Sırt ağrısının üç aydan fazla sürmesi halinde ağrı akut olarak tanımlanır. 12 haftadan fazla sürerse ve uzun vadeli sorunlara neden olursa, buna kronik sırt ağrısı denir. Sırt ağrısı 35 – 55 yaş arası daha yaygındır. Olguların çoğunda, ağrının nedeni sırttaki kemiklerin, kasların ve bağların birlikte çalışma biçimleridir. Aşınma, omurlar arasındaki esnek dokunun zedelenmesi ya da omurgada çarpılma (kamburlaşma) gibi durumlar, ağrıların ortaya çıkmasında etkili olabilir, ama genel olarak ele alındığında, bel ve sırt ağrılarının doğuşunda ve açıklanmasında rolleri çok azdır.
Sürelerine göre bel ve sırt ağrıları iki bölüme ayrılabilir: Akut bel ve sırt ağrıları birkaç günle birkaç hafta arasında sürer. Kronik ağrılar ise aylar boyunca, dahası yıllarca sürebilir. Neyse ki bu kategoride ağrıların bu kadar uzun sürmesine seyrek rastlanır. Yine de rahatsızlık hallerinde, çok sayıda bıktırıcı doktor ziyaretleri, kontroller ve terapi seanslarıyla büyük sıkıntılara yol açar. Ayrıca hayalkırıklığı yaşanır, bir çok kişi hastalarını anlamayan ve onlara yardım edemeyen doktor ve terapistlerden umudunu kesebilir. Kronik bel ve sırt ağrıları, erken emekliliğin önde gelen nedenleri arasındadır.
Belirtisi sırt ağrısı olan 5 ciddi hastalık: Fibromyalji, Skolyoz, Osteoporoz…
Aşağıdaki belirtilerden birine eşlik eden bir sırt ağrınız varsa derhal aile hekiminizi ziyaret edin. Ateş, kilo kaybı, sırtınızda enflamasyon veya şişme ya da dinlenmeyle geçmeyen sürekli sırt ağrısı. Ayrıca göğsünüze doğru ilerleyen veya bacaklarınızdan dizlerinizin aşağısına doğru inen bir ağrınız olması halinde.
Kısa süre önce sırtınızda bir zedelenme meydana gelmişse, idrar tutma sorunlarınız varsa veya idrar yapma güçlüğü yaşıyorsanız, Aile hekiminizi ziyaret edin. Ayrıca idrar tutma kontrolünüzü kaybederseniz veya üreme organlarınızın, kalçalarınızın ya da anüsünüzün etrafında uyuşma hissediyorsanız da zaman kaybetmeden hekiminize görünün.
İlk defa sırt ağrısı çekiyorsanız ve yaşınız 20’den küçük veya 55’ten büyükse, doktora görünmeniz gerekir. Ayrıca, eğer birkaç ay süreyle stereoid ilaç kullandıysanız, uyuşturucuları kötüye kullanıyorsanız, kanserseniz ya da HIV/AIDS gibi bir hastalık yüzünden bağışıklık sisteminiz zayıfsa da doktora görünmeniz gerekir.
Bel ve sırt ağrıları muayenehanelerde en sık rastlanan şikayetler arasındadır. Çeşitli araştırmalar göstermiştir ki, insanların yüzde 80’i en az bir kez bel ya da sırt ağrısı çekmiş ve üçte biri de son yirmidört saat içinde bu ağrıyı hissetmiştir. Ağrıların büyük bölümü ya kendiliğinden kesilmekte ya da uygun bir terapi sonucunda dindirilmektedir. Hastaların yaklaşık üçte biri ağrıların zaman zaman yeniden gelmesinden yakınmakta, ancak bunların çok azında ağrılar günlük yaşamı sürekli olarak sınırlandırmaktadır.
İnsanın evriminde dört ayaktan iki ayak üzerinde yürümeye geçişin belli bir bedeli olmuştur. Sırt ağrıları günlük yaşamın normal bir parçasıdır ve her türlü yardımcı teknik araçlara ve iş yaşamında bedensel yükün azalmasına rağmen, sırt ağrılarımız eskisinden daha az değildir.
Açıktır ki, sadece ağır iş koşulları değil, şikayetle ilgili anlayışımız ve davranışlarımız da belirli bir rol oynamaktadır. Ayrıca beden yapımız, modern çağların otomobil, asansör, yürüyen merdiven vb konforuna ya da büro sandalyesinde hareketsiz oturmaya ancak kısmen uygundur. İyi işleyebilmesi için, vücudun normal hareket ve yüklere ihtiyacı vardır.
