ben ailelere bunun tıpkı bir kanser dokusu gibi olduğunu söylüyorum; tekrar meydana gelebilir ve şayet zamanında müdahale edilmezse körlüğe neden olabilir. Bu nedenle takip çok önemlidir.”
Prof. Dr. Hittner, araştırmanın bir sonraki adımının, ilaç tedavisinin güvenliliğini değerlendirmek, dozu ayarlamak, takip süresini belirlemek ve uzun süreli görme fonksiyonu üzerindeki etkilerini incelemek olacağını belirtti.
KAYNAK: Efficacy of Intravitreal Bevacizumab for Stage 3 Retinopathy of Prematurity. – University of Texas Health Science Center at Houston (2011, February). Helen M. Hittner, A. Kennedy, Z. Chuang. NEJM, 2011; 364. DOI: 10.1056,
Makalenin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21323540
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?