Omurgamız vücudun ana eksenini oluşturur. Omurga, yönetici organ olan kafamızı taşır ve ayrıca içinde her türlü iletişimi sağlayan omurilik ve ona bağlı sinir kökleri yer alır. Kemikler, kaslar, bağlar, sinirler her harekette şaşırtıcı bir eşgüdüm içinde kesintisiz olarak çalışır. Böylesi bir yapıda her an bir aksaklığın ortaya çıkabilir olması ve bunun nedeninin çok karmaşık olabilmesi, kimseyi şaşırtmaz.
Bel ve sırt ağrıları, sürelerine göre «akut» ve «kronik» diye ikiye ayrılır. Süre tanımlamasında her zaman birlik yoktur. Lumbago ağrılarında altı haftanın altındaki süreler akut, daha uzun süreler kronik kabul edilir. Kimi zaman yarı-akut sırt ağrılarından da söz edilir bunlarda ağrı süresi altı ile on iki hafta arasında tanımlanır.
Kliniklerdeki sınıflandırmalarda böyle kesin tanımlanmış süreler fazla belirleyici değildir. Çok daha önemli olan şey rahatsızlığın seyri ve eğilimidir. Bir kaç hafta içinde yavaş yavaş dinen ağrılar, akut kabul edilir – dahası bu süre yedi sekiz haftaya kadar uzasa bile.
Boyun ağrıları da «akut» ve «kronik» diye ikiye ayrılır. Lumbago ağrılarına göre genelde daha yavaş bir iyileşme söz konusudur ve süresi iki üç aya kadar uzayabilir.
Akut ve kronik bel ya da sırt ağrılarının ayırt edilmesi, daha başka muayene ve incelemelerin gerekli olup olmadığının önemli ölçütlerinden biridir. Terapili ya da terapisiz, şiddeti azalmadan ya da artma göstererek altı haftadan fazla süren lumbago ağrıları, aile doktoru ya da bir uzman tarafından incelenmeli ve teşhis konulmalıdır. Boyun ağrıları için de, yaklaşık iki üç aydan sonra aynı kurallar geçerlidir. Bu konudaki istisnalardan daha sonra söz edeceğiz.
Genellikle bel ağrısı ağır bir hastalık ya da hasardan değil, burkulmalardan, kas zedelenmelerinden, küçük çaplı yaralanmalardan veya sıkışmış ya da tahriş olmuş bir sinirden kaynaklandığından ‘non-spesifik’ olarak tanımlanır.
Sırt ağrısı evdeki ve iş yerindeki günlük aktivitelerden, kambur yürüme de dâhil olmak üzere duruş bozukluklarından, yanlış şekilde ağır kaldırma, taşıma veya itmeden ya da sandalyede eğri oturmaktan da kaynaklanabilir. Ayrıca uzun süreler boyunca ayakta durmak veya eğilmek, bükülmek, öksürmek ve hapşırmak da ağrıya neden olabilir. Dahası, kaslarda gerginlik, aşırı gerilme, uzun süre mola vermeden kambur şekilde araba kullanmak da bu nedenler arasındadır.
Bazen uyandığınızda sırtınız ağrıyor olur ve nedeninin ne olabileceğine dair en ufak bir fikriniz yoktur.
Sırt ağrısına neden olabilecek diğer sebepler arasında gebelik, kadınlarda görülen enflamatuar pelvik hastalık gibi jinekolojik sorunlar, osteoartrit gibi farklı artrit türleri; ayrıca strese bağlı gerilim, viral enfeksiyonlar, kemik bozuklukları, idrar kesesi ve böbrek enfeksiyonları ve osteoporoz da sayılabilir. Bunların yanı sıra düşme, travma veya kırık gibi bir yaralanma, egzersiz yapmama, obezite ve uyku bozuklukları da nedenler arasındadır.
Sırt ağrılarının nedeni olarak en sık gösterilen etmenler, organlardaki bozulmaya yönelik değişmeler (örneğin omur eklemlerindeki aşınmalar) ve iskelet bozukluklarıdır. Özellikle kuyruk sokumu bölgesindeki küçük omurların eklemlerinde (faset eklemler), diz ve kalça eklemlerindeki iltihaplara benzeyen ağrılar oluşur.
İskelet bozuklukları başlıca basık ve düz sırt ya da yuvarlak (kamburumsu) sırt görünümünde ortaya çıkabileceği gibi, Omurganın yana yatması (skolyoz) biçiminde de görülebilir. Çoğunlukla bu tür bozulmalar, tahmin edildiğinden daha az rol oynarlar. Sadece ileri derecelerinde ya da bir başka hastalığın da katılmasıyla, ağrıların gerçek nedeni haline gelirler.
Kronik ağrıların oluşumunda sosyal ve mesleki durumlar büyük rol oynar. İşyerindeki stres ve sıkıntının yanı sıra, rahatsız çalışma biçimleri ve sigara dumanı da bünyesel olarak herhangi bir temel zarar saptanamadan – sırt ağrılarının kronikleşmesine yol açar.
Kimi zaman diskteki hasarlar da bel ve sırt ağrılarına yol açabilir. Ama sağlıklı pek çok insanın röntgen filmlerinde disk hasarları saptandığı halde, hiçbir ağrı duymamaları şaşırtıcıdır. Araştırmalara göre, insanların yaklaşık yüzde 40’ında disk hasarı bulunmakta, ama kendileri bunun farkına varmamaktadır. Ender rastlanan bazı durumlarda, disk kayması (bel fıtığı), sinir köklerine fazla yakın olması yüzünden ağrıların bacağa, kola doğru yayılmasına yol açmakta, dahası bazı kasları zayıflatmaktadır. Bu gibi olaylarda mutlaka doktor tedavisi gerekir.
Omurga ile karın organlarının birbirine yakın olmaları yüzünden, iç organlardan birindeki (örneğin pankreastaki) hastalık, ender olsa da, sırta vurabilmekte ve kendini bel ya da sırt ağrısı biçiminde gösterebilmektedir. Şüpheli durumlarda doktor, olası pek çok başka nedeni elemelidir. Böylece örneğin kemik erimesi hastalığı, omurlarda çöküntülere yol açabilir ve iltihaplanma giderek omur aralarındaki disklere kadar sıçrayabilir. Bu durum bir dizi iltihaplı romatizma rahatsızlıklarına yol açabilir ki, bunların en tanınmışı Bechterew hastalığıdır (Spondylitis ankylosans). Virüs ve bakteriler de disklerde iltihaba yol açabilir, özellikle şeker hastalığına (Diabetes mellitus) yakalanmış kişilerde bu risiko söz konusudur. Sadece istisna olaylarda belirli kanser türleri metastaz yaparak omurgaya sıçrayabilmektedir.
Demek ki bel ve sırt ağrılarının özel nedenlerinden söz ediyoruz artık. Özel bel ve sırt ağrıları enderdir ve böyle durumlarda çoğu zaman ek belirtiler bulunur.
Giriş bölümünde belirtilen, akut ve kronik ağrılar diye devam etme sürelerine göre yapılmış sınıflandırma oldukça açıklayıcıdır.
Biliyoruz ki çoğu durumda, akut diye nitelenen bel ve sırt ağrıları, terapi uygulansın uygulanmasın, birkaç gün sonra kendiliğinden azalmakta ya da bütünüyle kaybolmaktadır. Bu yüzden, haftalarca süren sırt ağrıları (iyileşme eğilimini dikkate alarak yaklaşık dört ile altı hafta arası) genelde ek bir muayene ve incelemeyi gerektirmez. Ama başka belirtiler de ortaya çıkmışsa, bu kurala uyulmamalıdır: örneğin nedeni belli olmayan ateş, geceleri gelen ağrılar, ağrıların bacağa yayılması, yürümede çekilen güçlükler, kaza sonrası durumları, nedeni belli olmayan zayıflamalar ya da genel durumun kötüleşmesi gibi. Şüpheli durumlarda aile hekiminize başvurulması tavsiye edilir.
Doktor, gerekli olan başka aydınlanma araçları konusunda size bilgi verir ve daha çok da sakince beklemeyi tavsiye edebilir. Röntgen çektirmenin çoğu zaman fazla bir yararı olmaz, bu yüzden röntgen olayına ihtiyatlı yaklaşmak gerekir.
En geç dört ya da altı hafta sonra daha ayrıntılı bir muayene gerekli olur ve doktorunuz sizi belki de bir eklem hastalıkları (romatizma ya da ortopedi) uzmanına gönderecektir. Ek bir röntgen çekiminden önce ayrıntılı bir klinik muayenesi mutlaka gereklidir. Haklı bir gerekçeye dayanmayan röntgen filmleri, bilgisayar tomografileri (CT) ve manyetik dalga tomografileri (MRI) olsa olsa hastayı gereksizce huzursuz eder. Omurgada aşınma ve disk kayması (bel fıtığı) gibi olayların görülmesi aslında normaldir ve bunlar her zaman ille de ağrıyla bağlantılı değildir. Röntgen filminde ya da manyetik dalga tomografisinde (MRI) böyle bir görüntü çıksa bile, ağrının gerçek nedeni o olmayabilir. Bir bulgunun klinik açıdan önemli olup olmadığı, bazan ancak çok dikkatli incelemelerden sonra anlaşılabilir.
Bel ve sırt ağrısı olaylarının yüzde 80’inden fazlasında, ağrılar en fazla altı hafta sonunda kendiliğinden ya da terapi sayesinde hafifleyip dinmektedir. Deneylere göre olayların yaklaşık yüzde 10’unda ağrıların yeniden başlaması söz konusu olmakta, ve ağrılar giderek çalışmayı ve boş zaman etkinliklerini engelleyebilmektedir. Sadece az sayıda hastada klasik tedavi yöntemleri hiç ya da hemen hemen hiç etkili olmayabilir. Genellikle bu tür hastaların büyük çoğunluğunda ağrıya yol açacak özel nedenler de bulunmaz. Omurgadaki aşınma ve çarpılmalar ikinci derecede rol oynar. Yaşam biçimi ve işyerindeki belirli durumlar, sözü edilen müzminleşmeyi pekiştirebilir. Böylece korunma, sakınma, artan ağrılar ve azalan özgüven arasında gidip gelen bir kısırdöngü başlar. Korunma ve sakınmanın artması, bedensel güç ve kondisyonun azalmasına ve çoğu zaman kilo almaya yol açar. Omurga günden güne daha güçlü bir kas yapısının eksikliğini duyar. Artık bir hamlık ve idmansızlıktır söz konusu olan. Ancak yaşama alışkanlıklarındaki bir değişiklik (daha fazla hareket, spor ya da kas geliştirme cimnastiği, daha fazla etkinlik) kısır döngüyü kırmayı sağlayabilir.
Bir çok bel ve sırt ağrısı olayında zararsız kas gerilmeleri ve kramplar görüldüğü için, klasik ev ilaçları ve tedavi yöntemleri olan sıcak banyo, soğuk ya da sıcak kompres, romatizma merhemleri, gevşetici bir yürüyüş ya da idman, çoğu zaman işe yarar. Doktorunuz size ağrıların derecesine göre, ağrıkesici ya da kas gevşetici ilaçlar yazar, bir iğne yapar, hareket tedavisi uygular ya da fizyoterapiste gönderir. Sırt ağrıları genellikle kısa zamanda terapili ya da terapisiz hafifleyip kesilmektedir.
Günlük yaşamdaki normal etkinliklerin sürdürülmesi en önemli noktadır ve sadece çok özel durumlarda yatakta kalmak gerekir. Günümüzde bilinmektedir ki, yatakta kalıp dinlenmek, ağrıları azaltacağına şiddetlendirdiği gibi iyileşmeyi de geciktirmektedir. Hastalık raporu alıp evde kalmak bu nedenle sadece özel durumlarda gereklidir ve kısa süreli olmalıdır.
Düzenli olarak yapılan sırt idmanları, kas geliştirme çalışmaları, düzenli spor, evde ve işyerinde sağlığa uygun ve vücuda zorlamayan bir çevre düzeni kurmak gibi önleyici tedbirler, sakin bir kafayla konuşulup kararlaştırılmalıdır. Bunlar durumun daha kötüleşmesini önler. Sakınma ve korunma, hızla kondüsyon kaybına yol açmaktadır. Günümüzde bedensel kondüsyonu yükseltmek için, grup içinde ya da tek başına, zevk alarak idman yapılabilen fitness merkezleri hemen her yerde bulunmaktadır.
Haftalar, aylar süren sırt ağrılarında doktor muayenesi ve tedavisi vazgeçilmezdir. En geç bu aşamada bir uzmanın (romatizma, ortopedi uzmanı ) görüşü de alınmalıdır.
Öncelikle kas zayıflaması tehlikesine karşı önlem alınmalıdır: Tedavi programı hastanın sağlık sorunlarına uyacak biçimde hazırlanır ve aşağıdaki önlemleri içerebilir: Fizyoterapi, ağrıkesici ve ağrıyı önleyici ilaçlar, işyeri koşullarıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinme, uygun çevre ve çalışma düzeni (ergonomi) önlemleri, günlük yaşamda omurgayı koruyacak hareketler konusunda bilgilendirme, bel ve sırt sağlığı okulu, psikolojik yardım, muayene amaçlı iğneler ve başka önlemler. Edilgin tedavi önlemlerinden olan masaj ya da çeşitli çamur banyoları sadece tamamlayıcı tedavi olarak uygulanır.
Çeşitli terapilerin uygun bir bileşimi, ağrıların azaltılmasını ve her şeyden önce de genel kondüsyona yeniden sahip olmayı sağlamalıdır. Kondüsyon sorunu, ağrıların nedenini umutsuzca araştırmaktan daha önemlidir. Bedensel hareketsizlik kısa zamanda gövde, kol ve bacak kaslarında zayıflamaya, genel kondüsyonun kötüleşmesine ve kişinin iş yapabilme gücüne olan özgüveninin kaybolmasına yol açar. Korku ve çekingenlik çoğu zaman gündelik davranışları ve iş verimliliğini, fizik ağrılardan daha fazla etkiler. Sakınma, korunma ve dinlenmeye yönelik iyi niyetli tavsiyeler ters tepki yapar. Ağrı ile korunma arasında bir kısır döngü oluşur. İyileşmek, günlük yaşama yeniden katılmak demektir, ondan sakınmak değil. Süregiden muayene ve incelemeler sonucunda bünyede gözle görülür bir değişme bulunursa örneğin ileri derecede hasar görmüş ya da ucu dışarı taşmış bir disk, omurlardan birinde büyük bir kırık – bir uzmana (romatizma uzmanı, nöroloji operatörü, omurga ortopedisti) başvurulmalıdır. Ameliyat konusunu iyi düşünmek gerekir, varolan ağrıların, saptanan hasarlardan kaynaklandığından emin olunmalıdır. Ama hiçbir ağrısı olmayan pek çok kişide de belirli bir belirtiye yol açmamış omur aşınması ya da bel fıtığı olayları görülebilir ve bu nedenle doğal olarak ameliyat edilmeleri de gerekmez.
Her çeşit ağrı ameliyatla giderilemez. Hele özünde stresten ve manevi yüklerden kaynaklanan ağrılar için özellikle geçerlidir bu. Duruma göre farklı tedavi seçenekleri dikkate alınmalıdır: Doktorunuzdan bu konuda bilgi isteyin.
Duruma uygun olarak öncelikle ayakta tedavi denenmelidir. Ağrıların şiddetli olması ve/ya da uzun süreli çalışamazlık durumunda ise, hastanın uzman bir rehabilitasyon kliniğine yatırılarak çok yanlı incelemeden geçirilmesi tavsiye edilir. .
Spor sayesinde dayanıklılık, eşgüdüm, kuvvet ve çeviklik yetileri geliştirilebilir. Kondüsyonsuzluk ve kaslardaki dengesizlik giderilebilir. Spor yaşama sevincini yükseltebilir, günlük yaşamdaki kaygılardan uzaklaştırabilir ve bu sayede belki kronik ağrıları da dindirebilir.
Akut bel ve sırt ağrılarının ortaya çıkması durumunda, doktorunuzun tavsiyesini de alarak, spora kısa bir süre ara verin. Kronik ağrılarda ise, o ana kadar yapmakta olduğunuz spor etkinliğinden, hele bunu bir grup içinde ve zevk alarak da yapıyorsanız, kural olarak vazgeçmeyin. Kısa süreli ama sık yapılan idmanlar, ağır ve yorucu ama düzensiz idmanlardan daha değerli ve daha yararlıdır. Spor yaptıktan sonra her seferinde daha fazla ağrı hissediyorsanız, doktorunuza başvurup bilgi isteyin. Ağır ve moda sporlar, belinize aşırı yük bindirebilir. Yine de iyi bir teknik ve antreman, size pek çok olanak sağlayabilir. Oyun sevinciyle yapılan spor idealdir, bundan sakın vazgeçmeyin!
Belkemiği ameliyatı ne zaman gereklidir? Belkemiğine perçin takılması:
Bel ve sırt ağrısı çeken hastalardan pek azı için belkemiği ameliyatı gereklidir. Yaygın olarak bilinen belfıtığı ameliyatı bile, ancak diskin sarkan ucu sinirlerin etkinliğini sınırlayacak ölçüde baskı yaptığı takdirde gerçekleştirilmelidir. Bu baskı kendini, kol ve bacaklardaki ağrılar, bazan da kol ve bacak kaslarındaki uyuşma ve/ya da zayıflık biçiminde belli eder (Kollar boyun omurlarındaki, bacaklar ise bel omurlarındaki disk baskısından etkilenir). «Yalnızca» ağrı varsa, klasik tedavi yöntemleri sonuna kadar denenmeli, ancak bunlardan sonuç alınamadığı takdirde, ameliyat göze alınmalıdır. Sırt ağrıları üzerinde bu tür ameliyatların çoğunlukla doğrudan bir etkisi olmamaktadır.
İleri derecede kas zayıflıkları ortaya çıkarsa, ameliyat hemen yapılmalıdır. Sidik torbası gibi organlarda ortaya çıkacak rahatsızlıklar da bu tür acil durumlara girer. Böyle olaylarda da ameliyat en kısa zamanda yapılmalıdır.
Ağrı tedavisi olarak belkemiğini perçinle desteklemek nadir olarak göze alınır. Ancak ameliyat dışında kalan öteki tedavi yöntemlerinden sonuç alınamadığı ve hastanın hareket yeteneği büyük ölçüde sınırlandığı takdirde, bu ameliyat denenebilir. Öncelikle ayrıntılı incelemeler yapmak ve hastayla yoğun iletişim içinde olmak gerekir. Ameliyatın çoğu zaman ağrıları bütünüyle gidermesi beklenemez, geriye genellikle hafif bel ve sırt ağrıları kalır. Yapay omur takılması ise, günümüzde hâlâ yoğun olarak tartışılmakta ve olasılıkla yeni bir tedavi seçeneği sunmaktadır. Bu tedavi yöntemi henüz sık başvurulan müdahaleler arasına girmemiştir ve örneğin kalça ve dizkapağına uygulanan yapay eklem uygulamalarının tersine, yapay omurun uzun süreli başarısı üstüne pek az şey bilmekteyiz.
Kronik bel ve sırt ağrıları ve bunlardan kaynaklanan bir dizi sıkıntıyla cebelleşmek, gerek hasta, gerekse terapist/doktor için büyük bir yarış gibidir. Her ağrının ortadan kaldırılabilir organik bir temeli olduğunu kabul eden Batılı anlayış biçimimiz, başlangıçta umutsuz bir ‘neden, nasıl’ arayışı olarak dikilir önümüze. İyi niyetli dost ve tanıdık öğütleri, bazan da doktor ve terapistlerce ciddiye alınmama duygusu (ki herhalde özgüven eksikliğini gösterir daha çok), korkuya yol açar ve hastayı umutla düşkırıklığı arasında bocalatır. Ve günün birinde ansızın, toplumumuzun temel değerlerinden olan <çalışma yeteneği) elden gidiverir. İşyerinde baskılar artar. İnsan ilişkilerinde ve sosyal yaşamda sıkıntılar baş gösterir. Biraz daha uzun süren iş göremezlik hallerinde, geçim korkusu da kapıyı çalmakta gecikmez.
Sırt ağrısından korunmak için, sırtınızda aşırı gerilim oluşmasından kaçınmalı, sırtınızı güçlü ve esnek tutmalısınız.
Aşağıdaki tavsiyeler sürekli ve tekrarlayan sırt ağrısı çekenler için de geçerlidir.
Fazla kilolarınızdan kurtulun ve sırt ve karın kaslarınızı güçlendirmek için egzersiz yapın. Duruşunuzu düzeltin; sert, rahat bir yatakta yatın; omurganızı destekleyen bir sandalyede ayaklarınız yere veya bir desteğe paralel olarak temas edecek şekilde oturun.
Ani hareketlerden veya kas zorlamalarından kaçının ve ağır eşyaları kaldırırken ve taşırken vücudunuzun doğru pozisyonda olduğundan emin olun. Araba kullanıyorken, koltuğunuz sırtınızı ve boynunuzu desteklesin.
Stres, anksiyete ve gerginliğinizi azaltmaya çalışın ve düzenli egzersiz yapın. Yürüme, yüzme, yoga ve esnetme hareketleri gibi egzersizler özellikle sırt ağrısı çekenler için yararlıdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?